Şeyma'nın ruhunu çekiyordum fakat bundan zevk alıyordum. Hoşuma gidiyordu. Ilk başta fark etmemiştim ama daha sonra bunun bilincine varmak beni korkutmak yerşne mutlu etmişti. Sanki yıllardır açtım ve şu an doyasıya yemek yiyordum.
"Dur Melis!"
Sesin sahibi Koray'dı. Endişeleniyordu benşm için fakat endişe gibi değer verme içerikli duyguların o an benşm için bir önemi yoktu. Önüme geçip ellerini omzuma koyup beni sarstı. "Dur!"
Tek bşr darbeyle onu uzağa fırlattım ve tekrar Şeyma'ya odaklandım. Ama o pes etmedi. Düştüğü yerden kalktı ve tekrar yanıma geldi. "Kendine gel, Melis! Kes şunu! Yeter!"
Sürekli araya girmesi ve işimi yarıda kesmesi beni sinirlendirmişti. Şeyma'yı bırakıp onu hedef aldım bu defa. Onun ruhunu çektiğimde ve cansız bedeni yere serildiğinde arkamdan bana seslenen arkadaşlarıma baktım. "Melis ne yaptın sen?"
Hepsi ağlayarak bşr bana bşr Koray'a bakıyorlardı. Ve işte o an içim acımıştı. Yaptığımın farkına varmıştım ve bu hatadan zevk almamın ne kadar yanlış olduğunu fark etmiştim ama artık çok geçti.
Değer verdiğim arkadaşlarımın gözünde artık bir katildim ve bir can almıştım!
Uyanır uyanmaz ayağa kalkıp lavaboya koştum. Pijamalarımı bile çıkarmadan kendimi soğuk suyun altına soktum. Su, ne kadar bedenimde elektrik çarpmış gibi bir etki yapsa da hala rüyamdan anılar parça parça gözümün önüne geliyordu istemsizce.
Koray'ın bedeninin yere çarpışı, arkadaşlarımın ağlaması ve ne kadar söyleyemeseler de bakışlarıyla beni suçlamaları... Bunlar çok ağırdı! Fazla ağır!
Suyu kapatıp üstümdekileri çıkardım ve sıkıp kirliye attım. Havluyu vücuduma sarıp banyodan çıktığımda annemle karşılaştım. "Ben de seni uyandırmaya geliyordum. Duş mu aldın?"
Başımı sallamakla yetindim çünkü konuşacak halim yoktu. Hızlı adımlarla odama gidip hemen giyindim ve saçlarımı olabildiğince kuruttum. Ayna karşısına geçtiğimde gözüme çarpan gözaltı morluklarını kapattım hızlıca. Hemen üstümü giyinip aşağı indim. "Ben çıkıyorum. "
"Yemek?" diye sordu babam.
"Aç değilim. "
Tam ayakkabılarımı giymek için eğilmişken yanıma geldi bana. "Melis, ne oldu?"
Dik durup yüzümü olabildiğince ifadesiz tuttum. "Valla aç değilim. "
"Ne yedin de aç değilsin?"
Yaşıtlarımdaki her genç kızın problemi olan şeyi söyledim. "Kilo almışım, yemeyeceğim. " Sonra bluzumu kaldırıp karnımı sıktım. "Baksana göbeğim çıkacak! Bütünlük yemeyeyim, şu göbek insin sonra yerim. "
Bir kaç saniye bana baktı. İnanmayacağını düşünerek korkarken o sonradan gülümsedi ve başını salladı. "Anlamıyorum sizi. Gerçekten. " Ve içeri gittiğinde ben de artık kalabilmiştim.
Evden çıkıp otobüse bindim. Otobüse bindiğimde direk Koray'ın yanına oturdum. Koray'ın yanına oturduğumda anca soluklanma fırsatı bulabilmiştim.
Esra, ayağa kalkıp yanımda durdu ve "Dün bir işin falan mı vardı?" dşye sordu.
"Yoo. " deyip kafamı salladım.
"Rahatsız falan etmedim yani?"
Konuşma tarzından bana kızgın olduğu, vücut dilinden de trip attığı anlaşılıyordu. "Neden böyle sorular soruyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Okulu
FantasyHerkesin 14 yaşına geldiğinde kaderinin belirlendiği bir dünya düşünün. Gücünüz vardır ya da yoktur, bu 14 yaşında belli olur. Ve-dünya artık bunu kabullenmiş, belli bir düzen var ve hayat buna göre ilerliyor. Ancak Melis'in, kimsede olmaması gereke...