Bölüm 22 : SON DANS

511 45 2
                                    

Bölüm Şarkısı : Plumb - Don't Deserve You | "Your heart is gold and how am I the one,That you've chosen to love? / Altın bir kalbin var ve nasıl oluyorda, sevmek için beni seçiyorsun? "

"Eğer bana kızdığın için gidiyorsan ... " dedi Leyla A. ve sonra durup kendi gözyaşını sildi.

"Hayır anne." dedi Ecrin yumuşak bir sesle. Sonra annesine yaklaşıp, ellerinden tuttu. "Hayır, sana kızgınım ama bunun için gitmiyorum anne. Sadece gitmem gerek.

"O kız için gidiyorsun, o kız senin aklını karıştırmış." dedi gözleri öfkeyle parlayarak konuştu Leyla A.

" Anne o benim arkadaşım. Aynı anda iki yerde savaşamam. Sadece klanın birleşmesini ve babama itaat etmelerin sağlayacağım ve elflerle kurtların barışmasını." dedi Ecrin sakince.

"Peki ama gitmeden Gökçe ile konuş. Gelince çok geç olabilir." dedi sesinde ki geçmeyen öfkeyle Leyla A.

"Konuşacağım, ve döndüğümde evleneceğiz. Benim yerime düğün için gerekenleri yapar mısın anne?" dedi gülümseyerek Ecrin.

Leyla Almus, kafasını salladı, Ecrin'in yanından ayrılırken.

...

Ertesi gün öğleden sonra, Ecrin kendi evinden ailesinin evine yürüyordu üzerinde mavisi yıpranmış kont montu, elinde ufak bir valiz, havada sert kış rüzgarları ve bir kaç küçük bulutun yere bıraktığı ince kar taneleri ile... Montunun önündeki düğmeli ceplerden sol tarafında olanda, Kayra'nın ona yazdığı mektup. Bir vampirseniz yılın bu zamanlarında sokakta kimse olmadığından mı yoksa Ecrin içinde hissettiği karma karışık duygulardan mı bilmesekte, bu kadar yavaş yürümemelisiniz. Soğuğa aşık değilseniz.

Soğuğu seven iki yaratık vardır. Bir kurtlar, iki yaralı ruhlar... E Ecrin de hem yarı kurttu hem de her nefrin gibi yaralı bir ruh. Nefrinler kupkuru intihar eden insanlar değillerdi sadece. Evet, Ecrin intihar etmişti. İntihar edince biteceğini sanmıştı tüm yaşanmış yalnızlıklarının... Yaralarının artık kanamayacağını... En kötü ihtimal ile sonsuza kadar Arafta yaşayacaktı... Bunun neresi kötüydü ki? Kendine benziyen onca ruh ile sonsuza kadar yaşamak, bir cennette onu anlamayan insanlarla yaşamaktan ya da bir cehennemde ayrı günahlardan geçmiş insanlarla yaşamaktan daha iyi değil miydi?

Ama tüm insanlara söylenmemiş bir şey vardı. Araf, Dünya'nın ta kendisiydi! Sonsuza dek yaşayıp duruyordunuz ve her zaman kendinize benzeyen insanlar sizi anlamıyordu. Ecrin bunu anladığında çoktan bir nefrin olmuştu. Sorun şuydu ki, nefrin de olsanız, Tanrı hala yaşamınızı, sanki bir insanmışsınız gibi sebep ve sonuç ilişkisine bağlıyordu. Hala seçemediğiniz bir aileniz ve seçemediğiniz bir hayatınız oluyordu. Ve en kötüsü de bu kez ölemiyordunuz. Ölseniz dahi hayata yeniden geliyordunuz, aynı formda her nefrin sizi daha on beş yaşınıza geldiğinizde tanıyordu. Ve ilk seferinin aksine bu kez tüm hikayenizi hatırlıyordunuz ve hala aynı ailede oluyordunuz. Kısaca, nefrinseniz ölmek bir seçenek değildi. Kendinize işkence yapmanın sadece başka bir yoluydu.

Bu öğleden sonra eve girerken Ecrin bunları düşünüyordu. Ve hayır, karşısında kesinlikle tüm karanlığını aydınlığa boyayan gülüşüyle ona deli gibi sarılan bir cadı beklemiyordu. Evin giriş holünde bir cadı, aptal bir yarı vampir yarı kurt kadına sarılıyordu. Sol ayağının alt tabanıyla kapıyı iterek kapattı Ecrin. İçini tarifsiz bir huzur kaplamıştı. Gökçe ona hiç böyle sarılmamıştı. Sanki, onu alıp, sarıp içindeki hayali bir dünyada alı koymak istercesine sarılıyordu genç cadı. Ve alı konulmak bir kurt kadının ya da bir vampirin hoşuna gidecek türde bir şey olmamasına rağmen, Ecrin Vellas Almus bu fikri ve hissi sevmişti.

KARA KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin