keyifli okumalar dilerim😍
Bölüm kısa oldu ama bu hafta sık sık bölüm paylaşabilirim bir aksilik çıkmazsa. Kısa olduğu için lütfen sitem etmeyin çünkü büyük bir koşuşturmanın içinde yazıyorum inanın çok zor ama sizi de bölümsüz bırakmak istemiyorum. Umarım beni anlayışla karşılarsınız. Sevgiler...❤
~~~~~~~~
Hastane odası sessizliğe bürünmüştü. Meşe duyduklarının şokuyla gözlerini bile kırpmadan öylece karşısındaki pencereye bakarken Hüseyin karısının yumruk yaptığı elini tutmuş onu izliyordu.
" Çok zor Hüseyin... " diye yutkundu Meşe. Doktorunun sözlerinden sonra ne diyeceğini, ne hissedeceğini bilemez haldeydi. Darmadağın olmuştu. Hayalleri, umutları onu yetim bırakıp yitip gitmişlerdi. Bir sevdiği adam kalmıştı yanında. Bir o tutuyordu elinden sanki hiç bırakmayacakmışçasına.
En çok da bundan korkuyordu ya. Ya Hüseyin yürüyemediği için kendisini terk ederse? Ya bu evliliği bitirmek isterse? O zaman ne yapacaktı? Nasıl tutunacaktı hayata? Nefesi Hüseyin iken nasıl nefes alacaktı?
" Ben... Ben bir daha yürüyemezsem... " Hüseyin gözyaşları içinde karısının dudaklarına parmaklarını bastırıp susması sağladı. O kelimeyi tamamlamamalıydı. İçi bu kadar yanarken daha fazla dayanamazdı.
" Sus Meşe sakın tamamlama o kelimeyi. Sen yürüsen de yürümesen de bu benum umrumda değil. Ben seni bacaklarun için sevmedum. Şu canımu vereceğum yüreğun için sevdum. Gerisi umrumda değil. Şimdi bana söz ver, ne olursa olsun bu elimu bırakmayacaksun. Asla pes etmeyeceksun, sevdamuz için, Elif'imiz için savaşacaksun ve güçlü olacaksun. Söz ver bana..."
Hüseyin'in sözlerini gözlerinden akan yaşları silmeden dinleyen Meşe, onun elini sıkıca tutup başını yukarı aşağı salladı. Hüseyin kendisi için bu kadar emek verirken, ona bunu yapamaz pes edemezdi. O ne kadar güçlüyse kendisinin de bir şekilde güçlü olması gerekiyordu. Evet yaşadığı durum kabullenilmesi çok zor bir durumdu ama korktuğu olmamıştı. Hüseyin her zaman yanında olacaktı. Ona bunu borçluydu.
" Söz Hüseyin, sen yeter ki yanımda ol, hep yüreğinde olayım, şu elimi hiç bırakma, seninle tüm engelleri aşarım, her zorlukla savaşırım. "
Hüseyin Meşe'nin elini sıkıca tutarken alnına bir kelebeğin dokunuşu kadar narin bir öpücük kondurdu.
" İnsan yüreğinun sahibini nasıl sevmez Meşe'm? Ve şunu sakın unutma yabani aputrakim sen benum kaderime yazılmış en güzel hikayemsun. Ve biz hikayemizu mutsuz sonla bitirmeyeceğuz. "
" Gerçekten bu dediğin olacak mı? "
" Olacak tabi, biz Elif'imizu yanımıza alacağuz, ona aile olacağuz. "
" Ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim. "
" Beni her geçen gün daha çok severek. Ayağa kalkmak için her gün daha çok mücadele ederek. "
Hüseyin Meşe'nin dudaklarına küçük bir öpücük kondurduktan sonra alnını alnına yasladı." Sen ne ettun da beni kendune boyle bağladun? Nasıl korktum bir bilsen. Seni yerde oyle kanlar içinde görünce canımı aldular sandım. Ben ömrüm boyunca hiç böyle korkmadum Meşe. Eğer sana birşey olsaydı dayanamazdum kıyardum canıma. "
Meşe elleriyle Hüseyin'in yüzünü kavrayıp yaşlı gözleriyle onun gözlerinin içine baktı.
" Biz ne ara bu kadar sevdik birbirimizi? Ne ara canım, kanım, herşeyim oldun bilmiyorum. Sen beni bu kadar severken, benim elimi bir an olsun bırakmazken kalkıp isyan edemem. Belki hiçbir zaman yürüyemeyeceğim ama biliyorum ki beni bir ömür yüreğinde baştacı edersin. Seni çok seviyorum, herşeyden herkesten çok... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYMAĞUNA GEVREK BANDIĞUM ( BİTTİ)
ComédieTrabzon Burması ve Trabzon Hurması yazarından yepyeni bir Karadeniz hikayesi. @Tüm hakları saklıdır.