♥XXIV♥

1K 58 16
                                    

"Hayatta öğrendiğim her şeyi 3 kelime ile özetleyebilirim:Hayat devam ediyor. "
                              ~~~
KRISTEN:
Çığlık sesi tekrar boş araziyi doldurdunca işte o an yanlız olmadığımızı anladım.Temkinlice yürümeye devam ettim.Daha 1 metre bile ilerleyemeden o acı dolu çığlık tekrar doldurdu yer altını. Kaçış yoktu,görmezden gelmek yoktu.Sadece yüzleşmek vardı. Korkularla yüzleşmek.Gözlerimi örten sisin kalkmasına izin verdim.Artık daha net ve korkutucuydu.Asphondel Tarlalarında boş bir şekilde dolaşan ruhlar ve  Ceza Tarlarında eziyet çekenler doldurdu görüş açımı. Çığlığını sahibi ilerde tepenin üzerine bir kayayı çıkarmakla uğraşan adama aitti.Adamın yanına teredütle ilerledim.Korkularinla yüzleşmek zorundasın!!Terdüt yok!Merhamet yok!İç sesim haklıydı.Acımak yoktu benim için.Hem adamın kim olduğuna yada neden böyle bir ceza aldığına dair hiçbir şey bilmiyordum.Adam beni görünce yaklaşmak için kayayı durdurmaya çalıştı ama olmadı.İmkansız bir şeyi deniyormuş gibiydi.
"Yardım edin!Lütfen!"
Her yani perişan bir haldeydi.Ayakkabıları ve giysileri yırtılmıştı.Kolları ve ayakları yaraberelerle doluydu.Belkide insanlara karşı acımak yerine daha sert olmalıydım.Ama olmuyordu.Eziyet çekenlere öylece durup dışardan bir yabancı gibi izleyemezdim. Doğamda yoktu  bu.Fazla iyimserdim bu konuda.
"Kimsin peki?"
Adam elleriyle kayayı tepenin sonunda çıkardı. Ama daha dinlenmeye fırsatı bile olamadan kaya üzerine gelmeye başladı.Son anda eliyle zar zor durdurmayı başardı.
"Ben Sisifos ve bu kayayı taşımama yardım eder misin?"
Bir yanım yardım etmek istersen diğer yanım 'acıma yok!' diyordu.Kendimi durduramadım ve kayayı tuttum.Çok ağırdı.Kollarımı şimdiden hisetmemeye başlamıştım.Sisifos kayanın altından çekildi ve şükretmeye başladı.
"Özgürüm!!Artık o lanet kayayı tutmak zorunda değilim!!"
"Bana yardım et!"dedim.
Iyimserliğim bir kere daha kullanılmıştı.Zayıf noktalarımdan biriydi bu.Acıma,merhamet ve iyimserlik.En başından beri katı olmalıydım.Ama bir yandan bunu hakedecek ne yapmış olabilir?diye düşünmeden edemedim.
"Hayır!Oraya bir daha yaklaşırsam kaya gene benim üzerime kalır!"Zaten yardım etmesini beklemiyordum. Bu çukura kendim düşmüştüm kendim çıkacaktım.
"Al şu kayayı üstümden!!"dedim. Kollarım sanki hamura dönmüş gibiydi.
"Olmaz."Kayayı yukarı kadar taşıyınca bu cezanın amacını anladım.Kayayı tepeye çıkarınca özgürlüğüme kavuştuğumu düşündüm. Gerisi zor gelmiyordu ama kaya tekrar yuvarlanmaya başlayınca tekrar denemek istedim.Sorun buydu.İstediğini almanın sınırına gelip birden kaybetmek.Cezası buydu. Ama neden böyle bir cezaya çarptırıldığını bilmiyordum.
"P-peki neden cezalandırıldın?"sesim kayayı taşımaktan dolayı zar zor ve kısık çıkmıştı.
"Ben mi?Ölümden kaçtığım için.Onu yatağımın altına tıktığım için falan filan..."Babamdan mı bahsediyordu?Yoksa ben mi yanlış anlıyordum.
"Ölüm mü?"sesim bitkinlikten iyice kısık çıkmıştı.
"Aynen!Thanatos!Onu kandırmayı başarmıştım!"Sinirlerim yükseldi. Benim galiba Thanatos'un kızı olduğumu bilmiyordu.Kayayı tepeye son hız çıkarıp tepeden Sisfos'un üstüne doğru fırlattım.Kaya tepeden aşağı Sisifos'un üzerine yuvarlanırken Sisifos ta tarafından ezilmemek için mecburen tutmak zorunda kaldı.Gerçi neden kenara kaymadı o da ayrı bir salaklıķtı.
"Kimse sana söylemedi galiba!Ben Thanatos'un kızıyım!Ölümün ta kendiyim!!"Tabi biraz(!) gaza gelmiş olabilirdim o sinirle.
"Lanet olsun!Lütfen kaldır şunu!"Ruhumda sanki artık merhamet kelimesi yoktu,alınmıştı sanki.Biri gelip almış yerini başka bir duyguyla değiştirmişti:Kin.
"Thanatos'u nerden bulabilirim?Söyle!Hemen!"kılıcımı kayayı zar zor tutan Sisifos'un boynuna dayadım.Acı çekmesini izlemek istiyordum.O ben acı çekerken izlemişti. Şimdi sıra bendeydi.
"Hades'in Sarayı!"dedi.Arkami dönüp Jacob'ın yanına gittim.Arkamdan"Beni burda bırakma!"dediğini duydum.
"Evet seni burda bırakmakla kalmayıp eziyet de çektireceğim.Sen hiç merak etme."hayatımda ilk defa kendimi bu kadar duygudan yoksun hissediyordum. Sisifos'un kayanın altında kalışını izledim ve arkama bile bakmadan Hades'in Sarayına doğru yol almaya başladım.

NİCO:
Babamın karanlık taht salonuna girince ister istemez içim bir garip oldu.Uzun zaman olmuştu buraya gelmeyeli.Kristen olunca karanlıktan çıkıyordum ve bu kendimi daha çok insan gibi hissetmeme yol açıyordu. Açıkçası hayatıma girdiği için çok memnundum.Bu sebeplerden dolayı da buraya gelme ihtiyacı duymuyordum artık. Ama işte gene buradaydım.
"Nico,"eliyle gel işareti yaptı. "buraya neden geldin?"Sanki nedenini bilmiyormuş gibi bir de soruyordu.
"Onun için geldim."Bana tuhaf bir bakış attı. Yalan söylediğimi mi düşünüyordu?
"Yalan söylemiyorum baba.Gerçekten. "Beni buraya Rachel'ın yönlendirdiğini ve kehanetten bahsedeceğim sırada sanki benim ne deyeceğimi önceden sezmiş gibi lafa girdi.
"Kehanetten haberim var.O kızdanda.Adı neydi onun?Kripto?"
Nerden buluyordu birden böyle uydurma ismi?
"Hayır.O Superman'nın köpeğinin adı.Bahsettiğim kişinin adı Kristen.Şuan burda mı....yeraltında?"
"Burda,"dedi ."Ama sana daha önemli bir şey söyleyeceğim,"gözlerimin içine baktı. Sanki zor bir sey isteyecekmiş gibiydi.
"Kehanette bahsedilen kayıp nesne Poseidon'nun tridenti."İkinci en güçlü silah.Kim onu çalma riskini göz alabilirdi?Kim?Hades bıkkınlıkla iç çekti. "Kardeşlerim hiç bir zaman eşyalarına sahip çıkamamışlardır."Bu konuda babama hak vermek zorundaydım.Yaklaşık 5-6 yıl öncesine kadar Zeus'un da şimşeği de  çalınmıştı.
"Bu görve Percy gitmesi daha mantıklı degil mi?"dedim. Sonuçta o Poseidon'nun çocuğuydu. Tek çocuğu.
"Orası beni ilgilendirmiyor."Tam neden diye soracakken içeri Thanatos girdi. En azından ben o olduğunu düşünüyorum. Kocaman siyah kanatları vardı zaten.Gerçi ilk defa ona dikkatli baktım. Sonuçta sevgilimin babasıydı.(öhöm öhöm kayınpeder)
"Hades,bazı yeni ruhlar var.Cezalandırılması gereken."
Babam başıyla onayladı ve eliyle gel işareti yaptı.
"Birazdan bir misafirim senin için gelecek. Burda kal."
Thanatos babamın tahtının yanına geçti. Kimdi acaba?Aklıma gelen düşünce ile kalbim hızlanmaya başladı.Kristen olabilir miydi bu misafir?

KRISTEN:
İlerde Hades'in Sarayını görünce ister istemez gülümsedim. Çok az kalmıştı.Jacob her saat daha kötüye gidiyordu. İki kolununda tamamı siyah olmuştu. Nedense yüzü daha önceki gibiydi. Sadece çok az siyahlık vardı. Bir doktor değilim ama enfeksiyon kısa sürede bütün vücuduna yayılmış olacağını anlayabiliyordum.Kurumuş ağaçlarla donanmış bahçeden geçerken az da olsa rahatlamaya çalışıyordum. Hem belki Nico'nun nerde olduğunu da öğrenebilirdim.Onu düşünmek bile içimin ısınmasına yol açıyordu. Persephone'nin bahçesi olduğunu düşündüğüm nar ağaçları ile dolu bahçedeye göz gezdirdim.Gözüm ilerdeki kıza takıldı ister istemez. Sarı saçları adeta ben burdayım diyordu.Melez di muhtemelen. Kızın yanına gittim.Bu kadar dikkat çeken bir kızın kim olduğunu öğrenmeden olmazdı.Ben meraklı bir insanım canım aaa!
"Merhaba."Kız kahverengi gözlerini bana çevirdi.Daha ilk bakışımda onun bir Hekate kızı olduğunu anladım. Neden mi?inanın bende bilmiyorum.
"Sana da merhaba. "Sanki düşünceli ve endişeli gibiydi.Birini bekliyordu galiba.
"Birini mi bekliyorsun?"dedim.
"Evet,"durdu. Ne diyeceğini bulmak için sözlükten kelime seçiyormuş gibiydi. Özenli.Ama istediğini bulamayınca yüzünü buruşturdu.Sırf meraktan atıldım.
"Kime bakıyorsun?Belki yardımcı olabilirim."
"Tanıdığı zannetmiyorum. "
"Sen söyle.Ben bilirim."
Yüzünü ciddiyet kapladı.Sanki emin değilmiş gibiydi.Ama ciddiyetini koruyamadan o ciddiyet birden gıcık kızların sinir olduğunda yüzlerinde beliren ifadeye döndü.
"Bir kızı bulmak için gelmiştik.Ama suanda  gördüğün gibi sap bir sekilde Nico'yu bekliyorum.Hades'in söyleyecek bazı şeyleri varmış.Çok önemliymiş(!)"
O adı duyunca dondum.Hem vücutum hem zamana durmuştu benim için.
"Hey?Iyi misin sen, adını bilmediğim kız?"Kızı itirerek sarayın giriş kapısına koştum. Nico.O burdaydı. Çok yakınımda hatta belki de bir kaç kat üstümde.Aklımın bir köşesine postitle not olarak yapıştırdığım Jacob geldi. Onu yukarı çıkaramazdım.Hoş olmazdı.Jacob'ı yere indirdim ve az önceki kıza seslendim.
"Jacob 'a göz kulak ol!"Sarayın karanlık koridorlarına girmeden önce son bir ses duydum.
"Jacob ta kim be?!"

Ssssssssiiiiiiillleeeeeemmmm   ERKEN BÖLÜM GELDİ !Yazdım bölümü dedim ki neden yazmışken atmıyorum?Uzun bır bölüm olduğunu düşünüyorum.Haftanız,sınavlarınız ve önemlisi hayatınız nasıl gidiyor?Açıkçası  benimki elden giddehh!!Sırf bunu söyleyebilmek için sordum bunu.Heheheh.Neyse Umarım begenirsiniz. Vote vermeyi unutmyın.Benim için. Hadi öptüm byeeeee 💖

Ölümün Kızı |Nico Di Angelo|  * DEVAM ETMEYECEK*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin