|14|

14 1 0
                                    

Önce mektubu açtım; sevgili Emir, büyük ihtimal bu mektubu davetiye den önce okuyorsun seni iyi bilirim ben. Ben sana göre psikopat olan Murat nasılsın? Ben çok iyiyim biliyor musun? Hem de çok... işin aslına gelmek gerekirse davetiyede her şey belli belki de bazı bildiğin şeyler gördüklerin gerçek değildir, olabilir mi sence? Çok şaşıracaksın eminim ki bir o kadar belki de korkacaksın ama sanmam korkacağın dan, korkmazsın değil mi Emir? Hah aha korkma korkma korkulacak bir şey yok çünkü sadece nasıl diye tepki vereceksin bu kadar, evet bu kadar bu sefer inan bana.
Belki de mutlu olursun kim bilebilir ki. Oturduğun yeri nasıl bulduğumu hiç sorma bence, güzel yalan söyledin bu arada arıyorum falan gerçekten birilerini korumayı çok seviyorsun değil mi Emir? Senin yerine ben söyleyeyim o zaman cevabın EVET! Kesinlikle öyle. Uzattım baya, kısacası şu ki Emir dediğim gibi bildiklerin veya gördüklerin gerçek olamayabilir. Sana ve arkadaşına bulaşmayacağım sadece bunu bilmeni istiyorum... Sevgilerimle Murat.

Yazıyordu mektupta Murat nasıl buldu burayı? Mektubu masanın üzerine koyarak davetiyeyi açtım, zarfta Soner ve Seda'nın 2 ay sonra olacak olan düğünü yazıyordu, nasıl olabilirdi bu? İkisi de öldü ve ben Seda'nın ölümünü gözlerimle gördüm şahit oldum o olaya, Murat ne yapmış olabilir ya da ne olmuş olabilir. Düğün 2 ay sonra hem de benim çalıştığım yerde yapılacaktı, bu gerçek mi? Kafam almıyor, hiçbir şey düşünemiyorum. Beyza bana doğru yaklaştı neymiş o bakayım dedi, ilk önce davetiyeyi okudu sonra da mektubu. Tepkisi beni çok korkutmuştu kafasını bana doğru çevirerek "Emir, neler oluyor?" Dedi, şoka girmiş olabilirdim bilmiyordum neler olduğunu neler olacağını, kafamı kaldırarak "bilmiyorum bende cidden, neler oluyor bilmiyorum anlamıyorum bu birkaç gündür neler oluyor bilmiyorum, neden böyle bir şey oluyor bilmiyorum" diyerek ağlamaya başladım. Elim eskisi gibi titriyordu genellikle bu olduğu zaman ilaç kullanmam gerekirdi ama ilaçlarımı bir daha kullanmamak üzere atmıştık. Benim şoka girdiğimi anlamıştı, ellerim titriyor ağlıyorum bir yandan gülüyordum ardından Beyza bana sert bir tokat attı, tokattan sonra sadece ağlamaya başlamıştım, bana sarılarak "iyi ol, yanındayım ben" dedi.

Koltuğa oturduk ardından bir bardak su içtim ama yarısı elim titrediğinden yere dökülmüştü, "baştan anlat ne oluyor" dedi, derin bir nefes aldım sanki her şeyi hatırlıyor muşum gibiydi çok tuhaftı, anlatmaya başladım " hasta haneye yatırıldığım zaman orada sanki bir arkadaş çevresi vardı bizi her gün dışarı çıkarırlardı ama geceleri mi gündüzleri mi hatırlamıyorum, topluca konuşma zamanları olurdu Murat ve Semih yanıma gelir Soner ve Seda ise başka yere geçerlerdi. Murat bizim gibi değildi ama onun başka bir sorunları vardı, aklı yerindeydi onun bizim de birazı sadece hatırlayacağımız şekilde aynen şu an olduğu gibi. Doktorların ilacını içmezdi onun yerine şekerleri içerdi, Murat bir gün Seda'yı hücrede bıçakladı tanık oldum buna da sanki bilerek yapmış gibiydi ama o bıçak ona nasıl gelmişti onu bile kimse bilmiyor. Ben hastaneden çıktım ve geçenlerde beni buldu burada hem de yanıma geldi sadece ben ve Murat hariç Semih, Seda ve Soner öldüğünü söyledi bana benim çıktığım zaman, ama şu an Soner ile Seda'nın 2 ay sonra olacak düğünün davetiyesi var elimde, bu nasıl olabiliyor halâ aklım almıyor nasıl olabilir ki?" Diye anlattım o da benim gibi şaşkındı.

"O zaman ne yapmalıyız Emir, düğünü mü beklemeliyiz? Yoksa hastaneye mi gitmeliyiz?" Diye sordu, ben aklım almıyordu. Sonra bir şey geldi aklıma, Seda'nın mezarına gidebilirdik ama burada değildi. Bir süre beklememiz gerekeceğini biliyordum ama bekleyemezdim.

Bir saat geçmişti hazırlanıp eskiden yattığım hastaneye gitmek için yola koyulduk, hastane zeminden yukarı dört zeminden aşağı iki katı vardı bu alt iki katta bizim hücrelerimiz yukarıda ise topladığımız alanlar olurdu, hastane öyle bir yerdeydi ki sanki daha çok hapishane gibiydi. Korkutucu bir o kadar ürpertiyor du.

45 dakikalık yolculuk sonunda tekrardan buradaydım, ama bu sefer araştırmaya gelmiştik. Ben hiçbir yolu bilmediğimden beni her zaman görmeye geldiği için Beyza götürdü müdirenin yanına. Girer girmez şaşkın bakışlarıyla ve titrek bir ses ile "hoş...hoş geldin Emir" dedi, içeri girer girmez sanki bizim geleceğimizi tahmin etmiş gibiydi ama korkuyordu, elleri bunu çok fazla belli ediyordu çok titriyorlardı...

"Sizi buraya atan nedir?" Nedir dedi müdüre, ben konuşmaya başlamadan Beyza "belki siz çok iyi biliyorsunuzdur" diyerek sert bir cevap verdi, kadının alnından akan teri görebiliyordum korkmuş gibiydi bir sebebi de yoktu. Beyza sonra "bugün bir kargo geldi ve bu kargonun buradan geldiğinden eminim, Emir'in burada yazmış olduğu kitap gönderilmiş kim gönderdi?" Diye sordu kadın biraz düşünerek "kitabı biz gönderdik ama ben değildim, sizin hem ne haddinize bana böyle sorular soruyorsunuz" cevabını verdi haklı mıydı hayır değildi, sorguya çeker gibi olsa da bunu bilmemiz gerekiyordu.

"Hadi söyleyin, eğer siz değilseniz kim gönderdi bu kitabı Murat mı gönderdi?" Diye sordum, kadın bir an yüzü düşerek "ne Murat'ı gitti o! Giderken de bir sürü şeyi burada bıraktı herkesin daha çok kötü olmasına sebep oldu" dedi ama Beyza şüphelenmişti ben de öyle kadın yalan söylediği her şeyinden belliydi, korkutulmuşa benziyordu. Tekrar sordum bu sefer Beyza sert bir şekilde sordu kadın polis çağırıyorum diyecekken gözüm dolapta ki Murat Sayar yazısına çarptı, kalktım dolaba hızlı bir adım atacakken kadın da benle beraber atıldı ama ben dolabın içinden çoktan zarfı çıkarmıştım.

Açtığımda içinde gözlerimle saydığım kadar 40.000 civarında para vardı ve bir de mektup, mektubu açtığımda bariz bir şekilde Murat'ın yazdığı belliydi, kadın para için bize bir şey demiyordu demek ki. Mektupta "Emir yakın bir zamanda kesin gelecektir eğer her şeyi anlatırsan ölürsün anlatmazsan bu parayı istediğin şekilde kullanırsın ben geleceğim... Murat" işleri biraz da olsa çözmüş olabilir miydik evet olabilirdik belki de öyledir. Hayır anlamadığım ne kadar büyük bir şey oldu ki anlatırsa ölecek bu kadın bilmiyorum. Beyza sinirli bir şekilde bana bakıyor kadın ise eli yüzünde kafasını sallıyordu, ölme korkusundan mı yoksa para gitti korkusundan mı bilemezdik...

DOSTLUĞUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin