3.Bölüm/''Stiles gitti, kabullen bunu.''

1.8K 121 25
                                    

Hiçbir okul beni kayıt etmiyo ve ben ortada kaldım. O yüzden sinirlerim bozuk. Bu yüzden yeni bölüm biraz gecikti kusura bakmayın :/ 

Bu arada Time Lord'a da birazdan yb geliyor.

''Ee anlat bakalım.''

''Neyi?'' dedim bilmiyormuş gibi.

''Dün gece Max'in evinde neler oldu? Garip birşeyler sezdin mi?''

''Ah o mesela. Anlatmak isterdim ama yapmadığım birşeyi anlatamam değil mi? Gitmedim.''  Dediğimde gözleri büyüdü Scott'u.

''Nasıl gitmedim? Nasıl gitmezsin? Lydia bak hissediyorum o çocukta birşey var.''

''Gitmedim dedim. Gitmeyeceğim demedim. Ama bazı şartlarım var.'' 

''Neymiş?'' dedi Amber.

''Öncelikle madem o çocukta birşeyler seziyorsunuz demekki tehlikeli biri. Yalnız başıma gidemem. Amber da gelsin.''

''Tamam. Eğer şartın buysa bende gelirim.'' 

''Birşey daha var. Şu Max olayını çözdükten sonra Stiles'ı aramaya gideceğiz. Önce hangi şehirde kaldığını araştırır sonra da cumartesi günü gideriz.'' Dediğimde Scott'un yüzü asılmıştı. 

''Lydia hayır. Böyle birşey olmayacak.Geri dönmiycek o. Bizi bıraktı. Seni bıraktı. Onu unutmalısın. Eğer geri döncek olsaydı hiç gitmezdi. Onu bu kadar kararlı görmemiştim. Zorlama artık tamam mı? Benim için de zor. Ama gitti. Stiles gitti kabullen bunu.'' dedi ve masadan kalktı. 

''Biz biraz kavga ettik. Ondan böyle asabi. Boşver onu. Eğer istersen ikimiz gideriz.'' dedi ve omzuma dokundu Amber. 

''Yo haklı aslında. Boşuna ümitleniyorum. Bu akşam beraber gidiyoruz değil mi?'' 

''Tabiki.'' dedi ve gülümsedi. 

''Benim derse gitmem gerek, akşam görüşürüz o zaman.'' Ayağa kalktım ve kapıya yöneldim.

''Görüşürüz.'' 

----------------AKŞAM--------------

''Bak ben kapıyı çalayım sen içeri dal sonra bayıltıp evi arayalım. Bence bu daha güvenli olur.'' dediğinde Amber'a bakıp gözlerimi kıstım. 

''Sonra da kimliklerimizi değiştirip başka bir ülkeye kaçarız ne dersin?''

''Lydia saçmalamanın sırası mı?'' 

''Her neyse.'' dedim ve zile bastım. Yaklaşık 2 dakika sonra da kapıyı açmıştı. 

Bizi gördüğünde duraksadı ve önce Amber'ı sonra beni süzdü. ''Kızlar. Noldu?'' 

''Birşey yok. Sıkıldık ve oturmaya geldik!'' dedi ve içeri daldı Amber. Max ise şaşkınca onu izliyordu. Daha sonra ''Merhaba.'' diye fısıldadım ve içeri geçtik. 

''Ailen yok mu Max? Evin çok büyük. Burada yalnız başına kalmak zor olmalı.'' dedi Amber koltuğa iyice yerleşirken. 

''Evet, çok sıkıcı.''

''Ee, soğuk birşeyler yok mu içelim?'' dediğinde gözlerimi büyüterek Amber'a baktım. Kız iyice oturmaya gelmiş gibiydi. 

''Tabii, siz bekleyin ben yapıp getireyim.'' dedi ve koşarak mutfağa gitti. 

''Oturmaya mı geldik biz? Yayıldım bakıyorum.'' 

''Ya kas kafalı mutfağa gitti işte etrafa bakalım gel.'' dedi ve dolapları karıştırmaya başladı. ''Orada dikilecek misin yoksa mutfağa gidip oyalayacak mısın?'' 

''Nasıl oyalayacağım?''

''Ne bileyim söyle birşeyler. Hadi!'' 

Hızlıca mutfağa gittim ve ona baktım. Gayet normal gözüküyordu. Beni 89 yerimdne bıçaklayıp, tırnaklarımı ve dişlerimi teker teker söküp, aç piramalara atıp kalan cesedimle mangal yapıp köpeklere yedirecek bir tipe benzemiyordu. Gerçi hiç öyle bir tip görmedim ama neyse. 

''Bir şey mi oldu? Dedi buzları bardağa dökerken.

''Ben konuşmak istiyorum. Geçen günki o olay için.''

''Ne olayı ben hiçbirşey hatırlamıyorum.'' dedi ve gülümsedi.  

''Hani şu öpücük.''

''Dedim ya, öyle birşey olmadı. Unuttuk gitti.'' dedi ve kıkırdadı. Keşke bende unutabilsem.  

''Hadi içeri gidelim Amber sıkılmıştır.'' deyip kapıya yöneldiğinde kolunu tuttum. 

''Aslında sana söylemem gereken daha önemli bir konu var.'' 

''Ne oldu?'' 

''Amber kanser.'' 

''Ne?!'' dedi ve küçük çaplı bir çığlık attı. 

''Şşş duymasın. Evet kanser. Son günleri iyi geçirsin diye uğraşıyoruz.'' dedim ve gülmemek için kendimi zor tuttum. 

''Şaka filan değil ciddisin dimi?'' 

''E-evet neden şaka yapayım. Böyle bir konuda asla şaka yapmam.'' 

''Aman Tanrım.'' dediğinde kıkırdamama engel olamadım. 

''Lydia!!!!!'' Amber'ın sesi geldiğinde hızla odaya gittim. 

''Hadi gidelim.'' 

''Ama daha içecekleri getirmedim. Yeni geldiniz.'' 

''Bir dahakine artık.'' dedim ve Amber'ı kolundan tutup dışarı çıkdığımda derin bir nefes aldım.

''Azıcık oyala dedim yarım saat demedim.'' 

''Ya zaten zor tuttum. Sen birşeyler bulabildin mi?'' 

''Bunları gördüğünde kalbin durucak. He birde ona ne söyledin? Yani nasıl oyaladın?'' dedi merdivenden inerken. 

''Kanser olduğunu filan söyledim.'' dediğinde kahkaha attı. 

''Şişt kızlar.'' Bahçe kapısından çıkarken arkamdan gelen sesle irkildim. Scott arabada oturmuş bize bakıyordu. 

''Scott ne işin var burada?'' dedim arabaya yaklaşırken. 

''Stiles'ı aramaya gitmiyor muyduk?'' Dediğinde gözlerim 2 kat büyümüştü. 

''Nasıl? Ama sabah-'' 

''Sabah Stiles'ın nereye taşındığını araştırmış ama bulamamıştım. Daha sonra arkadaşım aradı ve New York'da olduğunu söyledi. Bende senin ve Amber'ın dolabından birkaç kıyafet aldım. Amber burada olduğunuzu söyleyen bir mesaj attı. Kısacası; New York'a gidiyoruz!'' 

''Okul?

''Ne zamandan beri okulu önemser oldun? Ah hadi atlayın sabaha orada olmalıyız.. Hem bizi bekleyen bi Stiles var!'' dediğinde Amber kıkırdayarak arabaya bindi. Bende arkasından. 

''Scott beni çirkin gösteren kıyafetlerden aldıysan keserim seni.'' dedim uyararak. 

''Bir fikrim yok. Elime geçen 3 şeyi aldım. Hem uzun kalmayız. New York senin için sorun olmaz değil mi?''

''Annemin öldüğü yer olduğu için mi? Evet sorun olur. Ama gitmek istiyorum.'' dedim ve sahte bir gülümseme attım.

Kim bilir belki gitmişken annemin katilini de bulurum. ,

 

Nefes (Batman 2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin