Keyifli okumalar😢
~~~~~~~
" Hüseyin sakın! Sakın Elif'i o adama verme! "
Meşe kuruyan boğazıyla yutkunup korku dolu gözlerle bir Elif'e, bir de başına silah dayayan Elif'in amcasına bakıyordu.
Polisler dört bir yanını sarmış olmalarına karşın Hüseyin kendini çok çaresiz hissediyordu. İlk defa ne yapacağını bilememenin vermiş olduğu o ürkütücü korku tüm kalbini ele geçirmişti.
" Eğer yeğenimi bana vermezseniz bu kadın ölür! "
Elif ağlayarak Hüseyin'e sıkı sıkı sarılırken Hüseyin de güç almak istercesine ona sarıldı. Gözlerinde yaşlar bir bir intihar ediyorlardı sanki.
" Yeğenimi üçe kadar sayacağım bana vereceksiniz! Yoksa şakam yok beynini dağıtırım! "
Meşe derin bir nefes çekti içine. Hüseyin'in gözlerinde gördüğü ifadeyle ciğerleri yandı kül oldu. Çünkü onu ilk defa böylesine çaresiz görmüştü.
" Bir! " diye saymaya başladı adam. Elindeki silahın emniyetini açmıştı. O ses Meşe'nin beyninde yankılanmıştı. Sanki Azrail kulağına artık zamanın geldiğini fısıldamıştı.
" İndir o silahı! Yoksa ateş etmek zorunda kalacağız! "
Komiserin söylediği sözler sanki bir rüzgar gibi esip gitmişti.
" İki! "
Meşe derin bir nefes çekti içine. Bu yaptığı şey ile belki de ölümünü hızlandıracaktı ama başka şansı da yoktu.
Son defa baktı Hüseyin'in ve Elif'in gözlerine. Ve sonra gözleri yeniden sahiplerini buldu.
" Seni seviyorum Hüseyin... " diye fısıldadı Meşe. Buruk bir gülümseme vardı yüzünde gözyaşlarıyla karışık.
" İndir o silahı! Seni son kez uyarıyoruz! Bizi ateş ettirmek zorunda bırakma! "
" Üç! "
Meşe son çare olarak dirseğinin tersiyle adamın göğsüne tüm gücüyle vurup onu ittirdi ve ellerinden kurtulur kurtulmaz son gücüyle koşmaya başladı.
Sonrası yoktu.
Bir el silah sesi duyuldu önce. Elif'in korkuyla attığı çığlık ve Hüseyin'in Meşe'nin adını haykırarak korkuyla bağırmasıyla ard arda iki el silah sesi daha duyuldu.
Hüseyin Elif'i zor da olsa kendinden ayırdıktan sonra kimseyi dinlemeden Meşe'nin yanına doğru koşmaya başladı. Her adımda yaklaşması gerekirken sanki gittikçe ondan uzaklaşıyordu.
Meşe koşarken belinde hissettiği keskin ağrı ile derin bir nefes alıp hızla yere düştü. Yere düşerken hissettiği ikinci keskin acı ile gözleri ara ara kararmaya başladı. Sesler gittikçe boğuklaşıyordu.
" Elif... Hüseyin..." diye hırıltılı bir sesle onların isimlerini sayıklarken sanki etraf gittikçe karanlıklaşıyordu. Canı her saniye daha da çok acıyordu.
" Meşe! Meşe'mm! Kapama o kurban olduğum gözleruni! Meşe bırakma kenduni! Bırakma beni! "
Hüseyin'in sözlerini boğuk boğuk duyarken yüzünü zar zor seçmeye başlayan Meşe, acı içinde gülümsedi sevdiği adama. Gücü olsa son defa onu sevdiğini söylemeyi isterdi ama buna gücü yoktu.
" Biz daha yeni kavuştuk daha sevdamuzu yaşayamaduk..."
Hüseyin, Meşe'nin saçlarını koklayıp öperken parmak uçlarıyla yüzünü okşuyordu. Sanki ona zarar verecekmiş gibi öylesine narin dokunuyordu ki.
![](https://img.wattpad.com/cover/158951948-288-k391841.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUYMAĞUNA GEVREK BANDIĞUM ( BİTTİ)
HumorTrabzon Burması ve Trabzon Hurması yazarından yepyeni bir Karadeniz hikayesi. @Tüm hakları saklıdır.