Dilay, biraz daha sarılarak durmamızın ardından sakinleşmişti. Şimdi sadece ara ara omuzlarını kaldırıp burnunu çekiyordu. Büyük bir yorgunlukla ağlamıştı, her iç çekişinde bunu hissediyordum. Bir şeyler deme zamanının geldiğini düşünerek "Sormaya korkuyorum ama, iyi misin Dilay?" dedim.
Belimdeki ellerini çekip bir adım geriledikten sonra yüzünde kalan ıslaklığı silip bana baktı. Islanınca belirginleşmiş kirpikleri ve nemli gözleriyle cevap verdi.
- İyiyim. Hani demiştim: biriktiririm, ağlamam; pat, birden ağlarım. O oldu sadece.
Sadece mi demişti o? Ne yapacağımı bilemedim ben. Ne kadar biriktiyse az önce ağla ağla tükenmemişti o birikenler.
- Çok zorlandın, değil mi?
Hafifçe başını salladı. Buna karşılık samimi bir sesle "Dilay, sen çok güçlü birisin." dedim ama o birden başını kaldırıp itiraz etti.
- Hayır! Sen çok güçlüsün.
"Nereden çıkardın?" diye kızacaktım ama yanaklarının fazla kırmızı olduğunu fark edince bunu es geçip "Ateşin mi var?" diyerek elimi alnına koydum. Maalesef ki doğru tahmindi. Bu sefer de başka telaşa kapılarak "Dilay senin ateşin var!" dedim. O ise benim aksime sakindi.
- Yok. Ağladım ya o yüzden. Çok ağladığımda böyle olur.
Tabii, o kadar üzülürse normaldi. Daha rahat edeceğini düşünerek "Çıkar istersen örtünü. Evdeyiz nasıl olsa." diye bir öneride bulundum.
Konuşmadan gözlerimin içine baktı. Gözleri biraz büyümüştü.
- Çekiniyor musun?
Hafifçe omzunu silkti. Ve ben kısa bir gülüşle karşılık verdim.
- Hadi ama, ben artık haram değilim sana. Ayrıca uzun sayılacak bir süre benimle kalacaksın. Bence çekinme.
Kararsızca bakmakla yetinip cevap vermedi. Acaba çok mu zordu başını açması? Pek de empati yapamadığım konu. Ama yine de aklıma bir şeyler gelmişti. O hâlâ konnuşmazken "Neden bu kadar kararsızsın? Yoksa sadece gerçek kocanın mı görmesini istiyorsun?" dedim.
Çok hafif başını salladı, ifadesi üzgündü.
- Ama böyle neredeyse günün tamamı başın kapalı kalır. Bak elinden bir sürü ilkini aldığımı biliyorum ama bu rahatlığın için. Ayrıca bi.' konuş. Sesin nereye gitti; onu da almış olamam, değil mi?, diye son olarak espri yapmaya çalışıp gülümsedim.
Neyse ki o da buna gülümsemişti de rahat bir nefes verdim.
- Ama kapandığımdan beri sanırım dayımlar bile görmedi saçımı. Buna alışıyorsun. Mahremin oluyor.
- Tamam ama sonuçta haram değilim.
Kararsızlığına dönerek yüzüme bakmaya devam etti. Bu sefer ben de sadece baktım. Bir de kollarımı bağlayıp "Hadi." dercesine meydan okuma ekledim duruşuma. Pes edip omzunu düşürdü.
- Peki, gözlerini kapat.
Hayretle "Ciddi misin sen?" dediğimde emir verircesine "Kapatır mısın?" dedi. Gözlerimi kapattım. Bir süre bekledim. Bekledim de bir örtüyü çıkarmak için bu kadar bekleyiş fazla gibiydi.
- Dilay açıyorum ben gözlerimi.
"Açma!" diye neredeyse haykırarak karşılık alınca yerimde irkildim ve savunma güdüsüyle ben de çıkıştım.
- Kızım eninde sonunda göreceğim.
- Ya of, açma.
He, oldu.
![](https://img.wattpad.com/cover/130577375-288-k679230.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçinde Tut
General FictionBiri söylemese de diğeri anlıyordu. Biri vazgeçse de diğeri inanıyordu. Biri tek hissetse de diğeri hep o "biri" ileydi.