(32)

3K 445 280
                                    

Sabah olduğunda Woojin yüz üstü yatıyordu ve çıplak sırtına arkasından Chan sarılmıştı. İkisinin de her tarafı ağrıyordu ve morarmıştı. Chan kalkıp kıvırcık saçlarını karıştırdı. Bok gibi göründüğüne kalıbını basabilirdi

Baygın bakışlarını odada gezdirirken nerede olduğunu çözmeye çalışıyordu

Kalçasında hissettiği ağrı ona nerede olduğunun cevabını verirken dönüp hala uyuyan Woojin'e baktı

Duvar saatinden gördüğü kadarıyla saat 9'du. Normalde bu saatte çoktan uyanmış olurdu. Ancak bir günlük rahatlıktan sıkıntı çıkmazdı

Tekrar Woojin'in arkasına uzandı ve kollarını beline dolayarak omzunu öptü

Woojin de uyandı. Etrafına ve Chan'a baktıktan sonra aklına bir şey gelmiş gibi güldü. Arkasını dönüp Chan'a sarıldı

Uykusuna dönmek üzereydi ki kapıya geçirilen anahtarın sesini duydu. Kendisi yatakta doğulurken Chan da ayaklanıp sesin geldiği yere doğru baktı

Woojin aklına abisinin gelmesi ile duvar saatinden saati kontrol etti ve panikleyerek ayağa kalktı

Abisi çoktan eve gelmişti

Ne yapması gerektiğini düşünerek etrafına bakındığında Chan "İlk önce üstünü giyin" diyerek odanın ortasında tamamen çıplak duran Woojin'i süzdü

Woojin üstünü giyinip odadan çıkmadan Chan'a "Burada kal" dedi. Chan omuz silkip tekrar yerine uzandı. Bu onun sorunu değildi, umrunda da değildi. En fazla evden kovulacaktı

Sessizce içeriden gelen konuşmaları dinledi

"Gelmişsin..."

"İşimiz erken bitince hemen geldim" abisinin gerinme sesleri geldi "Acayip uykum var, geberiyorum"

"Anladım" görmese bile Woojin'in başını sakladığını hayal etti Chan.

"Eve kız attın lan değil mi?" abisi yarı ciddi yarı şaka yaparak konuştu. Odaya doğru adım sesleri gelince Chan kapıya arkasını dönerek uyuyormuş gibi yaptı

Kapı birden açıldı ve bir saniyelik sessizliğin ardından abisi resmen çığlık atarak gülmeye başladı "Oha, erkek atmış!"

Woojin'in sesini duymayınca Chan arkasını dönüp yeni uyanıyormuș gibi davrandı. Bu sırada abisi Woojin'le "Sen büyüdün de eve erkek mi atıyorsun?" diye dalga geçiyordu

Chan arkasını dönüp abisinin yüzüne baktı. Woojin'den daha yakışıklı olduğunu itiraf etmeliydi. Woojin'e ters olarak aşırı hareketli birisi gibi görünüyordu. Kızlar arasında popüler olduğunu anlamak için müneccim olmaya gerek yoktu

"Günaydın, yenge!" Woojin'in abisi Chan'a el salladığında Chan gülerek Woojin'i gösterdi "Yenge orda, ben enişteyim"

"Oha, bir de altta mıydın!?" abisi yerinde zıplayıp heyecanla Woojin'in omzuna ve koluna vurdu. Woojin abisinden bıktığı belli olurken Chan'a imalı bir şekilde "Dün gece öyle demiyordun ama" dedi

"Dün gece söylediğim tek şey inlemelerinin çok azdırıcı olduğuydu" Woojin'in abisi bununla bilmem kaçıncı kahkahasını attı. Adam tam anlamıyla kafayı yemişti. Woojin sinirlenerek abisine "Senin uykun yok muydu!?" diye bağırdı

Abisi hala gülerken "Artık yok. Hem ben çok sevdim bu çocuğu" Chan'ın yanına sekerek gitti ve adını, soyadını vs sordu

Woojin'in abisi Woojin'den çok farklıydı. Eve birisini attığı için ona kızıp, dövmek yerine dalga geçmeyi seçen bir tipti. Hayattaki tek eğlencesi Woojin'le dalga geçmekmiș gibi davranırdı

Woojin bıkkınlıkla iç geçirip abisinin yanına gitti ve yatakta hala çıplak oturan Chan'ın yanından uzaklaştırmak için ensesinden tuttuğu gibi odadan dışarı çıkarttı

"Bir rahat bırak da çocuk üstünü giyinsin!"

__________________

"Bugün ne yapacaksın?"

Minho saatini kontrol ederek düşündü. Şuanda saat 9'du ve Jisung ile kahvaltı yapıyordu. Han Bey bugün Jisung'un günü olduğu için Minho'ya izin vermişti ama Jisung'un bundan haberi yoktu elbetteki

"Saat 11 de görüşmem var. 12'de biter. Öğle arasından sonra restoranları gezmeye başlayacağım. Eksik var mı diye bakmam lazım. Akşam 6'da işim bitmiş olur. Sonrasında boşum"

Jisung başını salladı "Çoğunluğu sensiz olan bir gün daha"

Minho gülümsedi "Bugün senin günün olduğu için en azından seni oraya bırakabilmek isterdim"

Jisung yemeğini bitirmiş, çayının son yudumunu içen Minho'ya baktı "Bana motivasyon verebilirsin"

Minho bardağı kenara bırakıp "Nasıl?" dedi

Jisung etrafına bakıp mutfağı izleyen hiç bir görevli olmadığını gördüğünde ellerini yanaklarına koyarak dudak büktü ve Minho'nun öpmesi için bekledi

Minho gülerken eliyle dudağına vurdu. Kendisine masum bakışlar atmaya başlayan Jisung'u yanağından ses çıkaracak şekilde öptü ve yanaklarını sıktı

"Kilo verirsen seni gebertirim"

Jisung gülüp her zaman ki aegyosunu yaparak ellerini tombul yanaklarına bastırdı

Minho kapıda görevlilerden birisini gördüğünde Jisung'un duyabileceği bir tonda boğazını temizledi. Masanın üstündekileri temizleyip gizlice Jisung'un saçlarını karıştırıp mutfaktan çıktı. Minho işe gitmek için evden çıktığında Jisung'da çalışma odasına, inzivaya çekildi

__________________

"Seungmin! Tanrı aşkına, dün nerdeydin?"

Seungmin Wonpil'i kolundan tuttuğu gibi binadan çıkarıp bahçeye sürükledi. Wonpil ne olduğunu sorgulayarak onu takip etmişti

"Dün kurdun evinde kaldım"

"NE?!"

"Şşşşşş!" Wonpil'i sessiz olması için uyarıp devam etti "Manyak şeyler öğrendim ama çoğunu anlatamam. Şimdilik tek söyleyebileceğim Hyunjin ile çıkmaya başladığımız"

"Bekle, bir saniye..." Wonpil bir kaç saniye kadar düşünüp tekrar bağırdı "NE!?

Seungmin onu tekrar susturdu. "Dersim var diyerek çıktım. Yoksa hala daha kalmam için ısrar ediyordu"

Seungmin dün gece yaşanan olayların hepsini özet geçti. Özellikle herkesin buluştuğu nokta Wonpil'i etkilemişti

"Bu gerçekten kader olmalı"

Seungmin başını sallayarak onu onayladı

"Peki Hyunjin'e güvenecek misin? Çocuğa paldır küldür düşmüştün gerçi, her türlü güvenirsin" lafını tekrar yediğinde Seungmin gözlerini devirdi

Bu Hyunjin'in yüzüyle alakalı değildi!

__________________

Yönetici kendisine verilen emirlere karşı sadece "Peki efendim" diyebildi

"Bu kısımdan sonra aktif rol alman gerekecek, hazırlıklı ol"

Yönetici selam vererek odadan çıktı. Kameraların önünden bir kere daha gerginlikle geçerek odasına gitti

Sonunda

Sonunda bu yükten kurtulmuştu

Hala daha bunu neden yaptıklarını anlamasa da üzerindeki yükün bir yalandan ibaret olması onu sinirlendirdiği gibi mutlu da etmişti

Hiç değilse artık gerçeklerin bir kısmını biliyordu

__________________

Acayip uykum varken yazdım. Yazım hataları için kusura bakmayın ayrıca biraz kısa oldu, özür dilerim

Let's Play a Death Game // With SKZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin