Sabah erken kalktım, Beyza ders çalışırken dalıp uyumuş. Saat o kadar erkendi ki belki Beyza bile yeni uyumuş olabilirdi. Tekrar yatmayı denedim olmadı, eski denemelerimi aldım, hepsini okumaya başladım. Bir tanesi çok garibime gitmişti böyle tuhaf bir yazıyı benim yazmam imkânsız olacak ki, sevginin hiç var olmadığı anlatılmış.
Nasıl olabilirdi ki? Ben böyle bir şey yazmam çok tuhaf kaçar, sayfanın arka yüzünü açtığımda şaşırdım, bu denemeyi yazan kişi Selin idi. Selin'in bu denemesi beni ne kadar çok şaşırtsa da üzdü de.
Masanın üzerinde duran defterimden bir sayfa kopardım, defterin yanında ki tükenmez kalem ile yazmaya başladım, sabah saat 04:49'tu. Yorulana kadar yazdım, aklımda ne varsa, düşündüklerim ayrıca insanlar ve dostlar.
Selin'in o denemesinden sonra beni sevmediğini düşündüm ama artık o yoktu, sonuç olarak deliren ben oldum o gitti.
Beyza uyanana kadar beş altı tane deneme yazdım, Beyza denemelerimi sevdiği için hem de bu kadar kötü durumlarda yalnız bırakmadan, yorulmadan, sıkılmadan yanımda olduğu için ona da bir deneme yazdım. O denemem de küçük bir şey geçer;
"Bazı kişiler yaptıkları ile sevilir bazıları ise yaşattıkları ile..."
Sabahın güneş açtığı saatlerinde bende yorgunluktan son denemeyi yazarken dalmışım. Beyza için yazdığım denemeyi onun doğum gününde vermeyi düşündüğüm için sakladım, sabah uyandığında bana birazda olsa kızdı, o kızarken aklıma bir şey geldi. O bana bu kadar değer veriyor, sahip çıkıyor da ben onun için ne yapıyorum? Tanıştığımız gün geliyor da akla, ben onu terslerken bile o beni dinlemeyi tercih etti gitmeyi değil. Onun da biraz ilgiye ihtiyacı vardı belli ediyordu bunu, her gün ders her gün okul. Birde bana o kadar değer verse de ilgilenemiyorum kusura bakma demesi yok mu. Onun bana bu kadar yaptığı şey karşılıksız olamamalı.
Sadece 3 saate iki tane kurşun kalem bitirdim, bu kalemlerin çöpünü atmadığım için Beyza ne kadar kızsa da o okula gittikten sonra eski gibi yaptım.
Telefon geldi, heyecanlı korkak bir sesle birisi "Beyza bayıldı hastaneye kaldırıldı" dedi, panikle hastanenin ismini aldım yola koyuldum. Ne olabilirdi ki? Neden hastaneye kaldırılmıştı? Tepkisiz bir şekilde sadece panikle hastaneye gittim.
Hastaneye geldiğimde, sadece odaya kaldırıldığını öğrendim, 99 numaralı odaya koymuşlar. Arkadaşları beni görünce şaşırdı, Beyza'yı öyle yatakta görünce kötü oldum ağlayamadım tuttum. Benim ardımdan doktor geldi, durumunun kötü olmadığını ama kalbi ile ilgili sorunu olduğunu söyledi, bilgi bile vermedi. Doktor dışarı çıkarken arkasından koşarak gittim, kalbinin ne gibi sorunu olduğunu sordum, doktor;
"Kalbi iyi değil, ritim bozukluğu var ayrıca uzun zamandır olan çarpıntıları yüzünden bayılmış. Yarın taburcu olacaktır, iyi hissetmez ise birkaç gün daha kalabilir. Korkmayın, ilaçlarını düzenli kullanırsa iyileşecektir."
Doktorun dedikleri ne kadar da güzel olsa da ben korktum, Beyza bana çarpıntısının olduğunu ve ilaç kullandığını söylememişti. Beyza'nın yanına gittim tekrar. Arkadaşları teker teker giderken bana da git eve dedi, gidemezdim ayrıca böyle tek bırakamazdım onu hiçbir şekilde. İnatla gitmedim.
Neden ilaç kullandığını ve çarpıntılarının olduğunu ayrıca bana neden söylemediğini sordum ağlamaklı bir şekilde. Benim korkmamam için, tekrar kötü olmamam için söylemediğini dedi. Sevdiğim insanlara bir şey olmasından ne kadar çok korktuğumu bildiği için söylememiş.
Akşam saatlerinde Beyza uyurken bende telefondan araştırdım, korkmuştum bir kere. Çok ağırlaşır ise kalp krizine neden oluyormuş, bunu okuyunca dayanamadım ne kadar çok içimde tutsam da saldım kendimi ağlamaya başladım. Doktor ne kadar olumlu konuşsa da ben bir sevdiğimi daha kaybedecek kadar katlanamazdım.
Hava almak ve yiyecek bir şeyler almak için dışarı çıktığımda, dışarıda ki rezaletlere çok güzel şahit oldum. Hastanenin karşısında akıl hastanesi görülüyordu hatta bu hastane ile dip dibelerdi, insanlar orada ki kişilere, kötü gözle bakıp bunlar insan değil deli, akıl hastası hepsi gereksiz. Diyorlardı, neden? Şimdi neden böyle oldu? Ben atlattım onlarda atlatırlarsa sen ne yapacaksın? Hiç düşünmedim, üzüldüm insanlığımıza utandım.
Kantinden 2 tost 2 aç alarak odaya geri gittim, uyandırmak istemedim ama mecburdum da. Kim bilir kaç saattir yemek yemeden duruyor? Uyandırdım.
Olayın nasıl olduğunu sordum, sakin bir dille başım döndü, kalbim anlık sıkışınca bayılmışım dedi. İlaçların bir fayda etmediğini dört gündür de kullanmadığını söyledi, doktora söylemeliyiz dedim ama hayır dedi.
Yemekten sonra eve gittim, iki kitap, defterimi ve kalemimi alıp geri döndüm. Gece boyu ben deneme yazdım o okudu, o da güzel sesiyle şarkı söyledi. Getirdiğim kitapları iki saat içerisinde bitirip bıraktık, hiçbir şey yapamadığımız gibi gece uykuda tutturamadı. Ertesi gün Beyza okula gitmedi çünkü geç taburcu oldu ayrıca üç günlük raporu vardı.
O üç gün içerisinde her gün bana bir iş bulmak için yerlere baktık; garsonluk, motor tamirciliği, kasiyer gibi birçok işe baktık, gazetelerde iş ilanlarına her yere baktık, sonunda bir düğün salonunda garsonluk işi bulduk. Düğün başına 50 TL ücret veriyorlar, güzel olması ile birlikte o gün hemen başlayacağım söylendi.
Garson kıyafetleri kendileri karşılayacakları için hiç masrafa girmedik.
İşi ilk kez yaptığım için biraz zorlandım ama rahattı. Beyza'yı eve götürmedim, o da benimle birlikte kaldı beni izledi. Düğün yorucu, az da olsa sınır bozan bir düğün olduğu gibi alışmakta zordu. İş bitip eve gidecektik ama gece olduğu için hiçbir ulaşım yoktu bizde yürümeye karar verdik.
Yürürken ise Beyza'nın doğum günü aklıma geldi, 14 Aralık'a az bir zaman kaldığı için ona güzel bir sürpriz yapmam gerekiyor, bir hediye den çok onu mutlu etmem gerekiyor. Eve geldiğimiz de çok yorgun olduğumuz için hiç beklemeden uyuduk.
Sabahleyin, erkenden dışarı çıktım, bir daha ki düğün yarın akşam olduğu için doğum günü planımı yapmaya başladım. Aklımda çok güzel bir sürpriz vardı hem de Beyza çok mutlu olacaktı, Beyza saat sevdiği için hem de haşır kordonlu sevdiği için ilk hedefim saatçiler oldu, şehrin içinde ne kadar saatçi gezsem de sonun da birinde buldum. Fiyatı biraz çok olduğu için onu yarın ki işten sonra alabilirdim. Eve geri gittiğim de Beyza hala yorgun olmalı ki uyuyordu, koltuğun arasına saklamış olduğum onun için yazdığım denemeyi çıkartıp yeni güzel bir kâğıda yazdım. Doğum gününe daha beş gün olsa da şimdiden en gerekli şeyleri yapmam gerekiyordu. O gün geldiğinde ona çok sevdiği için vejetaryen pizza alabilirdim çok mutlu olurdu.
Bütün gün ben bunları düşünüp bir liste yapsam da Beyza'ya hiç belli etmedim, ben her aklıma geleni kâğıda yazdığım için, her yazdığımda tuhaf bir şekilde bana bakıyordu. Yarın okula gideceği için hem daha çok düşünebilirdim hem de hazırlıklara başlayabilirdim.
Yarın dersi olduğu için ders çalışırken bende en sevdiğim dizi Poyraz Karayel'i açtım, ne kadar çok sevsem de her bölümünü kaç kez izlediğimi bende bilmiyorum. Beyza her gece ders çalıştığı gibi uykusuz da kalıyor, enerjisi de düşük kalıyor haliyle, bunun için bir çözüm bulmamız gerekiyor.
Günlük çay yapma sırası olduğu için bugün ben yapıyorum. Beyza dersi bırakıp satranç oynamak içim hazırlık yapıyordu, uzun zamandır satranç da oynamamış olabilirim ama çok eğlenceli olacağı için hiç sorun etmedim. Bir bol şekerli birde şekersiz iki fincan hazırlayıp götürdüm. Beyza beni baya farkla yendi tabi.
Gece doğum günü konusu açıldı, bir planı var mı? diye sordum var dedi. Arkadaşları ile buluşacağını söyledi. Sürprizi mi daha iyi yapabilirdim işte şimdi, mutlu oldum sonuçta çok mutlu edecektim onu.
Yarın düğünden sonra saati almam imkânsız gibi görünse de denemeye çalışacaktım çünkü düğün akşam saat indeydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOSTLUĞUM
Mystery / ThrillerEmir akıl hastanesinden çıkıp yakın arkadaşı olan Beyza ile mutlu bir şekilde yaşamaktadırlar. Akıl hastanesinde ki arkadaşı olan Murat bir gün karşısına çıkar Soner, Seda ve Semih'in öldüklerini söyler, fakat şöyle bir gerçek vardır ki Seda'nın ölü...