-Melis çok üşüyorum.
Asya ve ben kol kola girmiş yürüyoduk. Ormanda kaybolmuştuk ve bi çıkış yolu arıyoduk.
-Melis, nolur biraz oturalım.
-Oturursak daha çok üşürüz. Hiç diilse hareket ediyoruz.
-Melis dur!
-Noldu?
-Bi ses... Birinin düşüncelerini duyuyorum.
-Yoksa şu üvey ailelerimiz mi?
-Hayır. Hayır bu... Tanımadığım birinin sesi. Beni takip et!
Koşmaya başladı. Ben de arkasından koşuyodum. Bi kulübeye geldik.
-Duyduğum ses burda yaşayan bi adamın sesi. Hatta adam da diil 17 yaşında biri!
Asya hemen kapıyı yumruklamaya başladı. Kapıyı açan kişi benden 15 santim falan uzundu. Siyah saçlı ve kopkoyu kahverengi gözlü.
-Ne var?
-Şey...biz kaçırıldık. Bizi içeri alır mısın?
-Üzgünüm ama size nasıl güveniyşm ki?
Kapıyı suratımıza kapattı.
-Lanet olsun!
-Şimdi napıcaz?
-Ateş elementiyle ısınmamızı sağlardım ama nedense güçlerim işe yaramıyo.
-Peki ben nasıl düşünce okuyorum?
-Haklısın! Yani..element güçleri mi yasak burda?
-Tam da ihtiyacımız olan şey.
-Eğer ormanın sonuna gelirsek güçlerimi kullanabilirim.
-O zaman yürümeye devam.
Yürümeye devam ettik. 1 saat sonra ormanın sonuna gelmiştik.
Ateş elementiyle ısındık.
-Eve nasıl dönücez? Kilometrelerce uzaktayız. Belki de başka bi şehirdeyiz.
-Doğru söylüyosun. Hakkaten belki de başka bi şehirdeyiz.
Asya olduğu yere oturdu. Ben de oturdum.
-Merak etme. Eve dönücez Asya. Sakın ağlama. Hadi kalk hava elementiyle dönmeye çalışalım.
^^^^^^^^^^^^^^^^^
Düzce'ye döndüğümüzde çok sevindik. Nah-ailemle beraber yaşadığım eve gidip dinlendik. Telefonum da burda!
-Asya sen nereye gidiceksin?
-Ben arkadaşımda kalıcam. Peki ya sen?
-Sanırım sevgilimin evine gidicem.
-Hmm tamam. Numaramı veriyim sana. 05*********
-Tamam seni ararım. Hoşçakal.
Birbirimize sıkı sıkı sarılıp yollarımızı ayırdık. Koray'ı aradım ve beraber parkta buluştuk. Ona olanları anlattım.
-Eve dönmek istemiyorum.
-Zaten olanlardan sonra eve dönmene BEN izin vermem.
-Bi süre sende mi kalsam?
-Annem ve babam bir hafta yoklar. Şimdilik bizde kal. Ailem dönünce kalıcak bi yer ayarlarız.
-Tamam.
-Hadi okula gidelim.
-Bütün bu olanlardan sonra okula gidip berbat derslere girmeyi çok istiyorum.
Okula gittiğimizde kimseye bişey söylemek istemedim. Zaten hakkımda kehanet saçmalığı yüzünden yeterince dedikodu var. Bi de evlatlık olayı yüzünden dedikodu çıksın istemiyorum. Müdüre hasta olduğumu söyledim ve berbat derslere girdim. Tabii hiç bi derse odaklanamadım. Aklım hep olanlardaydı.
Ben evlatlığım. Ailemi öldürdüler. Yıllardır anne dediğim kadını bıçakladım.
Okulda hep ruh gibiydim resmen.
Koray'ın evine gittiğimde de öyleydim. Yanıma aldığım pijamalarımı üstüme geçirdim. Koray mısır patlatmış televizyon karşısında oturuyodu.
-Ne izliyosun?
-Bilmem. Öylesine bakıyorum.
Yanına oturdum.
-İyi misin Melis?
-Hayır. Bi insanı bıçakladığıma inanamıyorum.
Mısırı bırakıp bana sarıldı.
-Merak etme. Kurtuldun işte, yanımdasın.
-Kurtulmadım. Bilmiyorum...içimde kötü bi his var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Okulu
FantasyHerkesin 14 yaşına geldiğinde kaderinin belirlendiği bir dünya düşünün. Gücünüz vardır ya da yoktur, bu 14 yaşında belli olur. Ve-dünya artık bunu kabullenmiş, belli bir düzen var ve hayat buna göre ilerliyor. Ancak Melis'in, kimsede olmaması gereke...