Herkese iyi geceler arkadaşlar 😊 Öncelikle şunu söylemeliyim ki bölümü yazdıktan sonra saldırı sahnelerini ve dövüşleri biraz sadeleştirmek zorunda kaldım çünkü şu ana dek yazdığım en uzun bölümlerden biri oldu ve o haliyle bıraksaydım sanırım biraz sıkıcı olacaktı çünkü sadece savaş içerikli olmuştu. 😕 Ben de on yerine bazı kısımları sildim ve birazcık Arven&Fiona'ya yer vermeye çalıştım. Bu düzenlemeleri yapmak bir hayli zaman aldı yalnız 😂😂😂
Bu arada bir önceki bölüm beğeni rekoru kırmış, çok sağolun gerçekten mutlu oldum.😊😊 Lütfen bu bölümde de beğenmeyi ya da yorum yapmayı unutmayın olur mu 😘
keyifli okumalar!
26.Bölüm
Gün yavaş yavaş gökyüzünü terk edip yerini Ay'ın gölgelenmiş ışığına bırakırken köyde de gerginlik git gide artıyordu. Vakit geçtikçe herkes işin ciddiyetinin iyice farkına varmış gibiydi. Aslında elbette farkındaydılar, sadece içlerinde bulunduğu durum onlar için yabancı değil, alışıldıktı. İçlerinde en çok korkan kişinin kendisi olduğunu biliyordu Fiona.
Köydeki yaşı çok ufak olan çocuklar ve doğumu yaklaşmakta olan birkaç hamile kadın Fiona'nın ısrarıyla ormandaki mağaralardan birine taşındı. Civardaki en gizli ve güvenli yerlerden olmasına rağmen her ihtimale karşı yanlarında onlara eşlik etmesi için güçlü birkaç savaşçı bırakıldı. Böylesi onlar için çok daha güvenliydi.
Görev paylaşımı yapılmış ve gün doğumuna birkaç saat kala plana uygun olarak herkes olması gereken yere yerleşmişti. Ok kullanarak savunma yapacak olanlar çatılarda, özellikle köyü dış kısmından çevreleyen evlerin çatılarında konuşlanarak bir kalkan oluşturmuşlardı. Aynı zamanda içlerinden bazıları tuzak olarak kullanmak amacıyla yanlarına balık ağlarını almıştı. Karınlarını doyurmak için kullandıkları bu ağlara yazık olacaktı ama bu seferki av karın doyuracak bir balıktan çok daha büyüktü.
Diğer savaşçılar ise bıçak ve baltalarını kullanarak köyün muhtelif yerlerine saklanarak pusu kurmuştu. Fıçıların içi, saman yığınlarının arası gibi... Saklanma kısmı hoşlarına gitmesede baltaları ile yakın temasta saldıracaklarından dolayı diğerlerine göre bir nebze daha memnundular. Hem Arven onlara yeni topraklae vaadetmişti ve bu vaad en azından bu seferlik çok değerli Viking ruhlarından birazcık ödün vermeye değer gibi görünüyordu.
"Fiona, son kez söylüyorum, eve dön ve kapıyı üzerine kilitle!" diye dişlerini sıkarak öfkeyle söylendi Arven. Bu kadar inatçı bir kadını eş olarak seçerken doğru bir karar verip vermediğinden emin değildi artık. Fiona ona küçük bir çocuk kadar inatçı bir tavırla davranarak yerinden milim kıpırdamıyor, aksine çatıya kendi çabasıyla tırmanmaya çalışıyordu. Kendini çekmek için kullandığı tahta parçası çatırdayınca Arven ileri atılıp bileğinden yakaladı.
"Kendine bir zarar vereceksin saçmalamayı kes!" diye bağırdı.
"Öyleyse beni yukarı çek çünkü senden ayrı durmayacağım!" diye bağırarak karşılık verdi Fiona. Bunun üzerine Arven onu uzakta tutamayacağının bilincinde olarak bir çırpıda yukarıya kendi yanına çekiverdi.
"Bu işte beraberiz!" diye tamamladı Fiona tekrar Arven'le göz göze geldiğinde.
"Fiona, sana bir zarar gelmesini istemiyorum."
"Seni daha önce baltanı kullanırken gördüm Arven. Kilit altındayken burada senin yanında olduğumdan daha güvende olmayacağımı biliyorum."
Arven ne diyeceğini bilemiyordu. Kendisini barbarlıkla, canilikle suçlayan bu kadının şimdi ona böyle güvenmesi, yanında güvende hissediyor olabilmesi ne ilginçti...Kadını ona güveniyordu, onun yanında kendini olabilecek diğer yerlerden çok daha güvende hissediyordu. Bu durum karşısında içten içe bir tatmin duygusu hissetmeden edemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'A YOLCULUK (Devam Ediyor)
Fiksi SejarahMitoloji #1 Tarihi Kurgu #5 Fiona Evans yirmi altı yaşında, yönetici asistanı olarak çalışan ve hayat zevklerini aldığı maaşa bağlı olarak şekillendirmek zorunda olan genç bir kadındır. Büyük annesinden kalan miras sonrası dört yıldır aynı pozisyond...