İskandinavya
Dövüş beklenenden daha kısa sürmesine rağmen yine de her zamanki gibi yorucu ve pisti. Arvin kana bulanmış baltasını pantolonuna silip beline yerleştirirken nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.
Kazanmışlardı. Köyü ele geçirmiş ve her şeyi yerle bir etmiş, onlara karşı gelen kimseyi sağ bırakmamışlardı. Kendi savaşçıları dışında nefes alan tek bir kişi vardı; köy meydanında elleri bağlanmış halde duran kadın.
Dağılan toz bulutunun ardından görüşü eski haline dönmeye başlayan Arvin hızlı adımlarla kadına doğru ilerledi ve tam önüne geldiği an kadın kafasını kaldırıp ona baktı.
"Sonunda geldin." Dedi minnet dolu sesiyle. "Uzun zamandır beni kurtaracağın anı bekliyordum."
Kafasına boşalan bir bardak soğuk su Arvin'i yerinden zıplayarak uyandıran şey oldu.
"Kahretsin Enfys!" Diye bağırdı kız kardeşine. "Sana defalarca bunu yapmamanı söyledim."
"Bende sana belki de milyon kez sefer öncesi yatağına birini almaması söyledim!" Diye söylendi Enfys. Ardından kendiside yeni uyanmış olan yatağın diğer ucundaki kadına çemkirdi.
"Seni de bu konuda uyarmıştım sersem! Fırla hadi!" Diye bağırdı. Bunun üzerine kadın surat asarak yataktan çıktı ve aceleyle giyinmeye başladı.
"Nara benim kölem ve benim dediklerimi yapmak zorunda." Diye hatırlattı Arvin. "Dediklerimin aksini yapması için zorlayıp durma."
"Sen de biraz sorumluluk sahibi ol. Bugün denize açılıyoruz. Savaş öncesi enerjini yatakta harcamaman gerekirdi."
"Rüya gördüm," diye konuyu değiştirdi Arvin.
"Yine aynı kadın mı? Neydi adı?"
"Fiona."
Aylardır Arvin'in yakasına peydah olan rüyalardan sadece Enfys'in haberi vardı. Arvin Fiona'yı pek çok kez görmüştü ve neredeyse hepsinde aynı yatakta oldukça ateşli dakikalar yaşadıkları ve şehvetle birbirlerinin adını haykırdıkları rüyalardı. Bir süre sonra Arvin artık bu rüyaların bir amacı olduğunu ve sadece adını bildiği bu gizemli kadının gerçek olduğunu düşünmeye başlamıştı.
"Bu kez farklıydı. Elleri bağlanmış halde bir köy meydanında yakılmak üzereydi. Ve bana onu kurtarmamı uzun zamandan beri beklediğini söyledi."
"Bu gerçekten ilginç. Ancak şuan bunu düşünecek vaktimiz yok Arvin. Gemiler neredeyse hazır."
Arvin Enfys'in çoktan giyinip kuşanmış olduğunu gördü o an.
"Gelmek istediğine emin misin?" Diye sordu Arvin tekrar. "Artair için savasmazsan kimse bunu yadırgayacak değil."
Artair bağlı oldukları Kraldı ve aynı zamanda Enfys'in eski kocasıydı. Enfys çocuk doğuramayınca Artair bir kölesinden çocuk sahibi olmuş, Enfys de bu aşağılanmayı kabul etmeyip onu terk etmişti.
"Bizler savaşçıyız Arvin," dedi Enfys. "Sadece kral için değil kendimiz için de savaşıyoruz. Alacağım her can kendi ruhum için olacak."
Arvin cesur bir savaşçı olan kardeşiyle gurur duyuyordu. Tanıdığı en iyi kadın savaşçıydı ve kendisine dahi yenilmemiş, yaptıkları her dövüşte berabere kalmışlardı. Onunla karşılaşıp pişman olmayan tanımıyordu.
Arvin aslında kral Artair'den nefret ediyordu ve elinde olsa onu öldürüp yerine geçerdi ama kendisine engel olan şey Enfys'di. Çelik kadar güçlü görünen kız kardeşinin içten içe hala Artair'i sevdiğini düşünüyor, bu da Arvin'e engel oluyordu. Artair yaşadığı müddetçe de ona bağlılık yemini edenler Artair için savaşmak zorundaydı.
"Ben son kontrolleri yaptırayım," diyerek dışarı çıktı Enfys.
Nara kıyafetlerini getirip Arvin'in giyinmesine yardım etmeye başladı.
"Efendim, sizinle gelebilmek mümkün mü?" Diye sordu Nara. Bu soru Arvin'i şaşırttı.
"Sen savaşçı değilsin Nara. Orada kimsenin işine yaramazsın." Dedi deri kemerini beline bağlarken.
"Ama yine de bir şeyler yapabilirim. Yaralananları tedavi edebilirim."
Nara kendini bildi bileli bir köleydi. En son iki yıl önce Arvin klan liderlerini öldürüp iki klanı birleştirince Nara'da Arvin'in hizmetine girmişti ve bunu hayatının en büyük şansı olarak görüyordu Nara. Arvin diğerleri gibi zalim degildi. Zaman zaman canını yaksa ve kendisini cezalandırsa da daha önce hizmet ettiklerini düşününce Arvin minnet duyabileceği bir efendi konumuna yükseliyordu. Ve şimdi Arvin gidiyordu. Onun yokluğunda tıpkı diğer köleler gibi eziyete uğrayacağını biliyordu Nara. Geçen seferkinde pis kokulu Oisin defalarca kendisine tecavüz etmişti ve lanet olası adamın kendisine yaptırdığı şeyler tamamen sapıkça ve mide bulandırıcıydı.
Arvin Nara'nın dolan gözlerini görünce kararsız kaldı. Oisin'in daha önce ne yaptığını öğrenmişti ancak kendi halkından birini köleye eziyet etti diye cezalandıramazdı çünkü kölelerin hakkı yoktu. Diğer yandan Nara'nın tekrar böyle bir şeye maruz kalmasını istemiyordu.
"Peki, hazırlan ama sakın orada birisine ayak bağı olma. Kendi hayatından kendin sorumlusun ve yanlış bir şey yaparsan döndüğümüzde seni cezalandırırım." Diye uyardı onu.
Nara rahatlayarak derin bir nefes aldı. Arvin'e teşekkürlerini sunarken gözlerinin içi parlıyordu.
***
Açık denizdeki dördüncü günlerinde henüz ufukta kara parçası görünmüyordu. Hava yağmurlu ve deniz fazlasıyla dalgalıydı. Gök gürültüsü ve göğü çatlatan şimseklerle, dev dalgalarla savaşan bir gece geçirmişler, kendi gemilerindendeki iki adamlarını kaybetmişlerdi. Arvin'in tek tesellisi hiçbir geminin alabora olmaması ve birbirlerini kaybetmemesiydi. Denizin üstünü kaplayan hafif sisin içinde beş gemi hala yolculuğuna devam ediyordu.
"Şunu yanımızda getirmemeliydin," diyen Enfys sürekli küsüp duran Nara'yı işaret ediyordu. "Bütün gece korkudan ağlayıp durdu. Herkesin moralini bozuyor."
Arvin'in bir şey demesine kalmadan gözcünün heyecanla bağıran sesi duyuldu.
"Kara göründü!"
"Kara göründü!"
Arvin elini gözüne siper edip kısık gözlerle ufka baktı. İnip kalkan dalgalar arasında bir görülüp bir kaybolan ince çizgi sonunda kendini göstermişti.
"Haydi! Daha hızlı!" Diye bağırdı kürekçilere. Bir an önce karaya ayak basmak istiyordu ve her nedense ufukta kara çizgisini gördüğü an aklıma gelen tek şey rüyasında kendisine ihtiyaç duyan Fiona'ydı.
Bölüm sonu.
Sevgili okurlarım, bu kadar beklettim için çok üzgünüm. Emin olun elimde olsa kimseyi bu kadar bekletmezdim bunu bilmenizi istiyorum...
Bölüm kısa farkındayım ama devam edecek lütfen bana sitem etmeyin 🙈Bu arada farkermişsinizdir Arven'in adını Arvin olarak değiştirdim 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK'A YOLCULUK (Devam Ediyor)
Tarihi KurguMitoloji #1 Tarihi Kurgu #5 Fiona Evans yirmi altı yaşında, yönetici asistanı olarak çalışan ve hayat zevklerini aldığı maaşa bağlı olarak şekillendirmek zorunda olan genç bir kadındır. Büyük annesinden kalan miras sonrası dört yıldır aynı pozisyond...