Derin bir nefes çekti ciğerlerine Ecrin. Aslında vampirler çok sık nefes almazlar. Kalpleri o kadar yavaş atar ki, bu nedenle onları ölü olarak tanımladı insanlar... Bir yarım vampir olarak Ecrin sadece kurta dönüştüğü zamanlarda kalbinin deli gibi attığını hissediyordu. Bir de... Gökçe'yi üzgün gördüğünde...Tekrar burnundan derin bir nefes aldı Ecrin, iki adımla salonun diğer ucundan, Gökçe'nin yanına gelip, dizleri üzerine çöktü. Her iki elinin parmak uçlarıyla, ağlarken bile kusursuz bir güzellikte olan cadısının göz bebeklerinden çıkan minik yaşları sildi. Parmak uçları anlık, sevdiği kadının yanaklarında oyalanarak okşadı...
"Seni sevdiğimi daha önce hiç söylemiş miydim? " diye sordu Ecrin, nefesini aceleyle verip tekrar ciğerlerine yenisini doldururken.
Dizinin dibine yığılmış yarı kurta çevirmedi Gökçe, gözlerini. Saatlerdir başını tavana dikmiş, sessiz sessiz ağlıyordu. Ve saatlerdir, salonun diğer ucunda, gözünü kırpmadan onu izlemişti Ecrin. Gökçe neden sonra omuz silkti, Ecrin'e cevap niteliğinde.
"Seni seviyorum. Öyle kupkuru bir aşkla değil. Ruhunu ruhuma sararak, içindeki yaraları okşayarak, seni anlayamadığım zamanlardaki çaresizliğinin sebebi olduğumu sahiplenerek. Büyük bir aşkla değil yalnızca, aynı zamanda büyük bir uzlaşma ile seni seviyorum Gökçe. Yürek ve kalp aynı şey değildir. Ben, yüreğinin kırıklarıyla seviyorum seni... Olduğun gibi, öfkende bana ait, tıpkı şefkatinin bana ait olduğu gibi... Hüznün de bana ait, mutluluğun da..."
"Bunu anlaman neden bu kadar uzun sürdü Ecrin?" dedi mükemmel bir sakinlikle yerinden kalkarken Gökçe.
Ecrin kıpırdamadan, vampir öpücüğü ile onu izledi. Bir kaç adım. Sonra gözünden dökülen son damlaları sildi Gökçe.
"Bunu şimdi mi anladın? Kaybederken mi!" diye bağırarak isyan etti Gökçe.
"Hayır." dedi Ecrin, ifadesinde sesinin aksine bir isyan vardı. Sesindeyse bir umursamazlık. ' Zaten biliyordum bunu, seni ilk gördüğüm Hot & Heat'in yedinci kapısındaki günden beri biliyordum. Dile getirmedim. Vampirler süslü kelimeler edebilirler. Sana da süslü kelimeler edebilirdim. Oysa ben, süslü kelimelerimle elde edebileceğim bir kadın olarak görmedim seni... Sessizliğimden anla istedim. Gözlerimin gerisinden. Yürüyüşümden, sana gelirken ve senden giderken... Bakışlarımdan anla sana olan tutulmuş aşkımı... Sana bakışımdan ve dünyada geriye kalan herşeye bakışımdan... Söylemedim. Seni seviyorum kadar basit bir cümleye sığdıramazdım aşkını... Kaç şiir yazsam eksik kalırdım... Söylemedim. Nefes alıp verişimden, kalbimin atışından bil istedim. Ah... Meğer, senden ne çok istemiş ve sana ne kadar az şey vermişim... Aşk ödünç alınmaz... Tek taraflı inşa edilemeyecek kadar hassas bir ruh hastalığı... İşte bunu şimdi anladım.' içinden konuşup yine içine sustu Ecrin.
"Hayır?! Çocuklarımı kaybettim! Savaşı kaybetmek üzereyiz! Sen kalkmışsın bana, Seni seviyorum diyorsun! Son kullanma tarihi geçmiş bir aşk seni sadece zehirler Ecrin!" dedi Gökçe, son kelimelere doğru sesi iyice içine kaçarken.
"Çocuklarım... mı dedin sen?!" dedi Ecrin sert ifadesini, sıcacık bir tebessüm sararken. Gökçe ise cevap olarak sadece sertçe bakmakla yetinmişti. "Herneyse..." diyerek devam etti Ecrin. "Bizim seninle olan aşkımızın zamanı tükenmez Gökçe. Biz seninle gelmiş geçmiş tüm kurallara kafa tuttuk. Hatta kendimize kafa tuttuk. Bunu sende biliyorsun. Kaç defa vazgeçmeye çalıştık birbirimizden? Söyle? Kaç defa birbirimizden nefret etmek için yollar aradık? Bulabildik mi peki? Yoksa bahanelerimizin arkasına mı sığındık? Ve en sonunda bahanelerimizin son tarihi geçtiğinde yine koşarak birbirimize gelmedik mi? Aşk başlı başına bir zehirdir zaten Gökçe. Ve seninle yaşadığım bu ilişki başlı başına, tüm zamanlarımın en güzel zehri. Bir vampiri sadece gerçek bir aşk öldürebilir." dedi sesi umduğundan daha sert çıkmıştı ve doğrudan cadının yeşil gözlerine bakıyordu gözleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARA KAN
VampirosYarı Kurt ve Yarı Vampir bir melezin, cadılarla dansını anlatırken kendini kadim bir Gümüş Kanlı Savaşının içinde bulacaktır. İki genç kadın ve aralarında başlayan bir aşk - savaş çıkmazı.