Nico ile aramızda olan o olaydan sonra yanlız kalmak istediğimi söyleyip Hades kulübesine gittim. İçeriye girer girmez hemen yatağıma uzandım ve tavana bakarak düşünmeye başladım.Son bir yılda nelerin değiştiğini fark etmeye başlamıştım. Hayatımda bana en çok değer veren birini kaybetmiştim:Annemi. Onu çok özlüyordum,geride bıraktığım hayatı özlüyordum dahası beni anlayacak birini istiyordum. Çok mu şey istiyordum?
Hayır.Uyumanın beni biraz sakinleştirecegini umarak gözlerimi kapadım.-------------------------------
Rüyamda bronz renkete olan bir taht odasındaydım.Aninden odayı kalın bir ses kapladı."Kıza o bileziği vermemeliydin Tahatanos." Gölgelerin içinden siyah renkte bir cübbe giymiş bir adam çıktı.
"Kötü amaçlar için kullanmayacagına eminim Lordum."
"Öyle olsa iyi olur. Yoksa kızınla vedalaş derim. Geleceği parlak değil. "
Aniden uyandım ve yatakta doğruldum.Temiz hava almam gerekiyordu hemde hemen. Bu karanlık ortamda daha fazla kalmak istemiyordum. Hemen kulübeden çıktım ve ormana koşturdum.Evet beni en cok rahatlatan yer.Sessiz sakin ve huzurlu.Kafamı toplamam gerekiyordu. Gördüklerimi düşündüm. Benim için Geleceği parlak değil demişti.Bu demek oluyor ki ölücektim yada daha beter birşey gelecekti başıma.Kendimi savunmam gerekiyordu. Artık yeni güçlerimi kendim öğrenmem lazımdı.Ama bu çok zordu bilmediğim birseyi nasıl ortaya çıkaracaktım. Düşünmeye başladım. Ilk önce bileziği çıkardım ve ilerde duran kayaya odaklandım.Ama kayada hiç bir değişiklik olmadı. Bileziği tekrar taktım ve bileziğe odaklandım.Acaba başka hangi işlevlerde kullanılıyordu?Bileziği tekrar çıkardım ve incelemeye başladım. Bileziği alt kısmında bir şey dikkatimi çekti. Daha yakından baktığım bunu bir yazı olduğunu gördüm.
"Ancak ne istediğini bildiğin zaman itaat edeceğiz sana."
Ne demek istemişti?Tam o sırada arkamdaki ağaçtan bir ses geldi. Bilezigimi geri taktım ve ağacın arkasından kafamı çıkardım. Ileride benden birkaç ağaç ötede Nico oturmuş ağlıyordu.Galiba ortak bir noktamız vardı. Ikimizde sakinleşmek için buraya geliyorduk.
Yavaşça yanına doğru yürüdüm. Birisinin olduğunu anlamış olmalı ki hemen kılıcını çekti ama sonra beni gördü ve kılıcını geri indirdi."Sen miydin Kristen."
"Iyi misin Nico?"
"Evet."yalan söylediğini biliyordum ama zorlamak istemedim. Son zamanlarda kendimi Nico'ya yakın çok hissediyordum.
"Ben seni yanlız bırakayım. "dedim ve arkamı döndüm ama daha bir adım atmamışken.
"Hayır,sen bari beni bırakma."
dedi.Sesi hüzünlüydü ama aynı zamanda acı da vardı içinde.Yanına oturdum ve bu sefer ben ona sarıldım. Biraz utanmıştım ama eğer bu onu rahatlatıcaksa buna değerdi.Oda bana sarıldı. Ayrıldığımızda yüzünü saklamaya çalışıyordu."Hadi kalk birazdan bayrak kapmaca başlıyacak."dedim.Kafasıyla onaylandıktan sonra ayağa kalktı ve yürümeye başladı .Ormandan çıkıp kulüplerin olduğu meydana geldiğimizde herkes zırhlarını kuşanmış son hazırlıklarını yapıyorlardı. Ben de ise hiç bir şey yoktu.Koluma bir sey çarptı neyin çarptığına bakmak için döndüğümde nico bana dünkü kılıçı uzatıyordu . Ne ara almıştı?Kılıcı hemen aldım.Tam Nico'ya ne ara aldığını soracakken Kheiron herkesin duyabileceği bir sesle konuşmaya başladı;
"Bayrak kapmaca oyunu takımlarını açıklıyorum:Apollon,Hermes,Poseidon ve Zeus mavi takım;Athena,Ares,Hades ve Haphaistos ve yeni kampçımız Kristen kırmızı takım. Birbirinizi öldürmek yok. "
Sarışın bir kız hemen bizi etrafına topladı. Bu kızı duymuştum Annabeth ti galiba adı.Percy'nin sevgilisiydi. Annabeth bize planı anlatmaya başladı.
"Haphaistos kulübesi sizler çalıların ve ağaçların aralarına tuzaklar yerleştirin.Ares kulübesi atak sizde. Nico ve Kristen siz savunma.Bizde karşı tarafın bayrağını alıcaz."
Herkes planı anladıktan sonra dagıldık. Leo' yu
çalılarin arkasında tuzak hazırlarken gördüm.Bana el salladı.Bende ona el salladım.O bile suanda benden daha çok iş yapıyordu.Zaten benim tek yaptığım bayrağın dibinde öylece beklemekti taki ileriden bize doğru koşan karşı takımın kampçılarını görene dek.Hemen kılıcımı çektim ama galiba bazıları bayrağı almaya fazla odaklandıklarından önlerindeki tuzakları görmediler ve bana sorarsanız sonları pek iyi olmadı. Geriye bize doğru gelen iki kişi kalmıştı. Nico hemen öne atladı ve daha ikinci saniye geçmeden çocuk yerdeydi bile. Diğeri ise bana kılıçla hamleler savuruyor ben de hamlelerinden kaçıyordum.Bir kaç hamlesini son anda savuşturdum ama en sonunda yenebilmiştim.Soluk soluğa kalmıştım.O kadar yorulmuştum ki bir an ayağa kalkamadım. Sonrasında ise Nico gelip bana kalkmama yardımcı oldu.Tam o sırada arkamdan bir kamçı calılardan çıktı ve kılıcı ile sırtıma doğru bir hamle yaptı ama ben hazırlıksız yakalanmıştım.Kılıç sırtımı jilet gibi kesti anında sırtımda bir sıcaklık hissettim.Hemen Nico'ya baktım oda başka bir kamçı ile düello yapıyordu.Bu kadar uğramıştık.Hayır bu oyunu kaybetmeyecektik.O kadar öfkelendim ki ağzımdan tiz bir çığlık çıktı.Bayrakla benim etrafımda siyah bir kalkan oluştu.Hemen bileziğime baktım. Hayır bu güç ondan gelmiyordu bu gücü ben kendim yaratıyordum.Kılıcıma baktım ama göremedim.Harika savaşın ortasında kılıcımı kaybetmiştim.Savaşmak için kılıca ihtiyacım vardı. Işte tam o sırada bilezikten beyaz bir ışık çıktı ve Bronz renkte üzerinfe Thanatos'un sembolü olan çok güzel bir kılıç belirdi. Ancak ne istediğini bildiğin zaman itaat edeceğiz sana. Şimdi her şey anlamlı olamaya başlamıştı Savaş sırasında o kılıca ihtiyacım vardı ne istediğimi bildiğim için bilezigim bana bu kılıcı vermişti.Acaba içinden başka ne çıkabiliyordu. Kılıcı aldığım gibi kendi yarattığım bariyerden çıktım.Etrafima bakındım yardıma ihtiyacı olan birini aradım ve buldum da. Zavalļı çocuk karşısındaki kişiye zar zor dayanıyordu. Elindeki kılıçı bile zor tutuyordu. Hemen o tarafa doğru koşmaya başladım. Kılıcımı tam kaldıracakken arkasını döndü. Bir dakika sarı saç mavi göz...bu Jason dı. Doğru ya o karşı takımdaydı.Oda beni tanımış olmalı ki biran yüzünden şok ifadesi geçti ama sonradan toparladı.Az önceki kampçı benim gelmemle ortadan kaybolmuştu.Jason bana döndü ve hamle yaptı. Oha çok iyi kılıç kullanıyordu ama onun hamlelerinden kaçmayı başardım. Kılıçlarımız çok hızlı çarpışıyordu.Ben nasıl bu kadar iyi kullanıyordum kılıcı.Kılıcını kılıcımla tek hamlede uzağa fırlattım. Tamam ben iyice korktum bu ben olmazdım acaba içimde çok iyi kılıç kullanan bir melezin ruhu mu girmişti içime. O sırada Annabeth elinde mavi bir bayrakla koşturarak yanımıza geliyordu arkasında ise Percy ve bütün mavi takım vardı."BIZ KAZANDIK KIRMIZI TAKIM!"
"Lanet olsun."dediğini duydum Percy'nin.
"Üzülme yosun kafa belki bir gün sizde kazanırsınız. "
Bütün kılıçların sesi birden kesildi.Biz de ne olduğuna bakmak için durduk.
"KIRMIZI TAKIM KAZANDI. BAYRAK KAPMACA BİTMİŞTİR!"dedi Kheiron.
Hemen Nico'nun yanına gittim.Oda ilerde durmuş Kheiron'nu dinliyordu."Nico kazandık!İnanamıyorum!!"diyip ona tekrar sarıldım. Yüzü bildiğiniz domates döndü.
"D-dokunmak y-yok."Ayyy Nicocugum benim utanmış mı. Bide bahaneler uyduruyor yok daha neler ama olsun ben onu her haliyle seviyorum.
Yine merhaba. Diğer bölümlerde bazı değişiklikler var .Bakarsanız sevinirim. (Özellikle şu bilezik ile ilgili.) Öpüldünüz byeeee🖐❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Kızı |Nico Di Angelo| * DEVAM ETMEYECEK*
FanfictionÜzülmenin,ağlamanın bu hayatta acılarınızı azalttığını sanıyor "Içini dök,ağlamak iyidir."sözlerine inanıyorsanız inanmaya devam edin. Ama acınız geçmediği zaman gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaksınız. ••• Fanfictio...