|9|

9 4 0
                                    

Bu kadar soğuk havada dışarıda olmam çok tuhaf, Beyza yeni okula gitti bende işe gidiyorum. Dinlediğim müzikler bir bir biterken ve zaman su gibi geçer iken iş yerime varmışım. Herkese selam vererek işe koyuldum, düğün saatine daha zaman olduğu için üzerimi değiştirmeden başladım.

Geçen ki gitmediğim düğünde bir şeyler olmuş belliydi, her yerde cam kırıkları ayrıca arkamda ki kolonun bir aynası çatlamış. Ne kadar merak etsem de neler olduğunu, hiçte sormak istemiyordum. Bir kavga çıkmış ya da kaza. Yerleri süpürürken bir şey fark ettim, kapalı alana ya bir silah sokulmuş ya da sadece kurşunları, hangisi olabilir?

Sahnenin az ilerisi daha fazlaydı. Geçen ki düğün hiçte güzel geçmemiş gibi gözüküyor, çalışanların çoğu huzursuz olduğu belliydi belki de korku vardır içlerinde bilemem. Bütün temizlik bitince yavaş yavaş insanlar gelmeye başladı, merakından yanımda ki garsona "geçen ki düğünde neler oldu?" Diye sordum, "hiç sorma, geçen ki düğün tam bir rezaletti, içeriye kuru sıkı bir tabanca soktular. Biz bunu fark ettiğimizde adamlar içkilerini içmiş, masadan kalkıp sıkmaya başladıklarında anladık, giderken de küçük bir kavga oldu aynaların birkaçını yıktılar. Ellerine geçen her içki şişesini ya yere ya da aynalara attılar. Gelmemen çok iyi oldu bence" dedi. Üzücü olduğu kadar gereksiz bir olay, düğün yaptırıyorsun hem de olay çıkarıyorsun, çok güzelmiş.

Düğün sorunsuz hatta bir o kadar eğlenceli bitti, eviyemi alıp yorgun argın çıktım. Bu sefer çok yoruldum yürümek hiçte iyi bir fikir değildi o yüzden gelen ilk otobüse bindim. Eve geldiğimde Beyza gelmemiş okul çıkış saatine de yarım saat vardı. Her şeyi bırakıp direk üst kata çıktım.

Defterimi alıp yeni bir denemeye başlayacaktım ki dalmışım oturduğum yerde. Kâbus mu gördüm yoksa gerçek mi bilemem, ama gerçekten farkı yoktu. Dışarıdayım, ilerliyorum ama kimse yok. Sokaklar boş, dükkanlar, evler. Geçen gün ki kavga eden eşler yok, yan komşumuz yok. Hiç kimse yok. Sokakta düz ilerliyorum belki birilerini görürüm diye, kimse yok. Şimdi Beyza'nın okuduğu okula gidiyorum, sokaklar neden sessiz? Niye kimse yok?

Okula vardığımda aynı şekilde orada da kimse yok ya şaka ya da gerçek. Az sonra okula girip hızlıca arayacaktım. Sınıflar boş, herkesin defteri masasında ama yoklar. Beyza da yoktu, hızlı telaşlı şekilde eve gidiyorum. Telefonlar hepsi ulaşılamıyor, yolu değiştirerek karakola gittim. Hiç kimse yoktu. Sol tarafımda ki oda da telefon çaldı, bir ümitle gidip açtım, kısa mesajmış saat şu an 20:36 mesajın gönderildiği saat 19:57. Gelen mesaj şu şekildeydi "ne olur yardım edin! Beni öldürmeye geliyorlar! Yardım edin!" tuhaf, bir o kadar korkunç.

Dışarı çıktım, korkulu şekilde eve ilerledim, bağırıyorum hiç kimse yok, telefonla arıyorum ulaşılamıyor. En kötüsü Beyza yok! Sonra bir ses "Emir" dedi. Beyza'nın sesine benziyordu, sesin geldiği yere gidiyorum kimse yok. Kendimi tekrardan eskisi gibi mi oldum diye düşündüm. Ardından bir okul zil çaldı, o an da bağırarak uyandım. Elimde defter kafamı masaya dayayarak uyumuşum.

Beyza eve gelmiş odasından kalemtıraş sesleri geliyordu belli ki ödev yapıyordu. Aşağıya indim, tahmin ettiğim gibi Beyza ödev yapıyordu beni görünce de "uyandın mı? Kaç kez uyandırmaya çalıştım ama uyanmadın, bir şeyler sayıklıyordun. Nasıl bir rüyaysa ne gördüysen, baya korkmuşa benziyorsun yüzün kızarmış." Dedi, "evet korktum, rüya sanki gerçek gibiydi kimse yoktu, sokaklar her yer boş. Sen yoktun hiç kimse yoktu." Diye sayıkladım.

Nasıl bir rüya? Ya da şöyle, nasıl bir korku bu? Yarım saat kadar etkisinde kaldım, rahatlayıp Beyza'nın sakladığı benim için yazdığı denemeyi aramaya başladım. Ben ararken bana bakıp gülüyordu, üst katta olduğunu söyledi ama nerede olduğunu değil, benim doğum günü hediyesini sakladığım yer geldi aklıma, bulma ümidi ile gittim "şimdi buluyorum iyi bak" dedim ama açtığımda yoktu. Bunu görünce içten bir şekilde gülerek "bak buldun şu an" dedi. Nereye saklayabilir ki?

Yattığım yere baktım yok, denemelerime bakıyorum belki arasına koymuştur yok. Yatağın yanında ki tahta masanın üzerinde siyah bir cam var, arasına sıkıştırmıştır belki diye her bir kenarına bakıyorum, yine çıkmadı. Çıldırmak üzereyim kelimesi tam uyardı şu an ki durumuma, nereye baksam yok. Masayı kontrol ederken dirseğim kenarına çarptı, masada az kayınca, masanın sağ üstteki ayağının oradan beyaz bir şey gözüktü.

Büyük bir sevinçle onu aldım, bulduğumu Beyza'ya söyleyince "ah be, daha uzun sürebilirdi" dedi gülerek. Kâğıdı açtığım da," bulamadın" yazıyordu. Belli ki bir oyunun içindeyiz. Tekrar bulamadığımı söyleyerek gösterdim sayfayı, "bunu bulduysan, bulursun denemeyi." Dedi, diyor ardından içtenlikle öyle bir gülüyor ki.

Pes etmiş gibi yaptım ama aklıma bir şey gelmişti. Dışarı çıkıyorum diyerekten çıktım, biliyorum ki Beyza elma şekerini çok seviyor, elma şekeri alıp denememin yerini öğrene bilir miyim acaba? İmkânsız gibi gözükse de, sonunu bilmediğimiz yolun başındaydık kısacası.

Beş altı tane elma şekeri alıp eve geri döndüm, kediler nasıl bir şeyi yaptırmak için masum masum bakar, bende aynı şekilde masum masum bakarak şekerin birini verdim. Aldığım cevap "şeker çok güzelmiş, denemenin nerde olduğunu söyleyeceğim" dedi gülerek, tahmin ettim biliyordum böyle olacağını. Sonuçta başta boşa demedik sonunu bilmediğimiz yolun başındayız diye.

Tam içeri girecektim ki şiddetli bir ses, büyük bir ışık geldi. Ne olduğunu anlamadan dışarı fırladık hemen, karşı sokakta dumanlar ayrıca büyük bir insan çığlıkları vardı. Heyecanla oraya gittiğimiz de çok kötü bir manzara vardı. İki araba feci şekilde kaza yapmış ve bir tanesi patlamış. Biz vardıktan beş dakika sonda ambulans, itfaiye geldi patlamanın merkezinde polislerde vardı. Yaralı birçok insan. İtfaiye görevlileri patlamış arabayı söndürdükten sonra hiç insanın olmadığını söylediler.

Çığlık atan kadın olayın şokundan korkusundan bayılmış, sağlık görevlileri onu sedye ile ambulansa taşıyorlardı. Polisler toplanmış halkı evlerine gitmelerini söylerlerken üç tane daha ambulans geldi. Gelen son ambulansla işte faciayı gördük. Patlamayan araçtan bir adam çıkardılar, durumu buradan kötü olduğu belliydi karnından koltuğun demiri girmiş acılar içinde bağırıyordu.

Polisler tekrardan gitmemizi söyleyerek oradan uzaklaştık. Ne oluyor bugün? Rüya üstüne bu kaza. Biz tam mahalleye girerken bir bağırma sesi geldi "kardeşim öldü!" Herkes tekrardan meraklı bir şekilde oraya yönelirken acılarla dolu sesler bir bir azalarak gidiyordu.

O son gördüğümüz adam beni çok etkilemişti hatta Beyza bile etkilenmişti. Adamın çığlıkları kafamın için dönüp duruyordu.

Beyza eve gelince bugünlük bu kadar heyecan yeter diyerek geçti odasına kapıyı kapadı. Ben ise öyle televizyonu açtım ismi tuhaf olan bir kanalda Sherlock Holmes vardı hem de dizisi. Beyza'yı rahatsız etmek istemedim, belki de uyuyordu hiç ses gelmiyordu. Kendime şekerli bir kahve yaptım, dizinin başına geçtim. Beyza bu kadar uzun zamandır ses vermemesi ile kalktım, kapısına vurarak girdiğimde cenin pozisyonunda uyuyordu. Yüzünde üzgün bir ifade vardı, rahatsız etmeden kapıyı kapattım.

Diziye dalmışım, aklımda bir yandan o sesler, rüya vardı. Kahveden bir yudum aldığımda çok acıydı, soğumuştu ayrıca. Diziyi izlerken o acı kahveyi de bitirdim. Gece birkaç tane daha kahve ile birlikte dizinin birinci sezonuna kadar geldim. Defterimi aldığımda bir sertlik hissettim. Defterin bir kılıfta duruyordu ve kapağında biraz sertlik vardı, çıkardığımda katlanmış bir kâğıt buldum. Bütün gün hiç fark edemedim. Kâğıdı açtım Beyza'nın bana yazdığı denemeydi bu...

DOSTLUĞUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin