4.BÖLÜM

4.4K 485 272
                                    

6 YIL ÖNCE

"Bana karışma artık!"

Bağırışım babamı daha da sinirlendirirken nefes alış verişlerim hızlanmıştı.

"Hem çalışıp hem okuyorum. Her boku istediğiniz gibi yapıyorum. Kazandığım paranın neredeyse hepsini alıyorsunuz. Yetmedi mi, ha? Siktiğimin canını da alın o zaman!"

Ettiğim küfür üzerine babam suratıma yumruğunu geçirmişti. Dudağıma kan tadı gelirken gözlerimden birkaç damla yaş düşmesine mani olamamıştım.

"Sen insanlarla konuşamayan rezil herifin tekisin."

Çenemi sıktım.

Hayır, ağlamamalıyım.

Lütfen ağlama, Yoongi.

"O rezil herif maalesef ki senin öz oğlun!" diye bağırdım ona hatırlatmak istercesine. Öz oğlu olduğumu unuttuklarını düşünüyordum bazen. Yoksa neden bana böyle nefret dolu olabilirlerdi ki?

"Maalesef ki." dedi babam iğrenircesine.

Ailem böyle olduğu için arkadaş edinememiştim ben.

Ailesinin sevmediği çocuğu kim severdi ki?

"Biliyor musun?" dedi babam yüzüme tükürürcesine.

"Ölsen daha hayırlı."

Babam sinirle evden çıktığında yalnız kalmıştım. Evdeki yalnızlığım ve ruhumdaki yalnızlık birleşince aklıma olmadık şeyler geliyordu.

Telefonum çaldığında kararımı vermiştim. O olmadık şeyi yapacaktım. Madem ölmem daha hayırlıysa bunu yapacaktım.

Bir kere hayırlı evlat olmak istiyordum.

Kimin aradığına bakmadan açtım telefonu. Hoseok'un güzel sesi kulaklarıma dolduğunda bile içim yumuşamadı. Ağzımdan nefret dolu sözler çıktı sadece.

"Beni artık arama çünkü bir daha ulaşamayacaksın."

GÜNÜMÜZ

"Hoseok nerede?"

Korumalar bana gözlerini devirerek baktı. Muhtemelen ona adıyla seslendiğim için hepsi sinirleniyordu. Umursamadım ve onlardan bir cevap bekledim.

"Nerede olduğunu bize söylemez."

Ofladım ve tekrar bir soru sordum.

"Ne zaman gelir peki tahminen?"

Korumalardan biri alayla güldü.

"Senin bunları sormaya hakkın olduğunu düşünmüyorum."

Bir süre boş boş baktım suratına. Yavaş yavaş sinirlenirken "Neden?" diye sordum.

Korumalar aralarında kıkırdarken diğeri "Sen kimsin ki?" diye sordu. Benimle uğraşırken eğleniyor gibi görünüyorlardı.

"Ben Yoongi." dedikten sonra alayla güldüm.

"Peki sizin 'göt toplayıcısı' olmak dışında başka bir sıfatınız var mı?"

Korumaların suratı düşerken arkadan birinin sesi duyuldu.

"Mic Drop!"

Hepimiz sesin geldiği yöne dönerken yüzünde hafif bir gülümsemeyle bana bakan Hoseok gözlerimi kamaştırmıştı. Siyah ceket, siyah dar kot pantolon ve içine giydiği gri kazakla ne kadar harika göründüğünün farkında mıydı?

"Bakıyorum da gerçek Yoongi ile tanışmışsınız?"

Hoseok'un neşeli sesiyle gülümsedim. Bugün modundaydı anlaşılan. Bu haliyle eski haline çok benziyordu.

"Bu gece Joker Bar'a gidiyorum." dedi Hoseok korumalarına bakarak. "Ve sizde benimle geliyorsunuz."

Evdeki bütün korumalar "Peki efendim!" derken ben kaşlarımı çattım. Ben ne olacaktım?

"Bende geleceğim."

Hoseok bana alaycı bir bakış attı. Küçümseyici bakışlarına karşın sırıttım. Onu gerçekten çok özlemiştim. Liseden sonra onunla tekrar bir araya gelmek avantajımdı sanırsam.

"Sen gelmiyorsun."

Gözlerimi devirdim. Evde tek başıma kalmak istemiyordum.

Hoseok'un yanından ayrılmak istemiyordum.

"Gelmek istiyorum." dediğim anda korumalardan biri kolumu tuttu.

"Efendimi duymadın galiba?" dediğinde gerçekten sinirlenmiştim.

"Şimdi o elini kolumdan çekmezsen bundan sonra oksijeni başka deliğinden alırsın."

Hoseok kahkaha attığında içimde doğan güneşle beraber bütün sinirim uçup gitmişti. Bugün gerçekten neşeliydi ve ben onun bu neşeli halini sonsuza kadar izleyebilirdim.

"Pekala, Yoongi de geliyor." dedikten sonra odasına doğru yürüdü.

Sırıttım.

Hoseok'la bar, ha? Kulağa iyi geliyordu.

DARK -SOPE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin