25.BÖLÜM

2.6K 308 170
                                    

                     - 3 YIL SONRA -

"Ah, Min Ho. Resmen şu an uyandım. Öğleden sonraya işte olurum. Beni biraz idare et."

Min Ho telefonda kıkırdadı. Hemen kabul ettiğinde gülümsedim. Telefonu kapattığımızda yatakta gerildim. Kahvaltı yerine ağzıma birkaç şey tıkıştırdım. İş kıyafetlerimi giyip arabamın anahtarını aldım. Evimden çıktım ve kapıyı kilitledim. Ağzıma takılan bir şarkıyı söyleye söyleye binadan çıktım. Güneş gözlerimi yaktığında gülümsedim. Hava o kadar güzledi ki, arabayı boşverip yürümeye başladım.

Hayatımın en mükemmel üç yılını yaşamıştım. Min Ho sayesinde işe girmiştim. İsimde gitgide yükseldim ve iyi paralar kazandım.

Biriktirdiğim ilk parayla ayrı bir eve çıkmıştım. Ailemle daha fazla kalmak istememiştim.

Bacağım tamamen iyileşmişti. Fakat üzerinden üç yıl geçmesine rağmen izi kalmıştı. Tüm her şey gibi...

Onu...

Onu üç yıldır görmemiştim. Hiçbir haberini de almamıştım. Zaten ne haberini almak, ne görmek istiyordum. Artık normal insanlar gibi yaşıyordum.

Min Ho yakında evlenecekti ve arkadaşımın düğününe gidecektim. Normal insanlar gibi...

"Yoongi!"

Duyduğum sesle yerimde durdum. Ses arkamdan gelmişti ama dönememiştim. Bu ses tanıdıktı. Çok tanıdık.

Yutkundum. Üç yıl önce tanıştığım birine çok benziyordu sesi.

Hayır dedi iç sesim. Benzemiyor, aynısı.

Korkarak arkamı döndüm. Korkmamın nedeni eski günlerdi. Her şeyin üzerinden yıllar geçmişti ve ben geriye dönmek istemiyordum.

Jin beni görünce koştu. Bana doğru gözleri dolu dolu koşarken kocaman sarıldı. Bana hızla sarıldığından dolayı birkaç adım sendeledim.

"Uzun zaman oldu." dedi Jin. Şaşkınlıkla durdum yerimde. Bunca zaman hiç görmemiştim onu ve diğerlerini.

Jin ben ona sarılmayınca yavaşça geri çekildi. Yüzü düşse de bana belli etmemeye çalıştı.

"Hoseok..."

İsmini duymak tuhaf hissettirmişti. Üç yıl boyunca bir kere bile ismini söylememiştim veya duymamıştım.

Kalbim ismiyle bile aydınlanırken ben hala kendime yalan söylemeye devam ediyordum.

"Onu hiç gördün mü?"

Kaşlarımı çattım. Onu neden görmeliydim ki?

"Görmedim ve görmek de istemiyorum." deyip yürüdüm. Onunla ilgili hiçbir şey umurumda değildi. Onunla ilgili hiçbir şey duymak istemiyordum. Tekrar bu bataklığa batmak istemiyordum.

"O Bang Shi Hyuk'u öldürüp kaçtı!"

Durdum. Arkam Jin'e dönüktü. Karat vermeye çalışıyordum.

Hayır, Yoongi. Dinleme bile.

Jin'i umursamadan yürümeye devam ettim. Ne yaptığı veya ne yapmadığı umurumda değildi. Bana yaptıkları yetmişti. Kalbimi kırdığı yetmişti. Bunlar bir daha tekrarlanmayacaktı.

Onsuz gayet iyiydim. Gayet iyi bir yaşantım vardı. Kendimden başka kimseye ihtiyacım yoktu. İşe dönmeliydim.

"Bize mektup bırakmış!" dedi Jin. Sesi ağlıyor gibi çıkmıştı. Ben yürüdükçe o da bana doğru yürüyordu.

DARK -SOPE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin