Let's Play a Death Game // With SKZ

(3)

İşte ilk gün gelmişti. 9 genç adam teker teker odalara giriyordu. Gelen kişi boş bir sandalyeye geçiyor ve yukarıdaki balkondan kendisine bakan yöneticiyi süzüyordu. Herkesin yöneticiye karşı bir kini vardı

Herkes geldiğinde yönetici ellerini çırpıp ilgiyi kendine çekti "Bugünden itibaren 9 gün boyunca yapacağımız şey her gün bir yarışmacıya odaklanmak olacak. O kişiye kurallara uygun düşen istediğiniz soruyu sorabilir, onun hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz"

Şapkasının altından gri saçları görünen bir genç sakince yerinde oturarak "O zaman ilk açıklanan kişi dezavantajlı olmaz mı?"diye sordu

"Aynen öyle! Çünkü birbirinizi tanımanız lazım ve ilk tanıdığınız kişi hakkında daha çok şey öğrenirsiniz. Bu yüzden en şanssız kişiyi belirlemek için önce bir oyun oynayacağız"

Yönetici elindeki kumandaya bastı. Onun bu hareketiyle büyük kapılar iki yana açıldı ve içeriye yüzü maskeli bir görevli geldi. Masanın ortasına bir iskambil kağıdı destesi yerleştirip tekrar odadan çıktı

"Bir kişi desteyi masanın üstüne kartlar görünmeyecek sekilde açsın lütfen. Kartlar çoktan karıştırıldığı için tekrar karıştırmanıza gerek yok"

Diğerlerine göre daha iri olan bir çocuk desteyi eline alıp profesyonellikle tek seferde bütün desteyi masaya açtı. Bunu defalarca yaptığı ve el yatkınlığının olduğu rahatlıkla anlaşılabilirdi

"Herkes lütfen desteden istediği bir kartı alsın. Ancak ne kendiniz bakın ne de başkalarına gösterin. Sadece kartı alın"

9 kişi desteden birer kart çekti. Kartları önlerine bırakıp sıradaki komudu beklediler

"1'den 10'a kadar olan kartlar, üzerinde yazan sayıyla aynı puanda. Yani karo 7, 7 puan ediyor. Vale 11, kız 12 ve papaz ise 13 puan olacak. Bunun dışında 1 numaralı kartların tamamı 20 puan ediyor"

"Açtığı kartın puanı en düşük olan kişi en şansız kisi seçilecek ve bugün tanıtılan kişi o olacak. Bugün elde edilen puan sıralamasına göre yarın ve sonraki günler tanıtıma devam edeceğiz. Yani ikinci en düşük puanı alan yarın, en yüksek puanı alan kişi ise son gün tanıtılacak"

Herkes anlayışla kafasını salladı. Daha önce kartlarını görmedikleri bir desteden rastgele aldıkları kağıdın puani tamamen onların şansına kalmış bir şeydi. Bu gerçekten de en şansızı belirleme oyunuydu

"O halde lütfen herkes kartlarını açsın"

9 genç aynı anda kartlarını açtı. Herkes önce kendi kartına sonra ise diğerlerinin kartına baktı ve en șansız olanı bulmaya çalıştı

"Pekalaa! O halde bugünün en şansınızı Kızıl Panda!" Yönetici alkışlayarak elindeki karta öfkeyle bakan genci gösterdi. En düşük kart olan 2'yi çekmişti

"Aranızda oldukça şanslı olan kişiler de var anlaşılan" yönetici alkışlayarak yan yana oturan 20 ve 13 değerindeki kartları çeken gençleri gösterdi. Birisi tompul yanaklara ve şapkasının altından görülen sarı saçlara sahipti. Diğeri ise siyah kareli bir gömlek ve siyah düz bir tişört giymişti ve kahverengi saçları görünüyordu. İkisinin de maskeleri yüzünden yüzleri görünmesede şanslı oldukları için gülümsedikleri anlaşılıyordu

"O halde sizleri sohbet etmeniz için serbest bırakıyorum. Yinede kural ihlaline sebep olacak bir soru veya durum için burada durduğumu hatırlatmak isterim" yönetici eğilip selam verdi ve arkaya adımlayıp tam ortaya bırakılmış sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı

Herkes en başta birbirini süzdü. Nereden başlamaları gerektiğini hiç kimse bilmiyordu. Aralarından daha atılgan olan birisi ilk soruyu sordu