(33)

3K 452 314
                                    

"Artık bizi rahat bırakır mısın!?" Woojin sabahtan beri kendilerine yapışan abisine patladı sonunda. Saatlerdir birlikteydiler ve bir kaç dakika içinde vaşak ile buluşmaları lazımdı ancak abisi masalarından kalkmayı reddediyordu

Woojin'in abisi ile iyi anlaşmış olan Chan da vaşak meselesini düşünerek Woojin'e destek oldu "Önemli bir kişi ile buluşmamız lazım"

"Öyle olsun!" abisi trip atıyormuş gibi ayağa kalktı ve arkasını dönmeden kafeden çıktı. Chan arkasından gülerken Woojin sabır dilendi

"Özür dilerim, her zaman bir kaç tahtası eksik olmuştur"

"Sorun değil, sevdim abini"

Konuşmayı bıraktıkları sırada Woojin kapıdan içeri Minho'nun girdiğini gördü. Minho hızlı adımlarla yanlarına gelerek Chan'ın yanına oturdu

"Kusura bakmayın trafik vardı"

"Sorun değil"

"Bugün sincabın günü var ve... Belki bize bir kaç şey söyleyebilirsin diye düşündük"

Minho başını salladı. Jisung'un neler anlatacağını bilmiyordu ama Chan ve Woojin'in Jisung'a güvenmesini sağlayacak bir şeyler anlatabilirdi belki

"Neyi merak ediyorsunuz?"

"Kaç yaşında ve soyadı ne?"

"19, soyadını söyleyebileceğimi sanmıyorum. Önemli bir aileden olduğunu söyleyebilirim sadece"

Chan Woojin'e bakarken başını salladı. Dün yürüttükleri tahmin hakkında düşünüyordu ikisi de

"Peki... Hiç kardeşi var mı?"

Minho ikisinin şüpheli bakışlarını görerek bunu kendisine bağlamaya çalıştıklarını anladı "Hayır, tek kardeş"

İkisi de başlarını salladı

"Peki"

Minho ikisine de baktı "Bu kadar mı?"

"Evet, bu kadar"

Gülerek "Daha fazlasını bekliyordum" dedi

Chan düşünceli bir şekilde boşluğa baktı "Sincabın söyleyeceklerini duyduktan sonra konuşmak daha iyi olabilir"

Woojin de "Aynen" diyerek onu onayladı. Minho "Pekala, o zaman..." derken ayağa kalktı "Benim bir kaç işim var"

"Sorun değil, gidebilirsin"

Minho ensesini kaşırken el salladı "Sonra görüşürüz o zaman"

__________________

Masadaki herkes birbirini süzerken Hyunjin söze başladı

"Tilki ve salyangoz ile de konuştum ve... Sizinle birlik olmak istediklerini söylediler"

Felix kendi kendine "Niye kimse bir şeyi yapmadan önce bize istiyor muyuz diye sormuyor?" diye homurdandı. Changbin alttan bacağını çimdikledi

"Ne kadar fazla kişi, o kadar iyi" Changbin birlik olmayı kabul ettiğini belirten şeyler söylediğinde Felix hariç herkes rahatlamıştı

"Neler biliyorsunuz?"

Seungmin "Pek bir şey değil" dedi. Köşede oturmuş Jeongin söze karışarak "Sadece senin ne kadar çirkin olduğunu biliyoruz" diye Changbin'e laf attı

"Bana bak çocuk!"

Changbin sinirlenip yerinden kalktığında Hyunjin panikleyerek Changbin'i geri oturttu "O her zaman böyle! Çok takılma"

Let's Play a Death Game // With SKZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin