(4)

5.3K 711 459
                                    

Umarım dünün aynısı olmaz diye düşündü yönetici. Boş odada tek başına, pencerelerin önünde durmuş dışarıyı seyrediyordu. Yarışmacıların gelmesine daha 1 saat vardı

Elinde tuttuğu sadece gözleri delik olan beyaz maskeye baktı. Burda neden olduğunu ve ne amaçladığını düşündü. Kendisi basit bir figürden fazlası değildi. Sadece kendisine söylenen şeyi yapıyor ve fazlasına karşı çıkıyordu. Birliğin ele başlarından değildi. Birliğin asıl amacını da bilmiyordu

Neden insanlara böyle oyunlar oynatıp onlara para veriyorlardı ki?

Derin bir nefes verdi ve güneş ışığının aydınlattığı saçlarını karıştırdı

__________________

Yarışmacıların hepsi gelmişti. Yönetici ise her zaman ki yerindeydi. Onları selamladıktan sonra tekrar sandalyesine oturdu ve sessizliğini korudu

"Bugün kimdi? Ayı mı?"

"Benim" dedi diğerlerine göre daha iri olan genç. Dün yapılan oyunda 3 numarayı çekmişti. Dün ki gibi şansız mı olacaktı bugün de?

"Merak ettiğim bir şey var" kurt söz aldı

"Neden sana Ayı dediler?"

"Bende bilmiyorum" olumsuzca başını salladı ayı. Kurdun ne demek istediğini ve cevabı çok iyi biliyordu ama elbetteki bunu ona açıklama niyetinde değildi

"Belki yüzünden dolayıdır" tilki ortaya atladı. Aslında haklıydı

"Ayrıca o iri!" sincap her zaman ki neşeli sesiyle konuştu. O dikkat çeken bir tipti

"O zaman basit sorular soralım" salyangoz sakin bir şekilde konuşmaya katıldı

"En sevdiğin şey nedir?"

Bir süre düşündü ayı "Tavuk?"

Diğerlerinin kendisine tuhaf bakışlar attığını yüzlerini görmesede anlayabiliyordu. Masumca güldü "Tavuk yemeyi severim"

"Pekalaa"

Dilsiz olan genç elindeki deftere bir şeyler karaladı. Ardından defteri yanındaki sincaba gösterip yöneticiyi işaret etti

"Kişisel hayatı ve nerede okuyor, yaşıyor gibi soruları sorabilir miyiz?"

Yönetici istifini bozmadan konuştu "Sorabilirsiniz"

Ama size doğruyu söyleyeceklerine o kadar emin olmayın diye geçirdi içinden yönetici. Bu kadar düz olmalarına çok şaşırıyordu. Bunlar nasıl ölüm oyunu oynayacaktı? Oyunun ileri safhalarında katillerin gidip gerçekten birilerini öldürmesi gerekecekti. Bu çocuklar gerçekten ellerini kana bulayabilir miydi?

"Sevgilin var mı?"

Kanguru ve kartal güldüler kendi kendilerine "Bu çok doğrudan oldu"

"Yok" Ayının soğuk kanlılığını koruyabilmesi şaşırtmıştı diğerlerini. O hep böyle sakin birisiydi sanki

"Hangi okula gidiyorsun"

"Okula gitmiyorum"

Bazılarının kafası karıştı "Nasıl yani?"

"Konu hakkında daha fazlasını söylemeyi reddediyorum"

Kestirip atması diğerlerini etkilerken çaktırmadılar "Kaç yaşındasın?"

"16" bu bir yalandı. Ve herkes bunun farkındaydı. Çünkü bu adamın bir çocuk olması imkansızdı. Onun sadece iri yapısı bile bunu kanıtlayabilirdi. Ancak kimse çaktırmadı. Sessizliklerini korudular

"Vayy benden küçüksün" diye alay etti geldiğinden beri hiç tepki vermeden oturan panda

Ayı güldü "Büyük gösterdiğimi söylerler hep"

Kızıl pandanın ağzından

Bu sikik alanda ne işim vardı bana sorgulatıyordu bu aptallar sürüsü. Çok saçma hareket ediyorlardi. Dün şu dilsiz oruspunun sorduğu şeyi sormuş olsalardı benim hakkımda da böyle detaylar elde edebilirlerdi

Ayının açığını aramama gerek bile yoktu. O lanet olası bir sıradandı. Oyundaki tek rolü katil için oy vermek olacaktı ama tuhaf davranmaya çalışıyordu

Çalışıyordu ama beceremiyordu

Yaşı büyük ihtimal 20'lerdeydi. Okula gitmiyorum demesinin sebebi üniversiteye gitmeyi reddetmiş olmasıydı. Lanet bir liseli ergen değildi bu yüzden okula gitme zorunluluğu yoktu ama öyleymiş gibi davranıyordu

"Neden bu sokuk yarışa katıldın?" onun görünmeyen yüzünü süzdüm. Tam üstüne basmış olmalıydım ki ilk bir kaç saniye öylece kaldı. Bahane uydurmak için yeterli süresi de yoktu "Be..n... Ben..."

