Eylül, elinde kahveyle içeriye girince arkama yaslandım. Nerdeyse bir haftadır aramızda soğuk rüzgârlar esiyordu. Aramızdaki diyalog eksikliği ondan ötürüydü.
"Afiyet olsun. Ben, başka bir isteğiniz var mı?.."
"Evet, var. Belki Miyase, sana mesaj atmıştır. Akşam hep beraber dışarıya çıkacağız..."
"Hayır, haberim yoktu. Miyase hanım uzun zamandır mesajlarıma dönmüyor."
Sözümü kesmesine kızmamıştım fakat Miyase'nin hâla Eylül'e tavırlı olması beni şaşırmıştı. Burada en az suçlu Eylül'den başkası değildi.
"Ben, aranızdaki sorunları konuşup astığınızı düşünmüştüm. Madem ki hâlâ aranız açık bu akşam barışmak için iyi bir şans olabilir. Ne dersin?"
"Ben, böyle düşünmüyorum. Miyase, aramalarıma ve mesajlarıma dönmediyse bana hâlâ kızgın olmalı."
"Miyase, kindar biri değildir. Eminimki yüz yüze gelince sana karşı yumuşayacaktır."
"Benim varlığımın onu rahatsız edeceğine eminim. Sizinle gelip gecenizi mahvetmek istemiyorum."
"Eylül, bu konuda suçlu olan sen değilsin. Burada senin en küçük hatan yok. Üstelik seni bizzat Sinan, davet etti. Bu geceyi planlayan kişi de Sinan. Eğer gelmezsen sana kırlıcağına eminim."
"Üzgünüm ama gelemem..."
Kısa bir süre ela gözlerine gözlerimi diktim. Gözlerinde ki hayal kırıklığı en çok beni üzüyordu. Onu hep güçlü görmüştüm ama bir haftadır omuzları düşük vaziyetteydi.
"Ben, gelmeni istiyorum Eylül, eğer gelmezsen emin ol ki bende gitmeyeceğim. Sorduklarında ise Eylül'ün keyfi istemedi derim."
"Beni zor durumda bırakıyorsunuz..." derken saate baktım saat altıya geliyordu. Kahvemden bir yudum dâhi almadan ayağa kalktım.
"Hazırlan gidiyoruz."
"Nereye gidiyoruz Kerem bey..." derken sol kolundan tutarak yürümesine yardımcı oldum.
"Önce senin evine gidiyoruz. İlk olarak sen güzel şekilde geceye hazırlanacaksın. Oradanda yemek yeriz. En sonda bara giderek geceyi sonlandıracağız..."
"İyi ama..." derken hâlâ onu yürütmeye çalışıyordum. Eylül ise tak taklarıyla zar zor yürüyordu. Odasına gelince çantasını ve telefonunu alıp beni takip etti.
"Hazırlanman ne kadar sürer?" diye sordum. Kadınların süslenmesi vs malumdu.
"Bilmem ki çok uzun sürmez diye düşünüyorum..."
Bu sözüne güldüm. Çok uzun sürmeyeceği için değildi. Karşı çıkmadan ya da daha çok naz etmeden geleceği için. Eylül, telefonunu eline alıp mesaj yazmaya başlayınca gözüm hemen o yöne kaydı. Mesajlaştığı kişi erkek...
"Eylül, telefonunla uğraşma hala mesain bitmedi...."
"Pardon." diyerek telefonunu hızla çantasına koydu. Kimdi acaba sorsam mı?. Yok canım o zaman yanlış anlardı.
Eve gelememiz çok uzun sürmemişti. Alışkın olduğumdandır bilinmez Eylül, davet etmeden evine çıkıp her zaman olduğu gibi koltuğa kurulmuştum.
"Bir şeyler içmek ister misin?."
"Hayır, böyle iyiyim."
"Peki, ben içerdeyim."
Eylül, odasına gidince elime kumandayı alarak haberleri açtım. Buraya gelmeyeli epey olmuştu. Anlamsızca burayı çok seviyordum. Aradan geçen yarım saatin ardından Eylül, odasından çıkarak tam karşıma geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SEN 👑
ChickLitYazılım mühendisi Miyase... Patron, sevgilisi olmasına rağmen asistanına aşık olursa... Seni tanımıyorum lâkin tanımamak aşka engel değil... ~Miyase MİYASE; değerli taşlarla süslü bir tür taç.