1. Bölüm/''Sadece Eskileri Hatırladım.''

2.7K 131 16
                                    

''Sen iyi misin?''

Gözlerimi aralarken Amber ve Scott'un gölgeleri gözüküyordu. Kendime geldiğimde, 5 dakika önceki olayı hatırlamıştım.

Onun sadece rüya olması için herşeyi verirdim. Ama gayet gerçekti. Gözlerimden akan yaş kulağıma doğru ulaşırken Scott'un sesi duyuldu.

''Gözlerin kıpkırmızı olmuş. Yeter Lydia. Gerçekten yeter. Kalkıp devam etmelisin.''

''Geri dönecektir. Yani değil mi?'' dedi Amber ve Scott'a baktı.

Kıvrandığım koltuktan yavaşça ayağa kalkarken sendelemem ve Scott'un beni tutması bir olmuştu.

''Hey. Kalkıp devam et derken mecazi anlamda söyledim. Az önce bayıldın. Biraz daha yatsan iyi olur.'' dedi ve beni tekrar zorla kalktığım koltuğa itti.

''Telefonumu uzatır mısın?'' dedim fısıldar gibi.

''Tabii. '' dedi Amber ve masadan alıp elime uzattı. Titreyen parmaklarımla kişi listesine girdim ve ''Bay Batman''e bastım. Bunu görmek bile gözyaşlarımın tekrar serbest kalmasına yetmişti.

''Boşuna arama. Yarım saattir deniyorum. Telefon numarasını değiştirmiş. Babası da öyle.'' dedi Scott ensesindeki teri silerken. Onun da ağladığı belliydi.

''Geri döner? Değil mi?'' Dedim gülümser gibi.

''Döner.'' Dedi mırıldanarak. Umudu yok gibiydi. Yüzünde herhangi bir ifade yoktu. Sadece olanları anlamaya çalışıyordu. Bir yandan da bu durum canını yakıyordu.

''Ben iyiyim. Yarın okul var. Eve gitmeliyim. Gerçekten çok iyiyim.'' dedim ayağa kalkarken.

''Genede seni biz bırakalım.'' dedi Amber ve kapıya doğru yöneldik. Son kez arkama baktığımda onun yazdığı notu gördüm.

Bahçeye çıkarken sendeleyerek yere düştüğümde çocuklar tekrar beni tuttular ve hızla arabaya soktular. Başım hala dönüyordu. Ve onun gittiğini düşünmek midemi bulandırıyordu. Karnımda anlayamadığım bir acı vardı.

''İnmeyecek misin? Lydia. Hey!''

Scott'un bağırması daldığım uyanmama neden olmuştu. Onlara tekrar teşekkür ettim ve yavaşça içeri girdim. Işıklar açık değildi. Saatin daha 8 olmasına rağmen. Etrafa bakındığımda Bayan Stone'un evde olmadığını anladım. Hızla odama çekildim ve yatağıma yatıp sadece gözlerimi kapattım.

Bir şekilde hepsi İsaac yüzünden olmuştu.

İsaac neden aklıma geldi bilmiyorum. Sadece, İsaac yüzünden Allison öldü. Bu yüzden New York'a gittim. Bu yüzden Max'le tanıştım ve bu yüzden onu öptüm. Allison hiç ölmese -yani öldüğünü sanmasam- bunlar başıma gelmeyecekti.

Göz yaşlarım yastığımı ıslattığında istemsizce ayağa kalktım ve bilgisayarımı açtım. Hızla e-mail adresine girdim ve mesaj atmaya başladım.

-Stiles özür dilerim. Lütfen beni ara.

-Bir hata yaptım. Beni böylece bırakamazsın. Lütfen Stiles.

-Lütfen.

-Seni seviyorum. Beni terkedemezsin.

-Bak ister bana küfür et, bağır çağır ama burada kal. Uzakta olma. Birlikte olmasak da yakınımda ol.

Sinirle laptopu kapatıp kenara fırlattım. Ne saçmalıyordum ki bunları asla görmeyecekti. Görse de okumadan sileceğine emindim. Zaten sevse bırakmazdı.

Yüzümü yıkadım ve kitaplarımı çıkarıp ders çalışmaya başladım. Onu unutmanın yada acımı bastırmamın tek yolu bu olabilirdi.

Saat 12 gibi de masamın kenarında uykuya dalmıştım.

-----SABAH----

''Öldü galiba.''

''Ya saçmalama ders çalışmış baksana.''

''Bence öldü.''

''Off Scott sana fikrini sormadım.''

Yavaşça gözlerimi açarken eğilip bana bakan Scott ve Amber'la karşılaştım. ''Evimde ne işiniz var ve nasıl girdiniz?''

''Anahtarla. Asıl soruyu sana sormalıyız. İlk sorum neden kitabın salyalarla dolu ve neden masada uyudun?''

Ayağa kalkarken saçlarımı düzelttim. ''Hani ders çalışmak diye bir kavram var. Gerçi hiç yapmadığın için pek bilmiyorsun.''

''Neyse biz salonda bekliyoruz üstünü giyin gel.'' dedi Amber ve Scott'u kolundan çekerek odadan çıktı.

Hızla üstümü değiştirdim ve saçlarımı yaptım. Artık önceki kadar -1 saat- uğraşmıyordum sadece 15 dakikamı alıyordu.

Yanımda en sevdiğim 2 arkadaşım vardı ama ben kendimi yanlız hissediyordum.

Aslında yalnız hissetmiyorum. Kendimi yalnız hissetmem için önce kendimi hissetmem gerek. Ve ben hiçbir şey hissetmiyordum ve içimde kocaman bir boşluk var . Hiç gelmeyecek birini bekliyor gibiyim.

---OKUL---

Kapıdan içeri girdiğimde herşey rahatsız edici bir şekilde normaldi.

''Sen küçük hanım.''

Arkamı döndüğümde gene şu yüzüne kahve döktüğüm çocuk vardı.

''Küçük hanım derken?''

''Şey adın neydi hatırlayamadım ki.''

''Cidden mi?''

''Heh Lydia.''

''Ne istiyosun?''

''Bi akşam yemeği.''

''Ne?''

''Sonuçta yüzüme kahve döktün. Bunu borçlusun.''

''Ahahha rüyanda görürsün.''

''Tamam o zaman şöyle yapalım. Sen adımı hatırla ben yemek işinden vazgeçim.''

Tamam. Hadi Lydia bunu yapabilirsin.

S... Silas! Hayır. Hadi Lydia bul artık.

''Tabiki adını biliyorum.... Stefan!''

''Son şansın.''

''Sadece şaka yapıyodum Steven. Evet Steven.''

''Saat 8'de gel beni al.''

''Ne? Araban yok mu?''

'' Cidden 1800'lü yıllardan kalma bi arabadan inip rezil olmak istiyomusun?

''Tamam 8.30'da.''

''Bu arada adım ; Stiles. Hecelememi ister misin?''

Gözlerimi açtığımda herkesin bana baktığını farkettim. Gözlerimi kapamış sadece geçen yılı hayal ediyordum.

''Lydia. Yürümeyi düşünüyor musun? Ah bugün okula gelmemeliydin.'' dedi Amber beni ittirirken.

''Sadece, eskileri hatırladım. Siz sınıfa girin ben geliyorum.'' dedim ve onları yolladım. Sadece biraz dolaşmak istiyordum.

''Noldu? Stiles'ın yanında yok mu?'' dedi çok ama çok yakından tanıdığım bu ses.

''Allison sana noldu?'' dedim gözlerimi kısarak.

''Ne varmış.''

''Sen tanıdığım Allison değilsin.''

''Sadece gerçekleri anladım. Sizin için insanların canı bir hiç. Onların ölüp olmadığı umrunuzda değil. Tıpkı ben ve İsaac gibi. ''

''Bana İsaac'i mi savunuyorsun?''

''O da iyi biriydi. Onu tanımıyorsun. Hemde çok... çok iyi biriydi.''

''Birşey diyim mi sen delirmişsin.'' dedim ve cevap vermesini beklemeden hızla sınıfa girdim. Arkamdan da Max girmişti.

Göz göze geldiğimizde bana sadece gülümseyerek yerine oturdu. Son olaydan sonra konuşamazdık herhalde.

Nefes (Batman 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin