Minho elindeki dondurmayı tek seferde ağzına attı. Soğuğun ağrısı başına vurduğunda acı çekerken Jisung'u bileğinden tutup "Su alalım" diye mırıldandı. Jisung anlamadan Minho'nun sürüklediği küçük büfeye doğru ilerledi
Ne olduğunu anlamamıștı. Yönetici Minho'ya bakmıștı ve ardından Minho paniklemiști
Başının ağrısından acı çekerek yere oturan Minho'ya baktı ve bunları düşünmemeye çalıştı. Hemen büfeden sıcak su alıp ona verdi
Hyunjin "Yeterince dinlendiniz, hadi. Zaten ikinizle de uğraşmam gerek. Baş belaları" diye hızlıca konuşarak ayağa kalktı ve onları beklemeden ilerledi. Seungmin ve Jeongin anlamayarak birbirlerine baktı ve hemen Hyunjin'in peşine takıldılar
"Gidelim... Evde içmeye devam ederiz" Felix sinirle Hyunjin'in arkasından bakan Changbin'i hırkasından çekiştirdi. Changbin iç çekip ayağa kalktı ve Felix'i takip ederek parktan ayrıldı
Chan ve Woojin ise kollarını dolamış olayı izliyordu. İkisinin de gitmeye niyeti yoktu. Parkta sadece onlar ve yönetici kaldığında Chan ayağa kalktı. Zevkle yöneticinin oturduğu banka giderek yanına kuruldu. Woojin de onu takip ederek yöneticinin diğer tarafına oturdu ve bu şekilde yöneticiyi aralarına almış oldular
"Konuşmak ister misiniz, bay yönetici?"
Yönetici sessizce yerinde oturmaya devam etti. Woojin de Chan'ın eğlencesine katıldı "Jay Park desen daha iyi olurdu sanki"
Zaten sinirli olan ve Chan ile Woojin'in alaycı tavırları ile daha da sinirlenen yönetici ayağa kalktı
"Ağzımdan laf alabileceğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz"
Onlara ters bakışlar attıktan sonra eski üsluplu haline geri dönerek selam verdi ve karanlık bir sokağa doğru ilerlemeye başladı. Ardından gözden kayboldu
Chan sırıtarak ayağa kalktı "Neyse, gidelim biz de"
Gülümsedi
Bu gece nelerin yaşanacağını çok merak ediyordu
__________________
"Hyunjin! Sana ne olduğunu sorduk!"
Hızlı hızlı önden yürürken koluna yapışan Jeongin ile bağırarak arkasını döndü ve kolunu çekti "Hiç bir şey olmadı dedim!!
Hyunjin tekrar önüne dönüp sinirle yürümeye devam etti. Jeongin ise birden kendisine bağırmasından korkmuştu. Arkasından masum bakışlar atarken Seungmin yanına gelip "Şuan sinirli. Şimdilik boşver" dedi.
Hyunjin'in evine girdiklerinde sessizlik devam etti. Arada sırada Seungmin ve Jeongin konuşuyordu. Hyunjin sessizce ikisine de yer yataklarını hazırladı ve odasına çekildi
Saat ilerledikçe Jeongin uyuyakaldı. Normalde Seungmin'de uyurdu ancak uykusu gelmiyordu. Bugün olanları düşünmekten uyuyamıyordu
Hyunjin'in odasının kapısı açıldı. Sessizce Hyunjin'in adım seslerini dinledi ve kapının önünde durup kendisine bakan Hyunjin'e baktı o da
"Hala uyumadın mı?"
Başını olumsuzca salladı "Uykum yok"
Hyunjin ensesini kaşırken "Konuşalım mı?" dedi. Seungmin ayağa kalkıp Hyunjin'i takip etti. Hyunjin'in odasına girdiler
Seungmin Hyunjin'in yatağına oturduğunda Hyunjin'de bilgisayar masasının önündeki döner sandalyeye oturdu. Elleriyle yüzünü sıvazlayıp kendine gelmeye çalıştı
"Oyuna borcunu ödeyebilmek için girdin değil mi? Okula devam edebilmek için"
Seungmin basitçe başını salladı. Hyunjin cevabını aldığında dudaklarını yaladı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's Play a Death Game // With SKZ
FanfictionYönetici; Kurallar değişti Yönetici; İyiler veya Kötüler yok Yönetici; Sadece kendiniz varsınız Yönetici; Oyun 1 kişi hayatta kalana kadar devam edecek Yönetici; Bol şans ☆ MinSung/WooChan/HyunMin/ChangLix☆