-Melis uyan!
-Bende seni Koray...
-Ne? Ne diyosun?
-Mavişim yaa...
-Melis? Melis uyansana.
-Noluyo?
-Rüyanda beni mi görüyodun sen?
-Ne alakası var?
-Maviş kim?
-Mavi gözlü bi sen mi varsın? Marcelina'de mavi gözlü.
-Bende seni Koray diyodun ama.
Yastığı kafasına geçirdim.
-Sus sen!
-Tamam tamam.
Kıkırdayarak mutfağa yöneldi.
-Gülme!
-Tamam. Ahaha.
-Ne gülüyosun Koray, bak beni kızdırma şimdi.
-Hiiç.
-Offf.
Yataktan kalktım. Yataktan kastım kanepe. Koray ve ben gece tv karşısında uyuduk. Mutfağa doğru yöneldim. Koray çaresizce etrafına bakınıyodu.
-Ne arıyosun?
-Aramıyorum. Napsam diye düşünüyorum.
-Okul kantininde bişeyler yesek olmaz mı?
-Bence güzel fikir.
Giysilerimi ve diş fırçamı alıp banyoya geçtim ve giyindim. Dişlerimi fırçalayıp saçımı tepeden at kuyruğu yaptım. Hmm, mor saç hala duruyo. Ama saçımın mor olduğu günkü gibi agresif diilim artık. Güç patlaması falan mı yaşadım acaba? Neyse.
Banyodan çıkıp salona geçtim. Koray'ı beklerken olanları düşündüm. Nolursa olsun hala içimde kötü bi his var.
Koray salona gelince çantalarımızı alıp evden çıktık. Otobüse binip okula gittik. Kantinde bişeyler yerken doğru düzgün bişey konuşmadım bile. O derece kafayı taktım bu olanlara.
Sihir Tarihi dersi. Koray'la yan yana oturuyoruz. Ben niye Koray'la sohbet etmiyorum? Çünkü taktım kafayı olaylara!
-Melis?
-Hıh?
-Zil çaldı.
Kafamı kaldırınca Koray'ın bana soran bakışlarla baktığını gördüm. Hayır...maviş maviş bakıyo.
-Fark etmemişim.
-Gel biraz dolanalım.
Başımı olumlu anlamda sallayıp onu takip ettim. Okulun bahçe tellerinde bi aralık vardı. O aralıktan geçip gezinmeye başladık.
-Aklın hala üvey aile meselesine mi takık?
-Evet.
-Melis...lütfen artık üzülme. Kurtuldun ya hiç diilse buna sevin.
-Evet kaçmayı başardım. Ama yıllardır anne dediğim insanı bıçaklamak zorunda kaldım. Bu çok çok kötü.
Gözlerim dolarken Koray bana sıkı sıkı sarıldı.
-Bak ne dicem. Hadi okulu kıralım.
-Hiç iste-
-Ya Melis hadi ama.
-İyi tamam.
Gülümseyip elimi tuttu.
-Uçur beni Melis.
-Ne dedin sen?
-Uçur beni Melis. Dedi hülyalı hülyalı.
Hunharca gülmeye başladım. Cidden komikti. Sonra hava elementiyle uçtuk.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Koray'ın evine gelmiştik. Anlaşılan bugün beraber vakit geçiricez.
-Mısır patlatmadan film keyfi olmuyo.
-Haklısın.
-Ben mısırı patlatırım. Melis, kola ister misin?
-Olur.
Koray mutfağa gitti. Bi ses duydum. Sanki biri yere düşmüş gibi bi patırtı.
-Koray?
Mutfağa yavaş adımlarla gittim. Koray yerde baygın bi şekilde yatıyodu.
-Koray!
Bi çığlık koyverip Koray'ın yanına çöktüm. Biri beni kollarımdan tutup kaldırdı. Kafamı kaldırdığımda o kişinin şu beni tokatlayan pislik olduğunu gördüm. Korku bedenimi sararken yüzüme bi tokat indirdi. Yere yapıştım.
-Kızı dövme. O bize lazım.
Adam beni tekrar kaldırdı. Koray'ı kaldırıp taşıyarak evden çıkardılar. Ben ise çırpınıyodum. Adam güçlerimi kullanamıyım diye avuçlarımı birbirine bastırıyodu.
-Bırak beni!
Öyle bi çığlık atmıştım ki içimde biriken ruh elementi herkesi bayıltmıştı. Genelde güçlerimi kullanırken ellerimi falan hareket ettirirdim. Nasıl böyle yapabildim anlamadım.
-Koray!
Koray'ın yanına koştum. Gözlerini yavaşça açtı.
-Melis hemen burdan kaçmamız lazım.
-Özür dilerim.
-Niye özür diliyosun?
-Yanında olmasam bunlar başına gelmicekti.
Ayağa kalkıp geri geri adım atıp ondan uzaklaşmaya başladım.
-Melis saçmalama.
-Özür dilerim.
Koşarak ordan kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Okulu
FantasyHerkesin 14 yaşına geldiğinde kaderinin belirlendiği bir dünya düşünün. Gücünüz vardır ya da yoktur, bu 14 yaşında belli olur. Ve-dünya artık bunu kabullenmiş, belli bir düzen var ve hayat buna göre ilerliyor. Ancak Melis'in, kimsede olmaması gereke...