22.BÖLÜM

2.7K 308 202
                                        

Gözlerimi yavaşça açtım. İlk önce kirli bir tavan girdi görüş alanıma. Doğrulmak istedim ama bacağıma giren acıyla geri düştüm. Bacağım komple kurumuş kanla kaplıydı. Yaram sarılmıştı. Baksırlı halim ve tişörtüme bulaşmış kanlarla tam bir zavallı gibi göründüğüme emindim.

Kapı açılıp içeri Bang Shi Hyuk girene kadar öylece yatıyordum. Hoseok neredeydi , ne yapıyordu hicbir şeyden haberim yoktu.

"Uyuyan güzel uyanmış." dedi Bang Shi Hyuk yukardan yüzüme bakarak. Dişlerimin arasından konuştum.

"Dikkat et de o uyuyan güzel seni sikmesin."

Bang Shi Hyuk kahkaha attı. Yanıma çömeldiğinde yüzündeki iğrenç gülümseme sinirlerimi bozuyordu.

"Seninle görüşmek isteyen biri var." dedikten sonra ellerini birbirine vurdu. Hoseok olduğunu düşünüp bacağımın acısına rağmen doğruldum. Jin görüş acıma girdiğinde çenemi sıktım.

Jin bizi satmıştı.

"Yoongi." dedi Jin. Ona kafamı çevirdim. Sesi ne kadar üzgün çıkarsa çıksın sonucunda bizi satmıştı.

"Hadi." dedi Bang Shi Hyuk alayla. "Yoongi'ye onları nasıl sattığını anlat."

Jin yumruğunu sıkıp Bang Shi Hyuk'a vurmak için hamle yaptı. Korumalar onu tutup dizlerinin üstüne çökmesini sağlarken Jin küfürler yağdırıyordu.

"Jimin'in ve Jungkook'un kafasına silah dayamışlardı!" dedi Jin. Gözlerinden akan göz yaşları onun bilerek yapmadığının kanıtıydı.

"Sen..." dedim Jin'e bakarak. Bang Shi Hyuk keyifle Jin'e söyleyeceğim şeyi beklese de bir anda Bang Shi Hyuk'a döndüm.

"Şerefsiz piçin tekisin."

Bang Shi Hyuk'un yüzü asıldı. Sinirle saçlarımı tutup kafamı geriye çekerken ellerimi arkaya koyup destek aldım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdığında suratına tükürdüm.

"Hoseok nerde?!" diye bağırdığımda sinirden kahkaha atmaya başladı. Deli gibi gülerken ayağa kalktı ve ceketinin cebindeki mendili alıp yüzünü sildi.

"Getirin." dedikten sonra odadan çıktı.  Korumalar bizi zorla bir odaya soktu. Hoseok görüş açıma girerken ağzım kocaman açıldı. Feci bir şekilde dövülmüş ve sandalyeye kelepçelenmişti. Beni görünce gözleri korkuyla titredi.

"Onu bırakın!"

Sonra Hoseok bacağımı gördü. Alt dudağının titrediğini gördüğümde gözlerinden yaşlar boşaldı. Bacağıma bakıp ağladığında ona koştum. Hicbir koruma beni tutmamıştı. En azından bunu reva görmüşlerdi galiba.

Hoseok'a yetiştiğimde kocaman sarıldım ona. Saçlarını öpüp kokladığımda hıçkırdım.

Saçları Hoseok gibi kokmuyordu. Kan kokusundan başka hiçbir şey alamıyordu burnum.

Ona sarıldığım kollarım bacağımın acısından titriyordu ama kendimi sıktım. Ona canımın acısını belli etmeyecektim. Kendi yaraları ona yeterdi zaten.

"Bacağın?" dedi Hoseok göz yaşlarının arasından.

"Şşşt." dedikten sonra titreyen alt dudağımı ısırdım. "Acımıyor bile."

Hoseok'un patlamış dudaklarına minik bir öpücük kondurdum.

"Çifte kumruları ayırma vakti gelmiş."

Bang Shi Hyuk'un sesi odada yankılanırken korumalar beni zorla ayırdılar sevdiğim adamdan.

Kollarım Hoseok'suz üşüyordu.

Gözlerimi kapattım.

Ne olur...

Ne olur buradan ikimizin de sağ çıkmasını sağla.

Ne olur Hoseok daha fazla yara almasın.

"Sanki dram filmi izliyorum." dedi Bang Shi Hyuk dalga geçercesine. Sonra alayla güldü.

"Gören de Hoseok sana aşık zanneder, Yoongi."

Sinirle ona baktım. Yine ne saçmalıyordu?

"Hoseok'un çok sırları var, değil mi?" dedi bana. Onun bu saçma sorusuna kaşlarımı çattım. Konuyu nereye getiriyordu yine?

"Siktiğimin çenesini kapa!"

Hoseok'un sinirli sesiyle içimi huzursuzluk kapladı. Hoseok'un bütün sırlarını öğrensem de yutkundum. Bu adamın yalan söyleyeceğini bilsem de yine de korkuyordum.

"6 yıl öncesine gitsene Yoongi."

Kaşlarım çatılabildiği kadar çatıldı.

"Uzatma da konuş." dediğimde Bang Shi Hyuk elini alnına koydu. Sanki emir almış gibi davranarak iğrenç bir gülümseme koydu dudaklarına.

"Sence o zamanlar Hoseok gerçekten seni sevdiği için mi yanındaydı?"

DARK -SOPE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin