Cem Özkan - Dön Bana
Bu şarkıyı çok uzun zamandır dinlemiyordum, bundan birkaç ay önce dinleyince aklıma direkt Hayal ve Bulut'u getirdi. Sözleri bu ikisini çok anlatıyor sanki :")
Bu bölüm biraz uzun oldu ama sizin de böylesini sevdiğinizi biliyorum. Texting diye başladık nerelere geldi dskfjsklf
Zaten son bölümler texting olmayacak. Aklımda çok ama çok içime sinen bir final var. Normalde bölüm günlerine göre yayımlarsam final cuma gününe denk geliyor ama ben haftaya pazar günü atmayı düşünüyorum. O gün okul olmadığı için aktiflik daha yükseklik oluyor. Ve ben son bölümü hepinizin meşgul olmadığı bir anda yayınlamak istedim.
Amma uzattım yav.
Hayal
Yüzümdeki yorgun gülümsemeyle parmaklarımı Ömür'ün saçında gezdirmeye devam ettim. Bulut'la apar topar karakola gittiğimizde tüm yorgunluğumu unutmuş sayılırdım. Hele ki Ömür koşarak bana sarıldığında...
Oğluma sapasağlam kavuşmanın getirdiği mutluluk paha biçilemezdi. Ondan hiç bu şekilde ayrı kalmak istememiştim, onun başına bunlar gelsin istememiştim. Annemle neler yaşamıştı bilmiyordum ama Ömür gayet normal görünüyordu. Benim için önemli olan da buydu.
Kapının orada bir hareketlenme hissettiğimde bakışlarımı o tarafa çevirmiştim. Bulut, kapı eşiğinden Ömür'le bana bakıyordu. Hala liseyi okuduğumuz şehirdeydik, eve henüz dönmemiştik. Bulut'u fazla zorlamak istemediğim için dönme işini yarına bırakmıştık. Tabii Kaya Ömür'ü görmek istediği için şu an yoldaydı, buraya doğru geliyordu. Biz de Bulut'un ailesinin evinde kalıyorduk.
"Sen uyumadın mı hala?" diye sordu fısıltıyla. Gözlerimi Ömür'ün güzel suratına çevirip kafamı iki yana salladım. Ona bakmaktan uyuyamamıştım. Sadece birkaç gün benden ayrı kalması bile yüreğimin yarısının benden alınması gibiydi. Sandığımdan daha fazla bağlıydım bu çocuğa.
Bulut, yatağın ucuna yavaşça oturup elindekileri bana uzattı. Annemin cesedinin yanından çıkan eşyaları ben almak istemediğim için Bulut almıştı. Elindeki defter günlüğümdü, annem biz kreşteyken bana vermek istemişti ancak ben almamıştım. Yine dönüp dolaşıp beni bulmuştu. Defterin üzerindeyse bir kağıt vardı. Muhtemelen annemin yazdığı ve benim henüz okumadığım intihar mektubu...
"Hayal, ben banyoyu araştırırken bir sürü ilaca rastladım. Sana söylemeye ancak fırsat buluyorum."
"Ne ilaçları?"
"Annen şizofrenmiş, Hayal. Tedavi için verilen ilaçları da büyük ihtimalle kullanmıyordu, hepsi çöpteydi." Elindeki mektubu sallayıp konuşmaya devam etti. "Okuyacak mısın?"
Titreyen elimle mektubu aldığımda bunu burada, Ömür'ün yanında yapmak istemediğimi fark etmiştim. İçimde çok güçlü duygular vardı, dışarı çıkartmayı beceremiyordum. Annem ölmüştü ve ben hiçbir şey hissetmemiş gibi davranıyordum. Çok incinmeme rağmen sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak kolayıma geliyordu belki de.
Yerimden yavaşça kalkıp Bulut'la birlikte balkona çıktık. Bir sandalyeye oturup ikiye katlanmış mektubu açtığımda Bulut, omuzlarıma üşümeyeyim diye bir şal örtmüştü. Daha şimdiden akmaya başlayan gözyaşlarımı silip mektubu okumaya başladım.
Güzel kızım, aslında sana bunları yazarken o kadar çok utanıyorum ki. Ne hakla 'kızım' diyorum? Yaptığım onca şeyden sonra sen gibi güzel yürekli bir evladı bile hak etmiyorum. Ama başka nasıl hitap edeceğim konusunda bir fikrim yok. Oturup düşünmek de istemiyorum, düşünürsem vazgeçmekten, vazgeçersem de o küçücük çocuğa zarar vermekten korkuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALİ ARKADAŞ | Texting
Short StoryGiray: Sen demiştin bir keresinde Giray: Hayali arkadaşın olmam için senin zihninde yaşamam lazım Giray: Sana özel olmam lazım Giray: Zihninde neler dönüyor bilmiyorum Giray: Oraya ait miyim bilmiyorum Giray: Ama bildiğim bir şey var Giray: Ben sana...