Herkese iyi geceler canlarım nasılsınız? Ben şu sıra gerçekten çok yoğunum. İş, spor, dersler ve ev derken bir türlü vakit bulup yeni bölüm yazamadım. Şu sıralar beni bağışlar ve anlayışla karşılarsanız çok mutlu olurum. Keyifli okumalar💖
~~~~~~~~
Karısını normal odaya aldıkları andan itibaren Hüseyin, Meşe'nin yanından bir an olsun ayrılmamış, elini bırakmamıştı.
Onsuzluktan deli gibi korkuyordu. Ve ilk defa bu kadar çok korkmuş, bu kadar çok ağlamıştı.
" Sen rabbimun bana hediyesisun yabani aputrakim. Seni yine bana bağışladi. Aç o güzel gözleruni de yureğumin kışı bahara dönsun. "
Meşe'nin tuttuğu elini dudaklarını bastırmadan öpen Hüseyin, kendisine yaşlı gözlerle bakan kaynanası ve kayınbabasına baktı. Onlar da kendisi gibi bir an olsun Meşe'nin yanından ayrılmamışlardı.
" Uyanacak oğlum, uyanacak da ona bu durumu nasıl söyleyeceğiz? Ya kızım bir daha yürüyemezse? Ya engelli kalırsa? O zaman ne olacak? "
Hüseyin kaşlarını çatıp gözlerini sımsıkı kapattı. Bu ihtimali düşünmek bile istemiyordu ama eğer öyle birşey olursa yine de Meşe'yi bırakmazdı. Yürümemesi onu sevmesine bir engel değildi ki?
Kayınbabası Şevket Bey, karısı Nilgün Hanıma sarılıp başını göğsüne yasladı ve gözlerini Hüseyin'in gözlerine dikti.
" Nasıl diyeyim bilmiyorum oğlum, yani eğer sen Meşe'yi bu halde istemezsen... "
" Sakın Şevket baba! Sakın sözünü tamamlama! Ben Meşe'mi ne olursa olsun bırakmam! İsterse görmesun! Duymasun! Yürümesun! Ona olan sevdam azalur mu hiç bunlar yüzunden? Ne sen bunu dedun ne de ben bu dedukleruni duydum."
" Ama oğlum... "
" Nilgün Ana! Ben Meşe'mi bırakmam! Ona acıyacağımı da sanmayın sakın. İnsan hiç sevdiği kaduna acır mı? "
Nilgün Hanımın ve Şevket Bey'in içi damatlarının sözleriyle rahatlarken karşılarındaki manzaraya buruk bir gülümsemeyle baktılar. Sonunda deli kızlarının karşısına onu çok seven birisi çıkmıştı.
Hilal ve Nisan hastane bahçesindeki kantinde oturup kahvelerini içerken ikisinin de gözlerinden ne kadar üzgün oldukları anlaşılıyordu.
" Şimdi ne olacak Hilal? "
Hilal Nisan'a sorgu dolu bakışlarla bakmaya başladı.
" Nasıl ne olacak? "
" Yani ablam yürüyemezse abinle evli kalacak mı? "
" Bilmiyorum ama abimin Meşe'yi asla bırakmayacağını çok iyi biliyorum. İkisi de birbirlerini çok seviyorlar. "
" Benim aklım halâ almıyor ablamın aşık olduğuna. Ablam mahallede yada okulda kendisini sevdiğini söyleyen çocukları dövüyordu. "
" O üniversitede de öyleydi. Abimi de az dövmemişti. "
İkisi gülüşürken Çimen ve Çiçek ninenin bakışlarıyla birden sus pus olmuş, kahvelerini içmeye devam etmişlerdi.
Çimen ve Çiçek nine, Kazım Bey ve Sebile Hanım kızların yan tarafındaki masalardan birinde oturmuş, Meşe'den güzel bir haber bekliyorlardı.
Çiçek nine, Çimen ninenin elini sıkıp gözlerinin içine acı bir gülümsemeyle baktı.
" Kizimuz iyi olacak merak etma. Hüseyin onun yanunda. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYMAĞUNA GEVREK BANDIĞUM ( BİTTİ)
ComédieTrabzon Burması ve Trabzon Hurması yazarından yepyeni bir Karadeniz hikayesi. @Tüm hakları saklıdır.