17- Artık Ortak

38 6 11
                                    

Ertesi gün rüyanın anlamına bakmak düştü aklıma. Ama ailem tarafından nişan üzerine, okul üzerine sorguya çekildiği için hemen olmadı bu. Oradaki evi ne yapacağım sorusuna gelince de çıkmama karar verdik. Şafak'tan artık para almayacağım için işsizken kira ödeyemezdim. Zaten bir süre sonra mecbur ayrılmayacak mıydım dostlarımın yanından...

Bunu hatırlayın efkâr basmıştı yine. Düzenim tamamen değişiyordu. Bu arada farklı şehirlerde olduğumuzdan ders de anlatamayacaktım. Her yerden başka bir teferruat çıkıyordu eşeledikçe ve yetişemiyordum. Dinleneceğimi söyleyip odama geçtim. Kızlara da gelmemeleri için ayrı uyarı verdim.

Yorganımı kaldırıp yatağın içine girdim. Kendimi oyalamasam yıkılacağım kadar ağır olan baskıyı hissederdim ama şimdi öyle bir yılma, öyle bir yorgunluk istemiyordum. Yönümü değiştirip duvara döndüm. Artık rüyamla ilgilenebilirdim. Yüzleşmek en iyisi.

Baştan sona hatırlamaya çalıştım:

Şafak'la bu civarlarda dolaşıyorduk ama mahalle eski görünümündeydi. Çocukken sevdiğim haliyle. Ben heyecanla nerede geçtiğini göstererek anılarımı anlatırken o da aynı heyecan ve kahkaha ile beni dinliyordu. Bir ara ayağı takıldı ve "Şafak, dikkat et!" diyerek kolundan tutup düşmesine engel oldum. Bana teşekkür ettikten sonra kolunu tutmayı bırakıp anlatmaya devam edecek gibi olmuştum ama bu sefer o koluma girmişti. Biraz da onun anlatmasını söylediğimde durgunlaşmıştı. Ben de keyfinin kaçması telaşı ile kolundan çıkıp bilye oynadığımız yeri fazla bir coşkuyla işaret edip oraya yönelmiştim ama bu sefer de benim tökezlemiştim. Fakat Şafak, rüyada çok etkilendiğim bir hareketle "Dilay, dikkat et!" diyerek bileğimden tutmuştu ve beni kendisine çevirmişti. 

Şu an bile o düşmenin korkusunu, o dönüşün şaşkınlığını hissedebiliyordum...

Ellerini belime cilveyle sararken ben de nazlanarak "Bileğimi burktum." dedim.

Ben? Nazlanarak? Şafak'ın elleri belimde bağlıyken?

Kendime sinirlenerek yatakta tepinip yine yönümü çevirdim.

Ben öyle söyleyince Şafak'ın yüzüne biraz sinir gelmişti. "Neden öyle ani hareket yaptın ki!" diyerek sesini yükseltmişken aniden durarak üzgün ifade ile sesini alçaltıp "Bileğin acıyor." dedi ayağıma bakış atıp.

Peki ben ne yaptım?! Çocuğun yanaklarını sıktım çok tatlı göründüğünü düşündüğüm için. Çıldırmış olmalıyım ya! Onca izlediğim diziye lanet okudum okuyacağım ama daha en utandığım kısım bu değildi...

Benim parmaklarım onun yanağını sıkarken Şafak sağ elini kaldırıp elimi tuttu. Ben de "Acıdı mı?" diye sorarak durdum böyle yapınca. Tam diğer elimi indiriyordum ki sol eliyle de onu tuttu ve "Hayır..." dedikten sonra elimi kalbinin üzerine götürüp devam etti. 

- Sen asla canımı yakmadın. Tam tersi yakan her şeyden korudun, dedi.

Ortamın atmosferi, rüyada hissettiğim romantiklik ve çekim sonucu...

Hatırladığım sahne ile yastığa kafamı gömüp uzun bir çığlık attım. Neden! Neden, neden, neden, neden!!! Bu neden oldu?

İşin bilinçaltı kısmını geçip rüya tabiri için arama motoruna şunu yazdım: Rüyada öpüşmek ne anlama gelir?

Karşıma bir çok başlık çıktı:  Rüyada yabancı ile öpüştüğünü görmek, rüyada ünlü öpüştüğünü görmek vb. En uygunu arkadaşla öpüşmekti. Kendi kendime utançtan yerin dibine girecektim. Bu rüyayı hâlâ kabullenemiyordum. Kaldı ki nasıl kabulleneyim. Kendime sinirler içierinde anlamı okudum.

"Rüya sahibinin arkadaşı ile öpüştüğünü görmesi kişinin o kişiye romantik duygular besleyeceğine, karşı tarafında rüya sahibine karşı boş olmayacağına, beraber uzun ömürlü güzel bir ilişki yaşayacaklarına delalet etmektedir."

İçinde TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin