Omzuma konan bir öpücük beni uykunun güçlü kollarından çekip, koparmıştı.
İrkilip gerçek dünyaya dönmemle burnuma mest edici kokusunun gelmesi bir olurken gözlerimi usulca aralamıştım.
Yüzünde ömür boyu varlığını sürdürmesini istediğim tebessümüyle beni izliyordu. Uyku sarhoşu halimi görmesini istemesem de ses etmeyi aklımdan bile geçirmeden kollarımı doladım boynuna...
"Geldin." Diye fısıldadım dudaklarına bakarak.
"Senin için..." dedi dudaklarıma kapanmadan hemen önce.
Yavaştan almayı hiçbir zaman beceremeyen o ve ona olan tutkusuyla boğulan ben o gece aşkla seviştik.
Ama bu sefer daha farklıydı. O dalgındı. Biraz durgundu da...
"İyi misin, sevgilim?" Terli bedeni sokak lambasının loş ışığının altında ahenkle parlarken dudaklarımı yaladım. Ona olan aşkım ve tutkumun bir sonu yoktu. Uçsuz bucaksız hissediyordum ona olan her duygumu. Ve bunların arasında kötü duygulardan eser yoktu.
"İyiyim." Dedi ama bu söylediğine kendisi bile inanmamıştı belli ki. Yutkundum ve nefesimi düzene sokup başka bir soru yönelttim.
"İşlerle ilgili bir sıkıntı mı?" Öyle olmalıydı. Eğer değilse açıklaması benim duymak istemediğim kişiye kayacaktı. Aramızda hayaletinin gezindiği kadına...
"Yok bir şeyim Duygu." Sorun o kadındı. İşlerle, arkadaşlarıyla veya medyayla ilgili olsa anlatırdı. Ama o kadınla ilgili olduğunda çıtını çıkarmazdı. O kadın... Karısı... konu ne zaman onun hakkında olsa büyük bir sessizlik içerisine girerdi. O kadın, Gökhan'ın en büyük sessizliğiydi. Ve umarım ki pişmanlığıydı da...
Yorgun bedenimi ona daha yaklaştırıp omzuna kafamı yerleştirip bedenimi çıplaklığına yasladım.
Parmak ucumla göğsünde çizdiğim anlamsız şekillerle, anlamlı bir şeyler söylemek için dikkatini dağıtıp zaman kazanmaya çalışıyordum.
"Buradayım."dedim hayali bir kalp şekli çizerken tenine... "Buradasın." Gözlerimi tavana diktiği mavilerine çevirdim. "Sadece ikimiz olalım şu an." Elimi çenesine yerleştirdim ve kirli sakalını okşadım.
"Bir başkasının soyut varlığına esir düşme. Esarete bırakamam seni..." ve ona uzanıp saatlerdir yorulmamışız gibi şehvetli bir öpücük verdim dudaklarına. Anında karşılık vermesinden aldığım cesaretle bir atak daha yapmaya karar verdiğimde ona olan açlığımın bitmeyeceğini bir kez daha anlamıştım.
Üzerine çıkıp sertliğine oturduğumda yaramazlık yaptığımda sunduğum gülümsemem eşliğinde baştan çıkarıcı bir bakış sundum. Onu öpmek üzere tekrar uzandığımda buna izin vermedi.
"Yorgunum bebeğim." Diye soludu. Bu duymak istediğim şey değildi.
"Oh, pekâlâ."omuzlarım düştüğünde kendimi yanına bıraktım. Yüzümdeki gülümsemenin izleri bile kalmadığında bunu fark etmiş olacak ki beni kendine çekti.
"Söz. Yarın tamamen seninim." Dedi asla benim olamayacak olan adam.