FİNAL

4K 342 366
                                    

"Günaydın sevgilim."

Gülümseyerek açtım gözlerimi. Hoseok'u gördüğümde ellerimi gözlerime siper ettim.

"Ah, güneş çoktan doğmuş!"

Hoseok kahkaha attı. Evin içinde kahkahası yankılanırken onun gülüşüne bende güldüm. Sabah onunla böyle uyanmak güzeldi. Onunla her şey güzeldi.

Hoseok'un dudaklarına öpücük kondurup geri çekildim. Hoseok güldükten sonra kafamı tutup kendine çekti. Dudaklarımı yavaşça öpmeye başladığında gözlerimi kapatıp karşılık verdim ona. Az kalsın yatağa döneceğimiz sırada birinin sesi duyuldu.

"Kahvaltı hazır diyorum iki saattir!"

Hoseok'la ben güldük. Jin bizi çağırıyordu. Hoseok elimi tuttu. Birlikte aşağı kata indiğimizde herkes çoktan kahvaltı yapmaya başlamıştı bile. Masaya geçip sohbet etmeye başladık.

Jin, Jimin ve Jungkook bizi hiç yalnız bırakmamıştı. Her şey bittikten sonra Taehyung da bize katılmıştı. Ayrıca 3 yıl önce sadece bir kere gördüğüm Namjoon bize çok yardımcı olmuştu bize. Şu an o da bizimleydi.

7 erkek hayatımıza eğlenerek devam etmeyi başarmıştık. Şimdi eski anıları gülerek konuşuyorduk.

Kahvaltı yaparken Hoseok benden gizlemeye çalışarak herkese göz kıptı. Masadaki herkes gülümserken kaşlarımı çattım.

"Her şeyi gördüm." dedim şüpheyle. Hoseok alt dudağını ısırıp güldü.

"Bir şey yok."

Uzatmamak için susmuştum fakat bir şey olduğu belliydi. Kokusunun çıkmasını bekleyecektim artık.

Kahvaltımızı keyifli bir şekilde yaparken aklıma eski günler geldi. Her şey bitmişti ve biz ülkeden hemen kaçmıştık. Amerika'ya yerleşip yepyeni bir hayata başlamıştık. Her şeyden uzak, rahat ve mükemmel...

"Kahvaltıdan sonra Jimin ile biraz dolaşacağız etrafta." dedi Jungkook. Hepimiz kafamızı sallarken Taehyung atıldı.

"Jin, biz de alış verişe çıkalım mı?"

Jin ağzındaki koca lokmayı bitirip konuştu.

"Namjoon'la birlikte gideriz."

Taehyung'un suratı asılırken Namjoon ve Jin onun bu haline kahkaha attı. Onlara hepimiz gülerken kahvaltı yapmayı bitirmiştik.

Etraf toplandı ve herkes bir yerlere dağıldı. Evde sadece Hoseok ve ben kalmıştık. Hoseok yanıma gelip saçlarımı okşadı. Beni kendine çekip yavaşça sarıldıktan sonra kulağıma eğildi.

"Bizim odamızda sana ait bir şey var."

Merakla dudaklarımı büzdüm.

"Ne?"

Hoseok büzdüğüm dudaklarımı hızla öpüp arkamı döndürdü. Beni odamıza doğu itti.

"Gidince görürsün."

Sırıtarak yukarı çıktım. Hızla odamıza girdiğimde masanın üzerinde büyük bir kutu olduğunu gördüm. Sabah bunu görmemiştim bile. Ne zamandır buradaydı, hiçbir fikrim yoktu.

Hızla kutuyu açtım. Turuncu bir eşofman takımının üstüne iliştirilmiş bir not vardı.

Bunları giy ve bahçeye gel, sevgilim.

Gülümseyerek eşofmana baktım. Turuncu eşofman takımının üzerinde "Sope" yazıyordu.

"Bunun eşofman takımı yapmalıyız."

DARK -SOPE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin