Selam millet. Söz verdiğim gibi erken yazmaya çalıştım.
Bu arada Lost Souls adlı hikaye de bakar mısınız?
----------------
~Lydia'nın Ağzından~
Uyandığımda Amber ortalıkta yoktu. Muhtemelen küsüp biryerlere gittiğinden endişelenmedim.
Scott 10 dakika önce geldiklerine dair mesaj atmıştı. Cevap verme gereği duymadım.
Amber'ı aradığımda telefonlarını açmıyordu.
Bir kaç dakika sonra acıktım ve sofrayı hazırlamaya başladım.
Eve gidemezdim. Yani sonuçta Bayan Stone oradaydı. Onunla yüz yüze gelmek istemiyordum. Hatta Scott'la bile. Bir kaç dakika sonra kapı çaldı.
Amber olduğunu düşünüp kapıyı açtığımda karşımda başka biri vardı; Stiles.
~Amber'ın Ağzından~
Çırpınmam bir işe yaramıyordu. Max beni sandalyeye o kadar sıkı bağlamıştı ki kaçamıyordum. Bir kaç dakika sonra odaya geldi.
''Nasıl ölmek istersin Amber? Aslında sen kardeşimin emanetisin. Sonuçta seni koruyacağına söz vermişti değil mi? Ama kardeşimin sözünü pek dinleyen biri değilimdir. ''
''İkinizin de canı cehenneme.'' Dedim ve Max'e tiksinerek baktım.
''Deme böyle ama. Biz kardeşiz. Autreler için ne derler biliyor musun? Tanrının çocukları. Herneyse. Seni hemen öldürmeyeceğim. Bakalım senin Batman'in gelebilecek mi?''
''Bence işini bitir. Eğer gelirse kafanı uçurur.'' Dediğimde kahkaha atmaya başladı.
''O mu? Yapma ben Autre'yim. He doğru sen daha ne olduğunun farkında değilsin. Dur da sana anlatayım. Autreler Tanrı tarafından özel kişilere verilir. Güçleri sonduzdur. En büyük Autre'lerin tek parmaklarıyla bir güneşi kuruttukları söylenir. Yani Autreler herşeyi yapabilir. ''
''Herşey?''
''Herşey.'' Dedi ve sırıttı.
----------
~Stiles'ın Ağzından~
''Ne işin var burada?'' Dedi Lydia. Çok şaşırmış gözüküyordu.
''Artık konuşmamız gerek. Dinleyecek misin?''
''Evet.'' Dedi ve kapıyı örtüp bahçeye çıktık.
''Neden Max'i öptün?''
''Neden beni bıraktın?''
''Lydia dedim ya. Eğer söyleseydim-'' Sözümü kesti ve konuşmaya başladı. Bu sefer kızgın gözükmüyordu.
''Eğer söyleseydin ayrılırdır evet. Ama seni affederdim. Şu an sana öfkeli de değilim. Biliyorum o sen değildin. Ama gitmeni gerektirmezdi. Ve Max konusuna gelirsek, özür dilerim. Bir an beni terketmiş olman o kadar kötü hissettirdi ki ne yaptığımı bilemedim.''
''Gerçekten özür dilerim. İlk başta söylemeliydim.''
''Evet söylemeliydin.''
''Dedim ya korktum.''
''Korkma. Artık yalan yok. Kaçıp gitmek yada başkasını öpmek yok. Ayrı kalmak, başkalarını koruma olarak tutmam yada sır saklamak yok.''
''Bir dakika. Şimdi biz tekrar?'' Dediğimde güldü.
''Evet.'' Dedi ve sarıldı. Bir yandan ona sarılıp bir yandan da telefonumu çıkartmaya çalışıyordum.
''Ne yapıyorsun?'' Dedi Lydia geri çekilirken.
''Scott tekrar birlikte olamayacağımızı söyledi. Ona söylemeliyim. Bu arada Amber nerede?''
''Bilmiyorum öğlen evden çıktı bir daha da dönmedi. Bir yerlerde alışveriş yapıyordur.''
''Tamam. Bizim de gitmemiz gerek.'' Dediğimde gözlerini kıstı.
''Nereye?''
''Bilmiyorum ama bugün özel olmalı. Sinemaya gidebiliriz.''
''Sinema mı? Son sinema maceramızı hatırlıyor musun?''
''Hm o zaman pikniğe ne dersin?''
''Stiles akşam oldu.'' Dedi ve içeri girdi.
''Off gece olunca ne oluyormuş? Hadi kırma beni.''
''Tamam.'' Dediğinde zıplamaya başladım.
''Beni bekle üstümü değiştirim. Sende birşeyler hazırla.'' Deyip hızla yukarı çıktı.
--------------
Kitabın başından beri Stydia istiyodunuz sonuna Stydia yapıyorum. Birkaç bölüm romantik olucak *-* Tabi benim gibi öküz bir kişilikten ne kadar romantik birşey çıkarsa artık.
Bölüm kısa oldu kusura bakmayın :/
Sınır 30 vote.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefes (Batman 2)
Fanfiction♥Batman kitabının devamıdır. ♥ İşler daha da zorlaşırken Lydia bu oyunda yapayalnız. Stiles artık yok. Sakladığı büyük sır, Lydia'yı daha da uçuruma götürecek. Ve Stiles döndüğünde, ya Lydia için artık çok geç ise?