"Ne?!Soru sordum, cevap ver!!"

Diğer kişiler de sorumun işe yarar olduğunu anlayınca ayının üstüne gitmeye başladı

"Eğer..." diye başladı "Senin neden buraya geldiğini söylersen bende söylerim"

Sinirli bakışlarımı ondan çevirip yöneticiye yönelttim. Itiraz etmesini veya herhangi bir şey demesini bekledim ama tepki vermeden izlemeye devam ettiğinde kısık sesle bir küfür savurdum

"Para için" diğerleride bakışlarını bana yönelttiğinde devam ettim "Paraya ihtiyacım var"

Doğru değildi. Ama yalanda sayılmazdı. Aslında hepimizin burda olmasının sebebi de bu değil miydi zaten?

Anladım dercesine kafasını salladı "Şirketimiz battı" dedi. Fazlasını söylemeyi ise reddetti

Bunun gerçek olup olmadığından emin değildim ama sirketleri battığı için paraya ihtiyacı olabilirdi. Ayrıca bu bir zeka oyunuydu. Oyun ülkenin hatta dünyanın her tarafından ilgi görürdü ve bu oyunu kazanıp adını duyurursa itibarini kurtarabilirdi

Böyle kısa bir sürede böyle bir yalan uyduramazdı. Bu yüzden bunun gerçek olduğuna kanaat getirdim

Kartalın ağzından

İğrenen bakışlarımı pandadan ayıya yönelttim. İkisi arasında ufak bir atışma vardı. Ne var ki ilgi göstermeye değer durmuyordu. Ancak bu ilgi göstermediğim anlamına da gelmiyordu

Bu ortam sıkıcıydı. Hemde fazlasıyla. Birbirimiz hakkında bilgi toplamaya çalışırken girdiğimiz şekiller sinir bozucuydu

Aslında bugün önceki iki güne kıyasla daha sakindim. Sanırım artık oyunun öldürmeli olduğu gerçeğini kabul etmiştim

Ayıyı süzdüm. Gerçekten biraz iriydi. Sesi bile olgundu. 16 yaşında olması ise imkansızlık ötesiydi. Saçları kırmızıya çalan bir kahverengiydi. Dünün aksine bugün herkes gibi o da gündelik giyinmişti. Kareli gri gömlek üstüne kırmızı bir tişört giymiş ve zincir kolye takmıştı. Güzel bir tarzı vardı

Az önce söylediği şirketimiz battı olayı gerçekti. Bundan şüphem yoktu. Henüz oyundaki rolünden emin değildim. Katil veya sıradan olabilirdi

Sincabın ağzından;

Saçma konuşmalar devam ederken oyunun süresi doldu. Herkes ayaklandığında bende yerimden kalktım. Koridorda teker teker sessizce yürüyorduk. Koridorun ucunda ki daire alana ulaştık dünkü gibi. Alanda 9 kapı vardı. Her kapının üstünde birimizin adı yazıyordu. Her birimiz diğerlerini umursamadan kendi kapımıza yöneldik

Kendi kapımdan geçtiğimde başka bir uzun koridor beni bekliyordu. Bazen sağa bazense sola döndüğüm koridorun sonunda dışarıdan yansıyan parlak güneş ışığı vardı. Dışarı çıktığımda bir saniyeliğine gözlerim kamaştı. Görüşüm tekrar düzeldiğinde kapının önünde araba ile beni bekleyen şoförüme baktım

"Gününüz nasıl geçti efendi Jisung?"

Ellerimi sarı saçlarımdan geçirip bana açtığı kapıdan içeri girerken ona gülümsedim "Harikaydı"

***

Abi bu kitap beni harbi korkutuyor. Ne yazacağıma hiç karar veremiyorum. Seviyemin çok üstünde dnsmxmsk

Let's Play a Death Game // With SKZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin