Sufle - İçinde Aşk Var
Hayal
"Ne zamandır uyuyor?"
"Daha yeni yatırdım kızım, yarım saat olmamıştır. Sen kaçta çıkıyorsun okuldan?"
"Öğle arasındayız şu an, 3 dersim daha var işte. Neyse Gökşen Teyze, ben seni tutmayayım. Çok teşekkür ederim tekrardan. Hakkını nasıl öderim bilmiyorum."
"Ne hakkı be? Delinin dediği lafa bak. 6 çocuk yetiştirdim ben, bir bebekle mi baş edemeyeceğim?"
Söyledikleriyle gülümseyip onunla vedalaştım ve telefonu kapattım. Gökşen Teyze, oturduğum dairenin karşısında oturan sevimli bir kadındı. Annemin beni kucağımda Ömür'le kapı önüne koyduğu o gün çaresiz bir şekilde tekrar hastaneye gitmek zorunda kalmıştım. Kalacak hiçbir yerim yoktu ve hastane bana güvenli bir yer gibi gözükmüştü. Oraya gittiğimde Kaya da hala hastanedeydi. Ben ona hiçbir şey anlatmadan derdimi anlamış, beni uygun gördüğü ilk daireye yerleştirmişti.
Apartmanda beni yargılamadan benimle konuşan tek insan Gökşen Teyze'ydi. Geri kalan herkes beni evli bir adamdan çocuk peydahlayan, yuva yıkan biri olarak görüyordu. Aslında kucağımdaki çocuk evli bir adam ve metresinin çocuğuydu, annemle babamın evliliğini yıkan kadının çocuğuydu. Ama bu yüzden küçücük bebekten nefret edemezdim. Çünkü bu hikayede en masum kişi oydu.
Telefonu hırkamın cebine koyup sınıfın kapısını açtım ve kimsenin yüzüne bakmadan sınıf penceresine doğru ilerledim. Pencereden bahçeyi izlerken yüzüme hafif hafif esen rüzgar beni biraz da olsun rahatlatıyordu. Aslında canımı sıkan çok şey vardı. Sınav senemdeydim ve Ömür'e baktığım için doğru düzgün ders çalışamıyordum. Muhtemelen seneye kalacaktım.
Saçlarımı geriye atıp gözlerimi bahçede gezdirmeye devam ederken okulun bahçesinde gördüğüm yüzle bir anlığına yutkunamamıştım. Kalbim sıkıştığında yüzümü hafifçe ekşitmiştim, gözlerimi hala onun yüzünden çekemiyordum. O ise bahçede birini arıyor gibiydi. Aradığı kişi ben olabilirdim çünkü beni en son gördüğünde öpmeye çalışmıştı.
Kafasını yukarıya kaldırdığında kendimi geriye attım ve hızlıca sınıftan çıkıp kızlar tuvaletine girdim. Onunla karşılaşamazdım. Bulut'la göz göze gelemezdim. Böyle bir ana hazır değildim henüz. Çünkü onu daha unutamamıştım. Onu unutma kararı bile almamıştım. Her şeye rağmen hayatımda yaşadığım en güzel deneyimi yaşatmıştı bana, unutmaya gönlüm el vermiyordu.
Bacaklarımı sallaya sallaya tuvalette turlarken koridordaki seslere kulak kesilmiştim. Bulut bu kata çıkmış olabilirdi. Ve eğer o bu kattaysa hayatta tuvaletten çıkamazdım.
"Bulut? Ne işin var burada?"
"Ziyarete geleyim dedim hocam."
"İyi yapmışsın. Nasıl gidiyor üniversite? Alıştın mı bakalım?"
"İyi gidiyor, bir sıkıntı yok şimdilik."
İstemsizce tırnaklarımı yemeye başladığımı fark ettiğimde elimi ağzımdan çektim ve Bulut'un sesine odaklanmaya devam ettim. Hocayla konuşmasını bitirmiş olmalıydı çünkü şu anki konuşmasında mesafeli bir tavır yoktu, muhtemelen arkadaşlarıyla konuşuyordu.
"Üniversitede kızlar teklif ediyor mu?"
"Evet."
Hay...
"Ne güzel lan. Neyse, o zaman ben ders çalışmaya gideyim. Bir anda bir istek geldi. Görüşürüz."
"Hayır, gitme. Kızlar teklif ettiğinde Bulut'un ne cevap verdiğini sormadın." Kendi kendime mırıldanmam tuvaletteki bir kızın dikkatini çektiğinde umursamamış ve dışarıyı gözlemeye devam etmiştim. Onun beni görmeyeceği bir yere gizlenmek kendimi biraz huzurlu hissettiriyordu.
"Gece!"
Bulut'un seslendiği ismi duyduğumda gözlerim kocaman açılmıştı. Bulunduğum yerden görebildiğim tek şey Bulut'un sırtı ve Gece'nin yüzünün yarısıydı. Elimi kalbimin üzerine koyup sakinleşmeye çalıştım ve konuştuklarını dinlemeye başladım.
"Hayal okulda değil mi?"
İlk sorduğu şeyin benimle alakalı olması heyecanımı dindirmemde bana hiç yardımcı olmamıştı. Ellerim tir tir titriyordu ve kendimi ayakta tutacak güç bulamamaktan korkuyordum. Geçen bunca zaman boyunca Bulut çok az aklıma gelmişti çünkü aşk hayatımdan önce odaklanmam gereken çok daha büyük sorunlar vardı. Ne yiyecektim? Ömür'e ne yedirecektim? Ona nasıl yeterli gelecektim? Ve daha birçok soru...
Ama şimdi onun varlığının biraz uzağımda olduğu gerçeği aklımdaki tüm düşünceleri onla doldurmamı sağlıyordu. Bu da benim kalbim için biraz fazlaydı tabii...
Bakışlarımın Bulut'a daldığını fark ettiğimde silkelendim ve tam o anda Gece ile göz göze geldim. Gözlerini gözlerimden ayırmayarak Bulut'a sorduğu sorunun cevabını verdi. "Hayır, Hayal bugün okula gelmedi."
Gözlerimi kırparak ona teşekkür ettim ve bulunduğum köşeye iyice çekildim. Bulut'un ağzında bir şeyler gevelediğini ve ardından gittiğini duymuştum. Birkaç saniye sonra Gece, önümde belirmiş ve kaşlarını kaldırarak bana bakmıştı.
"Bulut'a neden yalan söylememi istedin?"
"Kimseyle konuşacak halde değilim çünkü."
"Onu fark ettim zaten. Benden bile uzaklaştın. Nedenini soruyorum hiçbir şey söylemiyorsun. Ama ben salak değilim, Hayal. Beni kendinden uzaklaştırmanın altında bir şeyler yattığını biliyorum ve bu şeyler de benimle alakalı değil. Sadece ne olduğunu bilmiyorum."
"Evet, neyse. Teşekkür ederim Bulut olayı için."
Yanından geçerek yeniden sınıfa dönmüş ve sırama yavaşça oturmuştum. Bulut'un yaşadığım bunca şeyden sonra bile aklımı bu kadar meşgul edebilmesi beni çok rahatsız etmişti. Onun karşısına çıkamıyordum, ona -kimseye- ne olduğunu anlatamıyordum. Tek isteğim hayatına kaldığı yerden devam etmesiydi. Çok mutlu olmasını istiyordum.
Karşısına çıkıp tüm olanları anlatsam bana yardım ederdi, bu konuda hiçbir şüphem yoktu. Ama o daha 19 yaşındaydı. Benim taşımakta zorlandığım bu yükü taşımak için o da çok gençti. Bu yüzden kimseden yardım isteyemiyordum. Kaya 3 ayda bir uğruyor ve elinden geldiğince bana arka çıkıyordu ancak ona bile her şeyi anlatamıyordum.
Unutmak zorundaydım.
Aklımı meşgul eden, kalbime yaşadığım en güzel hisleri yaşatan o adamı unutmak zorundaydım. Çünkü benim tek çarem buydu. Onun karşısına çıkmayı, onunla konuşmayı düşünmüyordum ve ondan vazgeçmek tek çözümümdü. Yine de sevdiğim ilk insan olarak kalacaktı, bunu hiçbir şeyin değiştiremeyeceğini bilmek bana tuhaf bir huzur veriyordu.
Defterimi açıp kalemimi elime aldığımda defterimin üzerinde başka birinin yazısını görmüştüm. Kaşlarımı çatarak yazıyı okudum.
Ne zaman okula gelsem burada olmamanın sebebini şanssızlığıma vermiştim ama meğersem sen benden kaçıyormuşsun. O kadar safmışım ki salak yerine koyulduğumu şimdi anlıyorum. Olsun, canın sağ olsun. Ama keşke beni görmek istemediğini yüzüme söyleseydin. İçin rahat olsun, bir daha okula ziyarete gelmeyeceğim.
Bulut.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALİ ARKADAŞ | Texting
Short StoryGiray: Sen demiştin bir keresinde Giray: Hayali arkadaşın olmam için senin zihninde yaşamam lazım Giray: Sana özel olmam lazım Giray: Zihninde neler dönüyor bilmiyorum Giray: Oraya ait miyim bilmiyorum Giray: Ama bildiğim bir şey var Giray: Ben sana...