Denemeyi açtım Beyza bana ilk çalışmam demişti, ama ilk çalışmaya göre çok güzeldi. Konusu iki arkadaşın hikayesiydi, bizi gerçekten çok güzel yansıtmış.
Birkaç sayfa daha yazmış olabilir ya da yazıyordur, denemenin sonu yok. Sayfa bittiği için denemenin sonunu yazamamış olmalı. Denemeler, şiirler, masallar, romanlar, hikayeler konuya değil de yazara bağlı. Belli bir konu vardır, o konuda ilerlemek gerekir ama yazar duygusunu da katar belli olmaz bazen konu dışına bile çıkar, Beyza çok güzel yansıtmış duygularını.
Kısa olmasına rağmen etkileyici, çok da güzel. Kâğıdı katlayıp defterimin arasına koydum. Üst kata çıktım uykum var uyuyamıyorum, çıkardım tekrardan okudum gerçekten ilk yazısına göre çok bağladı beni.
Güneş ışıkları az az pencereye vururken, elimde Beyza'nın denemesi uyuklaya uyuklaya okuyorum, acaba sonu nasıl olabilir diye birçok son yazdım. Ve uyudum.
Birkaç saat sonra kalktığımda Beyza uyuyor, telefonumun alarmı çalıyor. Güneş daha yeni doğmuş dışarıda teyzenin biri hayvanlara yemek götürüyor. Az olan baş ağrım git gide çoğalır hale gelmişti. Bugün doktorumla randevum vardı. Hiç gerek duymuyorum gitmeye düzeldim ama illa ki verecek ilaç verecek bir şeyler, gereksiz tiyatrolar yapıp yollayacak. Aslında hep öyle değil mi?
Küçük bir kahvaltı yaptım, Beyza uyuyordu uyandırmak istemedim. Yemek masasına küçük bir not bırakarak çıktım. Randevu erken saatte olduğu için biraz acele etmem gerekliydi, otobüse binmek geçiyordu içimden ama trafik vardı. Sabahın bu erken saatlerin de oluşan trafik, trafik değil daha çok bir ordu insan gibi.
Gıdım gıdım ilerleyen bu yolda arkalardan hızlıca gelen ambulans burada yavaşladı, yetişmesi gereken bir hastane yetiştirmesi gereken bir hasta. Trafik yarım saate bitebilmişti ancak, o hiç durmadan açık olan ambulansın sirenleri durmuş, yavaş yavaş gidiyordu.
Hastaneye vardım, bu son randevu olması dileği ile bir nefes alarak girdim doktorun odasına. Ben kapıyı örtecekken nefes nefese kalmış bir şekilde Beyza geldi, "yetiştim sana" dedi. Az soluklanıp o da girdi ardımdan.
Doktorun soruların cevaplarken, benden heyecanlı şekilde doktoru izliyordu Beyza. Her sorusuna güzel cevaplar verirken, doktorun da güzel bir şey demesini bekliyorum. Soruları kesti; "ilaç kullanmadan bu kadar iyi olman çok şaşırtıcı, çok da güzel. Eskiden geldiğinde sağ elin titrerdi, şimdi ise geçmiş çok iyi. Sana ilaç yazmıyorum, şunu demem gerekirse eğer eskisi gibisin artık buraya bir daha gelmene gerek yok. Çıkabilirsin". Sakin bir şekilde dışarı çıktık. Eve geri dönüyoruz, bindiğimiz otobüs tıka basa dolu olsa da bu sefer trafik yoktu hemen geldik.
Doktorun her bir dediği aklımın içinde bir bir dolaşıyordu. Beyza'nın sayesinde olmuştu her şey, o iyileştirdi beni. Bana sahip çıkması, bir an bile beni yalnız bırakmaması iyileştirmişti beni. Eve girdik Beyza ağlamaklı oldu, montunu çıkardı mutlu ama ağlamaklı bir şekilde; "gel buraya deli" diyerek sarıldı. "Sen olmasan iyileşemezdim kalırdım öyle, iyi ki varsın. İyi ki yanımdasın" dedim.
Hızlıca yukarı çıkıp "bak şimdi ne getiriyorum" diyerek defterimi alıp indim aşağıya, defterin içinden Beyza'nın yazmış olduğu deneme kağıdını çıkardım "bak buldum" dedim gülerek. Şaşırdı "nasıl olmuş" dedi. "Güzeldi, baya hem de. Sonunu bilerek mi yazmadın? Yoksa yer yetmedi başka bir kâğıt daha mı var?" "Bilemem, belki devamı başka yerdedir" dedi ama derken ki gülüşü ikinci bir denemenin olduğu yönündeydi. "ilk yazımın olduğuna emin misin? Çünkü gerçekten çok güzel yazmışsın, devamını beklerim ona göre" "evet ilk yazımım, beğendin mi ya çok teşekkür ederim" dedi mutlu bir şekilde.
Doğum günüme üç gün vardı hadi bugünü saymazsak iki, bugün artık hiç doktora gitmeyeceğimi ve ilaç kullanmayacak olduğumu öğrendim, bunu başaran kişi ben olabilirdim ama sebebi Beyza'ydı. Başaran da Beyza'ydı...
Şaşırmış bir sesler geldi dışarıdan, iki karı koca sohbet ede gidiyorlardı şimdi kapının yanından geçtiler. Dışarı çıktım habersizce, bu sefer pizzacıya gittim. İki tane orta boy vejetaryen alıp çıktım. Pizzacının karşısında bulunan tiyatro salonun da birkaç afiş gördüm. Afişlerde, 24 Aralık 2018 akşam saat 21:45'te tiyatro olacağı yazıyordu, gidebilirdik.
Eve vardım, Beyza film açmış izliyordu. Sessiz adımlarla girdim mutfağa, pizzaları kesip hiç tabağa koymadım. İçeri girip masanın üzerinde ki birkaç şeyi alıp kenara koydum "hemen geliyorum" deyip hızlıca girdim mutfağa. İlk olarak içeceği bardakları götürdüm, şaşkın şekilde "ne aldın acaba" dedi, gülümseyerek pizzaları getirdim.
"Emir ya, ne deyim ki ben sana?" "esas ben sana ne diyeyim? Bugün senin beni iyileştirmeni kutluyoruz" "bir şey yapmadım ki ama" "bir şey yapmadın mı?" Diyerek oturdum yanına. "Evet" "öyle düşünme, sen olmasaydın iyileşemezdim. Beni senelerce bekledin, her gün yanıma geldin, yalnız bırakmadın beni. Hâlâ da öylesin, her gece beni kontrol ediyorsun iyi miyim diye. Sana ne kadar teşekkür etsem az ne yapsam az." "Her gece kontrol ettiğimi nasıl görüyorsun ya?" "Eee ben görürüm, meslek sırrı" "bugün çok heyecanlandım, bir de beni beklemeden çıkmışsın niye uyandırmadın?" "Öyle uyuyordun ki uyandırmak istemedim" "yok öyle işte uyandır" "tamam uyandıracağım" "aferin" dedi gülerek. "Sana bir kez daha bir şey olursa dayanamam" dedi "hiç bir şey olmayacak bir daha üzülme sen canını sıkma."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOSTLUĞUM
Mystery / ThrillerEmir akıl hastanesinden çıkıp yakın arkadaşı olan Beyza ile mutlu bir şekilde yaşamaktadırlar. Akıl hastanesinde ki arkadaşı olan Murat bir gün karşısına çıkar Soner, Seda ve Semih'in öldüklerini söyler, fakat şöyle bir gerçek vardır ki Seda'nın ölü...