26.BÖLÜM

2.7K 308 74
                                    

Ağaç ev...

Dudaklarım aralandı. Orada olmalıydı.

Ayağa kalktım. Dudaklarımda binlerce duayla koştum. Kalan bütün gücümle koştum.

Ağaç eve geldiğimde hiç düşünmeden tırmandım merdivenleri. İçeri hızla girdim.

Üç yıl sonra ilk defa sevdiğim adamın sesini haykırdım.

"Hoseok!"

Tam 9 yıl önceydi... 9 yıl önce Hoseok beni bırakmayacağını söylediği halde beni burada bırakmıştı. Onsuz 32 saat beklediğim yerdi burası. Onu beklemiştim. Beni burada "sevdiğim adam" diye nitelendirmişti.

Sevdiğim adamı nasıl bırakabilirim?

Hala kulaklarımdaydı söylediği cümle. Beni bırakmadan önce söylediği son cümleydi.

Sonra ise hiç uğramamıştım buraya. Burası bizi hatırlatıyordu bana çünkü. Muhtemelen Hoseok da hiç gelmemişti buraya.

Şimdi ise ne göreceğimden habersiz buraya koşturmuştum. Kan, ip, bıçak, jilet...

Gözlerimden yaşlar döküldü. Hiçbirini görmek istemiyordum. Sadece onun iyi olmasını istiyordum.

Sadece onu istiyordum.

"Hoseok!"

Tekrar bağırdım ve içeri tamamen girdim. Ağaç evin en köşesinde biri vardı.

Ayaklarım beni taşıyamadı. Yere oturduğumda ne kadar çaresiz göründüğümü düşündüm. Ne yapabileceğimi ve onu nasıl kurtaracağımı...

Beynimin içinde bir sürü soru vardı.

Fakat ben ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum.

Hoseok bana baktı uzun uzun. Gözlerinden yaşlar düşerken o sanki özlemini gidermeye çalışıyordu.

"Yoongi?"

Göz yaşlarımı silip ona yaklaştım temkinli adımlarla.

"Benim." dedim ağlamamaya çalışarak.

"Ben geldim, sevdiğim adam."

Hoseok alt dudağını ısırdı. Ağlamasına rağmen elindeki jileti boynundan çekmemişti.

"Seni çok özledim."

Alt dudağım titredi. Tekrar gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

"Bende seni özledim." dedim burnumu ve gözlerimi silerek. "Çok özledim."

Hoseok hafifçe gülümsedi fakat bu gülümsemesi o kadar acı doluydu ki... O kadar üzgün bir gülümsemeydi ki, Güneşimi kara bulutlar kapatmış diye düşündüm.

"Seni yarı yolda bıraktım, değil mi?"

Kafamı iki yana salladım. Hoseok devam etti.

"Seni üzdüm, kırdım."

O söyledikçe ben kafamı iki yana sallıyordum. Onun söylediği her şeyi ben yapmıştım. Onu yarı yolda bırakan da, üzen de bendim. Hiçbir şeyi dinlemeyen bendim.

Göz yaşlarımı sildim. Yutkundum fakat boğazımdaki yumru gitmedi.

Neden biz hep uzun ayrılıklar yaşıyorduk?

DARK -SOPE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin