KRISTEN:
Bazen öyle anlar olur ki ne kaçmak ne de öyelece durmak istersiniz.Ben de tam olarak Reyna bana seslendiğinde böyle hissediyordum.
"Neler oluyor?"
"Büyük bir dalga bize doğru geliyor Kristen.Burdan gitmelisiniz.Hemen."Kaçma olanağı bile bırakmamışlardı bize.Bırakmayacaklarını hepimiz biliyorduk ama hiçbirimiz bu kadar erken bir felaket beklemiyorduk.Ne yapmam gerektigine karar vermeye çalışıyordum.
"Nico bizi gölge yolculuğu ile burdan uzaklaştırabilir misin?"dedim.
"Bütün kampı zannetmiyorum.En fazla 3 kişi ile yapabilirim tek seferde."
Reyna'ya baktığımda askerlere ellerinde olan bütün silahları getirmelerini söylüyordu.
"Burda kalıyoruz o zaman."
Herkesten onay beklercesine baktım hepsine.Nico da bana onaylarcasina bir bakış attı.
"Benim icin sorun olmaz.Sıkılmıştım."
Gülümsedim.Jacob ve Katherine'e döndüm.
"Bence burdan biran önce sıvışmalıyız ,"dedi Kath.
Tam ona neden böyle düşündüğünü soracakken Kath devam etti.
"Falan dermişim.Varım ben."dedi ve güldü.
Biran korkmuştum.Ardından Jacob da onayladı.Harika.Şimdiki tek sorun bir sornaki adımın ne oldugunu bilmememizdi.
"Percy'nin bu durumdan haberi var mı?"
Umutsuzca başımı salladım.
"Ne farkeder ki?Buraya gelmesi saatler alabilir.O kadar vaktimiz yok."
Biz bunları konuşurken Reyna birlikleri hazırlamıştı.
"Siz neden hala burdasınız?"
dedi kızgın bir tavırla.Bizi neden bu kadar önemsiyordu?
"Burda kalmaya karar verdik."dedi Nico.
"Hayır burda kalamazsınız."
"Reyna."dedi Nico sert bir ses tonuyla.
"Bunu kendi başına yapamazsın.Bırak yardım edelim."
"Anlamıyorsunuz-" Bir birlik askerinin bağırmasıyla gösterdiği yere baktık.Iki büyük tsunami dalgası tam da kampın üstüne geliyordu.Ve eğer bu dalgalar buraya ulaşırsa anında kampı yerle bir ederdi.Bunun olmasına izin veremezdik.Ama suya karşı nasıl bir önlem alabilirdik ki?Hicbirimiz Percy gibi suyu kontrol edemezdik.
"Benim bir fikrim var."Kathrine öne çıktı ve hangi dilde olduğunu bilmediğim bir şeyler mırıldanmaya başladı.
Ve iki saniye içerisinde kampın tümünü içine alan bir kalkan oluşturdu.
"Zeus'un kutsal donu adına."dedi Jacob.
"Bu bize biraz zaman kazandırır."
Ve o an anladım ki kimsenin gücü kocaman bir tsunamiyi durdurmaya yetemezdi.Hepimizin birbirinden özel güçleri vardı ama bu güçlerimizin hiçbiri işe yaramıyordu şuan.Tek yapabilecegimiz bir kalkandı.Tek yapabileceğimiz şey.....savunma.
-Dostum senin de bir kalkanın var hatırlarsan.Hani sen şu bağıran keçi gibi bağırınca ortaya çıkıyor ya
Yüzüme bunun farkına varamamanın verdiği salaklık hissi çarptı.Bağıran keçinin kim olduğunu ya da Garet'ın bunu nerden bildiğini bilmiyordum ama ne yapacağımı biliyordum.
-Garet sen bitanesin dedim.-Tabiki öyleyim.Burda benden iki tane mi var ha?Bir taneyim işte.
Onunla konuşmayı acilen bırakmalıydım.
Yukarı baktığımda dalgaların sertçe kalkana çarptığını gördüm.Kath'in sihiri bozuluyordu.
"Çocuklar bu iş bende."
İlk defa kendime bu kadar çok güveniyordum.
"Kristen ne yapıcaksın?"dedi Nico bileğimi tutarken.Gitmemi istemiyordu.O anda Reyna'ya kaydı gözüm.
"Saldırı.....altındayız."dedi yeni gelen yaralı bir asker karnını tutarak ona.Derin bir kılıç yarası vardı.
"Kampın girişine çok yakınlar."
"Kimler?"Bu sorunun cevabını herkes çok iyi biliyordu.
"Gaia'nin ordusu. "
Neden biri yok olmak üzere olan bir yere gelirdi ki?Bu intihardı resmen.
"Kampa giremezler,büyülü bariyer var."dedi Reyna.
Tepemizden bir çatlama sesi geldi.Kalkanımız her an düşebilirdi.
Ve ben yapamam gerekeni bir an önce yapmalıydım.
"Kapma girmeden önce onları halletmeliyiz."dedi Jacob.
Bütün askerler kampın girişine doğru yol almaya başladı.Ben ise hiç hareket etmedim.Ellerimi havaya kadırdım.
"Siz gidin.Benim bu tsunamiyi tutmam lazım."
Nico ile göz göze geldik.
"Kristen."
Koruyucu kalkanın bir kez daha sertçe sarsılmasıyla artık işime odaklanmaya karar verdim.
Tiz bir çığlık attım.Ama sadece beş kisiyi koruyabilecek büyüklükte bir kalkan oluşabildi.Bundan daha fazlasına ihtiyacım vardı.Herkesin bana baktığını hissediyordum.Annemi düşündüm.Nico'yu kaybettiğimi sandığım zamanları düşündüm.Acılarım....bana güç veriyordu. Kalkan genişledi ve kampın yarısını kapladı.Nefessiz kaldım.Bu kadar güç beni bile zorluyordu.Nico'ya 'gidin'dermişcesine bir bakış fırlattım.Ne demek istediğimi anladı ve son bir kez bana baktıktan sonra kampın girişine doğru yol almaya başladı.Arkasından seslendim.
"Hey,çok gölge yolculuğu yapmamaya çalış."
Karşılık olarak sadece yorgun bir gülümseme gönderebildi.
Anidem Kath'in büyüsü bozularak etrafa dağıldı.Son anda kampın nerdeyse hepsini kalkanımın altına almıştım.Dalgalar bir kırbaç gibi siyah beriyere çarparken sanki bende gücüm gibi sarsılıyor,yıkılıyordum.Yaklaşık on dakika sonra ilerden kılıçların çarpışma sesleri gelmeye başladı.
Her ne kadar onların yanına gitmek istesemde yapamazdım.Ama bir yandan aklımı kurcalayan bir kısım vardı. Ve bu ödümü koparıyordu.
Ya onlara bir sey olursa?Selamınkronos.Duyurum var.Öhöm
⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇⬇DUYURU!
Bu bölümden sonra yaza kadar yeni bölüm gelmeyecektir. Bu son bölümüdür suan için. Ve evet biraz piçlik yapıp heyecanlı yerde bıraktım ama napıyım aklıma gelmedi bende kötü yazamaktansa yazmayım dedim.Neyse sonra görüşürüz.Byeeee!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Kızı |Nico Di Angelo| * DEVAM ETMEYECEK*
FanficÜzülmenin,ağlamanın bu hayatta acılarınızı azalttığını sanıyor "Içini dök,ağlamak iyidir."sözlerine inanıyorsanız inanmaya devam edin. Ama acınız geçmediği zaman gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalacaksınız. ••• Fanfictio...