Keyifli okumalar❤
Oy ve yorumları unutmayalım kuymağuna gevrek banduklarum😍😘
~~~~~~~~~~~~
Bazen insan kendini öyle bir çıkmazda bulur ki buz keser eli ayağı. Dermanı kalmaz savaşmaya. Çoktan kabullenmiştir başına geleceği felaketi.
Halbu ki felaketin ardına gizlenir imkansız dediği hayaller. Saklandıkları yerden çıkmak için sadece fırtınanın dinmesini beklerler.
Arabasının kapısına yaslanan Hüseyin kollarını birbirine kavuşturup aklındaki saçma düşüncelerden kurtulmaya çalıştı ama nafileydi.
Saçma dediği o düşünceler bir zamanlar ömrünü adayacağı hayaller değil miydi? Ve herşey için artık bir o kadar da geç kalınmamış mıydı?
Ne yapacağını bilemez halde sıkıntılı bir nefes alıp verdi. Birazdan Meşe ve ailesini alacak ve düğün alışverişine gidilecekti.
Ailesinin neden bu kadar acele ettiğini biliyordu. Ve en çok da bu yakıyordu canını.
Meşe'nin olanlardan haberi bile yokken dermansız gönül yarasına nasıl merhem olacaktı? Yazık değil miydi ona?
" Hüseyin! Hüseyin beni duymuyor musun? "
Meşe'nin seslenişiyle kendisine gelen Hüseyin, kafasındaki düşünceleri bir kenara bırakıp hiçbirşey demeden sürücü koltuğuna geçip emniyet kemerini bağladı.
Meşe, Hüseyin'in bu yaptığı harekete bir anlam verememişti. Gözlerinde çözemediği bir duygu vardı. Birşey vardı ama ne? Bunu ilk fırsatta ona sormaya karar vererek anneannesinin ve annesinin tembihlemesiyle ön koltuğa, Hüseyin'in yanına oturup emniyet kemerini bağladı.
Her ne kadar istemese de düğün alışverişine çıkılması konusunda anneannesinden kesin emir almıştı. Yani istese de istemese de bu alışveriş yapılacaktı.
Hüseyin, Trabzon merkezdeki çarşıya doğru arabasını sürmeye başlarken içindeki sıkıntısı da peşini bırakmıyor, onunla birlikte geliyordu.
" Nasilsunuz Çimen nine? Nilgün ana? "
Çimen nine, Hüseyin'in dalgınlığının nedenini iyi biliyordu. Başka bir zaman olsa gelip elini öpmeyişini büyük bir saygısızlık olarak algılardı ama bugünün onun için zor geçeceği için üstüne gitmek istemedi.
" Allahumuza şükür oğlum iyiyuz. Sen nasilsun? "
Hüseyin derin bir nefes alıp verdikten sonra Meşe'ye kaçamak bir bakış attı.
" İyiyim Çimen nine. "
" İyi olun uşağum. Allahum mutluluğunizu huzurunuzu eksik etmesun. "
Arka koltukta oturan herkes bu duaya Amin derken Meşe ve Hüseyin'e bu ihtimal imkansızdan da öte geliyordu.
Meşe gözlerini yemyeşil tabiatın hükmüne bırakırken düşünceler beynini işgal etti. Bir gün gelin olup da buralara geleceğini tahmin bile edemezdi. İzmir dışında hiçbir yerde yaşayamam derken buralarda nasıl yapacaktı?
Peki ya Hüseyin ile nasıl anlaşacaklardı? Onunla aynı odayı paylaşacak olma düşüncesi bile midesine krampların girmesine neden oluyordu.
" Abla şu radyo kanalını değiştirir misin? Bu arada sana da günaydın eniştecim. "
Nisan'ın imalı sözlerine gülümseyen Hüseyin, aynı imalı ses tonuyla konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYMAĞUNA GEVREK BANDIĞUM ( BİTTİ)
Hài hướcTrabzon Burması ve Trabzon Hurması yazarından yepyeni bir Karadeniz hikayesi. @Tüm hakları saklıdır.