2.BÖLÜM

5.3K 531 238
                                    

6 YIL ÖNCE

"Merhaba." dedim etrafına neşe saçan çocuğa bakarak. Birileriyle konuşmayı başlatmayalı uzun zaman oluyordu. Bu yüzden çekingendim biraz.

Sesimi duyar duymaz bana döndü. O harika, umut dolu gülümsemesini yerleştirdi dudaklarına.

"Sana da merhaba!" dediğinde istemsizce güldüm. Bu kadar pozitif bir insan olabilir miydi?

"Seni tanıyorum." dedi sonra. "Neden yalnız geziyorsun?"

"Ben yalnızca..."

Sustum. Kalabalıktan korktuğumu ona söyleyemedim. Ona her şeyimi anlatırsam üzülür diye korktum.

Üzülürse o güzel gülümsemesini göremem diye korktum.

"Önemli değil." dedi saçlarını geriye atarak. "Artık benimle gezebilirsin."

GÜNÜMÜZ

"Efendim öldürelim mi?"

Hoseok bana bakarken hala şaşkın görünüyordu. Yerde , kanlar içindeki adam beni korkutsa da onu görmek güzeldi.

"Hayır." dedi Hoseok keskin ses tonuyla. "Öldürmeyin."

Hoseok'un söylediği şeyle kafama dayalı silahın kalkmasını bekledim ama kalkmadı.

Kafama silah dayayan adam konuştu. "Ama efendim o sizi gör-"

Hoseok adamın cümlesini bitirmesini beklemedi.

"Siktiğimin silahını kafasından çek!"

Hoseok'un bağırdığını ilk kez duyuyordum.

Hoş, adam öldürdüğünü de ilk kez görüyordum.

Adam yavaşça silahı kafamdan çekerken yutkundum. Birkaç dakika önce ölmüş olabilirdim. O adam gibi...

Yere baktım tekrar. Hoseok'un bunu yaptığına inanmıyordum. Hayır, o öldürmüş olamazdı.

Gözümle görmüş olsam bile inanmıyordum.

Böyle güzel gülen adam katil olamazdı.

"Beni gördüğünü biliyorum." dedi Hoseok bana birkaç adım atarak. "Bu yüzden birkaç geceliğine misafirim olacaksın."

Dudaklarım aralanırken gözlerimi kırpıştırdım.

"Hayır Hoseok." dedim endişeyle. "Yapma bunu."

Hoseok güldü fakat bu gülüşü eskisi gibi değildi. Gülüşünde nefret, kendini beğenmişlik ve alay vardı.

"Bana adımla seslenmeyi kes." dedikten sonra arkamdaki adama işaret verdi. Ben ne olduğunu anlayamadan ensemde büyük bir ağrı hissettim. Gözlerim kapanırken gördüğüm son şey Hoseok'tu.

"Neredeyiz?" dedim etrafıma bakarken.

Büyük ve şık odada dikkatimi çeken ilk şey pahalı süslerdi. Şık bir yatak ve o yatağın üstünde uzanan fakat yataktan daha şık olan Hoseok...

Ve bu eve yakışmayacak kadar eski sandalyeye bağlanmış ben.

"Kes sesini."

Gözlerimi devirdim. Kaçırılmış olan bendim ve hala susmam mı gerekiyordu?

"Hoseok, nerede olduğum-"

"Bana adımla seslenme!"

Bana bağırışıyla durdum bir anda. Susmam ondan korktuğumdan değildi, şaşırdığımdandı. O, böyle bir insan değildi.

Hoseok bana hiç bağırmamıştı.

"Ama-" diye başladığım sözü yine kesti Hoseok.

"Bana bak." dedi yataktan kalkıp. Birkaç adım attı bana doğru. Bakışları gözlerimi delip geçiyordu.

"Seninle önceden tanışmış olmamız sadece bu sabahı etkiledi ve seni öldürmedim. Ama bu bana adımla seslenebileceğin anlamına gelmiyor."

Dudaklarımı yaladım. Bana neden böyle davrandığını bilmesem de konuşmasını bitirmesini bekledim.

"Sessiz sedasız durmazsan bu sabahki kararımdan her an dönebilirim."

DARK -SOPE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin