Tekrar odaya girip hangi kapıyı seçsek diye düşünmeye başladık. Tam kapıdan giriyoduk ki Selin "Hande!" diye bağırınca hepimiz arkamızı döndük. Hande'de öldü!
-Hadi girelim şu odaya.
Hep beraber odaya girdik. Her yer ölü bitkilerle doluydu. Tamam o zaman hepsini tek tek halledebilirim. Bir ağacı düzelttim. Diğer ağaca geçtim bu sefer ilk yaptığım ağaç yine öldü.
-Anlaşılan hepsini bir anda yapmam gerekiyo.
Gözlerimi kapattım ve etrafımın yemyeşil olduğunu hayal ettim. Çiçek kokuları burnuma dolmuş gibi içimi çektim. Ağaç hışırtıları duyduğumu düşündüm. Bi ormanda koşarken saçlarımın nasıl uçtuğunu ve rüzgarın onları nasıl kabarttığını hayal ettim. Gözlerimi açtığımda ellerim yeşil yeşil parlıyodu. Ellerimi havaya kaldırdım ve bütün bitkiler canlandı.
Çiçeklerden biri kocaman yapraklarını açtı ve küçük yeşil bi taş verdi. Geriye sadece su kaldı.
-Hadi gidelim.
Selin-Nereye gidiyoruz?
Şeyma-Su elementini almaya.
Selin-Ne elementi yaa?
Arkamı döndüğümde Selin'in şeffaflaştığını gördüm. Selin'de öldü işte! Ona öyle bi baktım ki...üzüntüyle. Koray yanıma geldi.
-Hadi. Gitmemiz lazım.
Başımı sallayıp Selin'in az önce durduğu yere arkamı döndüm. Belki birazdan ölecek kişi ben olucam. Belki de Koray.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçler Okulu
FantasyHerkesin 14 yaşına geldiğinde kaderinin belirlendiği bir dünya düşünün. Gücünüz vardır ya da yoktur, bu 14 yaşında belli olur. Ve-dünya artık bunu kabullenmiş, belli bir düzen var ve hayat buna göre ilerliyor. Ancak Melis'in, kimsede olmaması gereke...