"Çilekli pasta olayın bu mu?" diye sorduğunda Sinan, görmeden pastayı parmakladım. Gözlerimi kapatarak tadına baktım harikaydı...
"Hayır, bu ilk istediğim ikincisi daha gelmedi..." derken Sinan, evime göz gezdirmeyi bırarak bana doğru yürüdü.
"Evin güzelmiş abim beğendi mi?" diye sorduğunda kaşımı çattım.
"Kerem, daha önce hiç gelmedi. Evimin yolunu dâhi dün beni eve bırakırken öğrendi." dediğimde şaşırdı.
"Neden ilk beni getirdin o hâlde?" diye sorduğunda pastayı elime alarak mutfağa doğru yürüdüm. Sinan da peşim sıra gelmişti. Pastayı masaya bıraktığımda ona mutfağı gösterdikten sonra...
"Bana yardım edeceksin..." dediğimde Sinan elini olumsuz şekilde salladı.
"Yo yo onu unutacaksın ben yemek falan yapamamam. Hemen aklından o düşünceyi sil." dediğinde.
"Bana, benden ne istersen iste demiştin..." derken sözümün arasına girerek.
"Benden çilekli pasta istedin aldım. Daha ne istiyorsun?" diye sorduğunda.
"Ben, sana senden tek bir şey isteyeceğim falan dedim hiç..
Ben, karışmam Sinan bey bana yardım edeceksin.""Hay benim dilimi eşek arıları soksun. Hangi kafayla söz verdiysem." dediğinde güldüm.
Sinan, önce beni ağlatmış sonra da teselli etmek için istediğim her şeyi yapacağımı söylemişti. Bende adil olan şeyi düşündüm. Önce bana pasta adlı sonra da evime gelmesini istedim çünkü...
"Sinan, ilk önce bilmem gereken şeyler var. Meselâ Kerem, en çok hangi yemeği sever?" diye sordum. Sinan kaşlarını çatarak.
"Neden bana soruyorsun ara abimi söylesin." demişti. Bir kere de muhalefet olmasa ölürdü.
"Sinan, sürpriz olsun istiyorum. Eğer ona sorarsam hazırladığım yemeğin ne anlamı kalır." diyerek onun gibi tek kaşımı kaldırmaya çalıştım.
"Şimdi anlaşıldı neden evine geldiğimiz. Beni hizmetçi olarak kullanacaksın." dedi.
"Söz verdin ne istersem yapacaksın. Hem altı üstü Kerem'in sevdiği yemekleri söyleyeceksin bende yapacağım." dedim.
"Madem söz verdik... Abim ve ben daha çok karbonhidrat değeri yüksek besinleri tüketiriz. Abim sağlıklı beslenir benim gibi her bulduğunu yiyen tiplerden değil. Öyle her yemeği sevmez çok seçicidir."
"Anladım. Peki akşam için ne yapmalıyım sence?" diye sordum.
"Pilav olmazsa olmazıdır. Yanına çorba yaparsın salata..." derken.
"Ama yemek yok mu?" diye sordum.
"Var var da yapabilecek misin?" diye sorduğunda iki elimi göğsümde birleştirdim.
"Beni o kadar küçümseme demiştim." derken Sinan, yine aldığımı zannederek panikledi.
"İyi tamam sakin...Kaşarlı biftek yapabilir misin ya da balık bana kalsa fırında peynirli mantar yap derim de abim mantar sevmez."
"Mantar sever misin?" diye sordum merak etmiştim.
"Söyeldim ya yemek ayırt etmem özellikle de fırında yapılıyorsa..."
"Anladım." dedim.
"Son olarak biz abimle yağlı çok ağır yemekler sevmeyiz hafif ama protein değeri yüksek olan yemekler..."
"O zaman başlayalım.."
"Miyase, benden bu kadar çok bile yardım ettim..."derken karnım zil çaldı.
"Peki, sen içeriye git ben hemen geliyorum." dedim. Sinan, göz kırparak mutfaktaktan çıktı. Gerçekten yemek yaptıracağımı sanmıştı galiba.
İlk iş olarak saate baktım akşam yemeği için erkendi. Onun için dolabı açtım. Bir paket mantar vardı. Fırında mantar yarım saate hazır olurdu. Hemen işe koyularak yemeği hazırladım.
Madem, Sinan bey beni beceriksiz olarak görüyordu. Bende ona en sevdiği yemeği yapabilirdim. Böylelikle benimle uğraşmayı keser bende biraz olsun gün yüzü görürdüm.
Mantarı fırına atmadan önce telefondan son kez tarifine baktım. Kaş yaparken göz çıkarmak olmazdı değil mi?..
"Evet, harika görünüyor. " dedim. Salondan ise pek fazla ses gelmiyordu. Yemek pişene kadar da salata yaptım. Gerçekten de yarım saat içinde hazır olmuştu yemek. Masaya hazırladığım yemeğe son kez baktıktan sonra salona doğru yürüdüm.
"Sinan, yemek hazır." diyerek içeriye girdiğimde görünürde kimse yoktu. Gitmiş miydi derken Sinan'ın koltukta uyuya kaldığını fark ettim. Yanına giderek elimle kolunu dokandım.
"Sinan...Sinan, uyan..." dediğimde eliyle gözünü ovalayarak doğruldu.
"Kusura bakma ne ara uyudum bilmiyorum." demişti eliyle yüzünü ovalarken. Bende gülümseyerek.
"Sorun değil. Hadi mutfağa geçelim."
"O kadar oldu mu ya..." diyerek ayağa kalktı. Benden önce mutfağa yürürken onu takip ettim. İçeriye girmeden önce.
"Tanıdık bir koku!.. " derken masayı gördü. "Vay her şey hazır. Keşke daha önce uyandırsaydın abim gelmeden giderdim." derken artık söylemem gerekti.
" Sinan, sen uyuyalı en fazla yarım saat oldu. Bu yemeklerse ikimizin akşama çok var."demiştim.
"Yok artık!.." diyerek masaya oturduğu gibi eline çatalı aldı. Mantardan aldığı gibi de ağzını götürdü. "Efsane!.. Doğru söyle sen mi yaptın?" diye sorduğunda bende karşısına geçerek oturdum.
"Şimdi de yalancı mı oldum?" diye sordum.
"Hayır, sadece merak ettim... Sana, samimi şekilde söylüyorum böyle güzel yemek yapıyorsan abim yaşadı tabi bende." demişti.
"Sen?" diye sordum.
"Abim anlatmadı mı?. Biz abimle birbirimize söz verdik. Evlensek dâhi ayrılmak yok aynı evde yaşayacağız. Çocuklarımız kardeş gibi büyüyecek." dediğin de şaşırdım.
"Bilmiyorum." dedim. Sinan, elindeki çatalla hadi diyerek.
"Sende yemelisin çok zayıfsın..." dediğinde güldüm. Bundan sonra konuşmadan yemeğe devam ettik. Sinan, büyük bir iştahla yedi. Bu beni şaşırtmıştı çünkü o da zayıftı.
Yemekten sonra seslenmeden masayı kaldırmama yardım etti. Hatta akşam için salata yapabileceğini de söylemişti. Bence Sinan, evcimen bir karaktere sahipti.
"Önce domateslerin kabuğunu soymalısın." dedim çünkü Sinan, domatesleri bildiğin mahvetmişti.
"Of!.." demesiyle ona baktım işaret parmağını sallıyordu.
"Çok mu derin kestin.." diyerek parmağına baktım. Kanayan yeri görünce her zaman yaptığım şeyi yaparak kanayan yeri emdim. Ama o benim parmağım değildi.
Olayı sonradan fark edince Sinan ile göz göze geldik. Hem dudağımı çekerek elime aldığım peçeteye tükürdüm. Sinan, büyük şaşkınlıkla bakarken çok utanmıştım. Alt dudağımı ısırarak hemen çekmeleri kurcaladım. Elim titriyordu. Bulduğu yara bandını hızlı şekilde açarak yüzüne bakmadan elini yanı kesti yere...
"Ben, gitsem iyi olacak." diyerek elini benden çekti. İki elimide arkaya götürerek sıktım. Çok utanmıştım. Sinan da yüzüme bakmıyordu.
"Peki... Şey... Sinan, teşekkür ederim."
Görsen şu halimi gitmezdin kalırdın.
Şimdi, ne desem inanmazsın.Gitme demez utanır dilim!..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ SEN 👑
Chick-LitYazılım mühendisi Miyase... Patron, sevgilisi olmasına rağmen asistanına aşık olursa... Seni tanımıyorum lâkin tanımamak aşka engel değil... ~Miyase MİYASE; değerli taşlarla süslü bir tür taç.