《Bölüm 27》Lucy

12.8K 910 170
                                    

27.Bölüm

Lucy Graham kiraladığı pikapıyla Northumberland şehir merkezinden kırsala doğru yolculuk etmekteydi. Telefonunun sesi belki bilmem kaçıncı kez çaldığında neredeyse çiftlik evine varmıştı ve çalan telefonu duymazdan geldi. Arayanın sevgilisi Nate olduğunu biliyordu. Ona nerede olacağını mesajla haber vermişti ve şu an konuşmaya hazır değildi çünkü Nate ona buraya geldiği için kızacaktı, hem de çok!

Bir buçuk ay önce en yakın arkadaşı Fiona kaybolduğundan beri -ki polise göre intihardı- Lucy'nin de hayatı tepetaklak olmuştu. Fiona onun için her hangi biri değildi, birbirlerini anaokulundan beri tanıyorlardı ve n uzun süre arkadaşlık yaptığı kişiydi. Fiona'nın intihar etmeyeceğini biliyordu.

Nate ile birlikte Fiona'nın kayıp haberini aldıklarında Alaska tatillerinden döndükleri gündü ve apar topar Northumberland'a gelmişlerdi. Kayıp ihbarını yapan kişi aile avukatlarıydı çünkü Fiona kararlaştırdıkları görüşmeye gitmemiş, telefonlara çıkmayıp ortadan kayboluvermişti. Yüklü bir servete sahip olmak üzere olan birinin yapacağı şey değildi bu.

Avukatın ihbarı üzerine çiftlik evine gelinip inceleme yapılmış, Fiona'nın bazı kişisel eşyalarına ulaşıldığı halde kendisinin izine rastlanmamıştı. Çevre evlerdeki insanlara sorulup soruşturuldukça birkaç gece önceki fırtınada beyaz giysili bir kadının kendini dalgaların arasına attığını söyleyen iki kişi çıkmıştı. Her ikisi de fırtınalı gece de doğru görüp görmediğinden emin olamadığından o ana dek polise bir şey anlatmadığını söylemişti. Bunun üzerine polisler dosyayı intihar olarak kapatmışlardı.

Lucy buna kesinlikle inanmıyordu, defalarca polise de anlatmıştı. Bir insan hayatı boyunca zorluk çekip tam yüklü miktar bir servete sahip olacakken neden kendini öldürmek istesin di?

Polis ise işin üstüne çok fazla gitmek istemiyordu çünkü böylesi daha kolaydı. Fiona zaten babasını tanımamış, annesi ise 16 yaşındayken kanserden hayatını kaybedince zor bir çocukluk ve gençlik yılları geçirmişti. Birkaç ay öncesinde uzun zamandır ilişki yaşadığı sevgilisinin de kendisini aldattığını öğrenince psikolojisi bozulmuş ve intihar etmişti.

Ne kadar kolay... Ve ne kadar yanlış...

Lucy Fiona'nın asla intihar etmeyeceğini bildiğinden ona ne olduğu sorusu beynini kemirip duruyordu. Son bir haftadır Nate ile de arası bozulmuştu. Aslında Nate ilk zamanlar çok hassas davranmıştı, sonuçta Fiona onun da arkadaşıydı. Northumberland'a geldiklerinde polislerle görüşmüş, arama çalışmalarına katılmıştı ancak Fiona'dan her hangi bir iz bulunamadıkça Nate'de polisin intihar kararından yana olmuştu. Ancak o Fiona'yı Lucy kadar tanımıyordu, bu yüzden anlayamazdı. Fiona'nın intiharını kabullenmiş, Lucy'nin ise en yakın arkadaşının ölümünü kabul etmekte zorlandığını iddia edip profesyonel yardım alması gerektiğini iddia etmişti. Geçen hafta ailelerini tanıştırma planlarını da erteleyince işler sarpa sarmaya başlamıştı.

"Üzüntünü anlıyorum bebeğim. Fiona için ben de çok üzgünüm ancak bunu atlatmamız gerek. Bir aydan fazla zaman geçti, durumu kabullenmelisin."

'Sersem çocuk...' diye düşündü Lucy kendisine söylediği sözleri hatırlarken. Kafasında sürekli 'Fiona'ya ne oldu?' sorusu varken nasıl hayatına devam edebilirdi? Yirmi yıllık arkadaşına olanları öğrenmek istemesinin nesi garipti? Sırf intihar ettiğine inanmadığı için neden psikolojik yardıma ihtiyaç duyuyordu?

Arabası çakıllı yolda ilerleyip sonunda çiflik evinin önünde durduğunda telefonunu alıp tamamen kapattı. Bunu yapmadan önce tam on sekiz cevapsız arama olduğunu gördü, Nate çıldırmıştı! Geri döndüğünde büyük kavga edecekleri kesindi. Am Lucy buna mecburdu. Buraya gelmezse içi rahat etmeyecekti ve Nate'in de onunla tekrar gelmeyeceğini, hatta gelmesine izin vermeyeceğini bildiğinden ona söylemeden gelmek zorunda kalmıştı.

AŞK'A YOLCULUK (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin