Hayali Arkadaş -24-

16.8K 1.8K 1.2K
                                    


Christina Perri - A Thousand Years


Giray

Elimdeki kitapları önümdeki açık kolinin içine özenle koyup doğruldum. Yarın üniversitemin olduğu şehre taşınıyordum, bugün aile evindeki son günümdü ve birkaç gündür koli doldurmaktan oldukça bıkmıştım. Telefonumu ve cüzdanımı alıp kendimi dışarıya attım. Neredeyse her şey tamamdı, sadece ıvır zıvır toplaması kalmıştı. Onları da yarına kadar hallederdim.

Son gün...

Bunun farkındalığı içimde tuhaf bir hüzün yaratıyordu. Elbette ara sıra ailemin yanına dönecektim ama artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Eskisi gibi sık bir şekilde Hayal'i göremeyecektim. Biraz da bu yüzden kendimi dışarıya atmıştım. Elime geçen son fırsatı değerlendirmem gerektiğini düşünüyordum çünkü.

Onun evinin olduğu sokağa geldiğimde bir kenara çekilip beklemeye başladım. Zili çalıp onu çağırmaya cesaretim yoktu ama herhangi bir nedenle dışarıya çıksa yanına gideceğimden emindim. Belki de bir işaret bekliyordum. Onun benim beklediğim zaman dilimi içerisinde evinden çıkması benim için bir işaret olacaktı.

Beklediğim işaret geldiğinde ve Hayal, evinden çıktığında heyecan tüm vücudumu sarmıştı. Kendime sakin olmayı tembihledim ve yavaşça ona doğru yürümeye başladım. Sonradan fark etmiş gibi yaparsam bir sapık olduğumu düşünmezdi belki.

"Selam." diyerek dikkatini çektiğimde Hayal, başını telefonundan kaldırmış ve bana bakmıştı. Gülümseyip konuştu. "Selam."

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Yürüyüş parkına gidecektim, evde bunaldım. Sen?"

"Ben de oraya gidiyordum. Taşınma işleri beni sıkıyor." Hayal, durgun bir şekilde kafasını salladı. "Üniversite için değil mi? Tebrik ederim. Bu arada yürüyüş parkına birlikte gidebiliriz, tabii istersen."

"Evet, iyi olur." dedim gülümseyerek. Hayal de tebessüm ettiğinde birlikte yürümeye başlamıştık. Öyle pek muhabbetimiz yoktu aslında. Ama onu ağlarken gördüğüm ve onunla konuştuğum günden beri aramızda sessiz bir anlaşma imzalanmıştı. Bazen birbirimize bakıyorduk, yavaşça gülümsüyorduk ve gözlerimizi kaçırıyorduk. Bu, böyle yalnız kaldığımız ikinci andı.

"Ne zaman gidiyorsun?"

"Yarın akşam yola çıkacağım. Bugün burada son günüm sayılır."

Ve son günümde de seninleyim...

Hayal, yeniden sessizleştiğinde yürüyüş parkına varmıştık. Yan yana, hiç konuşmadan dakikalarca yürüdük. Herhalde benim adıma üzülüyor olmalıydı, belki kendisini benim yerime koyuyordu. Onun empati yeteneğine hayrandım.

"Ben aslında arkadaşımla buluşmak için geldim, sen ne yöne gideceksin?" Hayal'in sorusuyla derin bir iç çekme isteğimi iteleyip bakışlarımı suratına gezdirdim. Akşam güneşinin vurduğu yüzünde ela gözleri parlıyordu. Şu an tek istediğim burada dikilip gözlerine bakmaktı ama konuşmam gerektiğini biliyordum. Boğazımı temizledim.

"Ben dümdüz yürüyeceğim. Biriyle buluşmak için gelmedim."

"Anladım. Ben gidiyorum o zaman."

Kafamla onayladığımda Hayal, tereddütle arkasını dönmüştü. Elimi enseme götürüp kaşıdım ve seslendim. "Hayal!"

Bu yaptığım kesinlikle bilinçli bir hareket değildi. Mantığımı dinlememiştim bile. Ama bundan pişman değildim.

HAYALİ ARKADAŞ | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin