Ebral:
Kaderim boynumda kördüğüm olmuşken ben can çekişiyordum hayatın bana sunduğu tuzaklar ile. Ya ben yaşayacaktım ya da teslim olacaktım azrailime.
Yaşım, canım, ben... Hiç bir zaman önemli olmadım onlar için. Ama ben vardım. Ben asi kişiliğimle...
Mehmet " Abi" tozlu rafa kaldırıldı. Alışmak zordu ama başarmıştım. O benim her şeyimdi. Ve ona âşık olduğum için şanslı ve mutlu hissediyordum. Hayat bize karşı hep acımasız olmuştu. Ama eğer biz acı çekmeseydik belki de bu kadar sevemezdik birbirimizi. Ve bu kadar bağlı ve güçlü olamazdık...
Bugün tatildi ve diğer işlerden onu alı koyan ben olmuştum. Bugün birlikte vakit geçirecektik. Benim için mekânın önemi yoktu. Benim; evim, gökyüzüm, nefesim... Oydu ve beni mutlu eden birbirine kenetlenmiş ellerimiz ve birlikte anlam bulan kalbimizin ritmiydi...
Beraber AVM'ye gitmiştik. Keyifli geçmişti. Önce birbirimiz için kıyafet bakmıştık. Her giydiği kıyafet güzeldi. Onun üstünde anlam buluyordu. Kabinden bana seslenmişti. Ben kıyafetle alakalı bir problem olacağını düşünüp yanına gitmiş ve tuzağına düşmüştüm. Beni kabine çekip kapıyı kilitledi. Şaşırmıştım. "Bakışlarında kayboldum ve kendimi buldum. Ben senin sevginle güzeldim."dedi ve bana sarıldı. Geçmişimdeki bir kötü anım daha silinmişti. İngiltere'de kaçtığım yerde onunla karşılaşmam beni hayal kırıklığına uğratmış ve sergilediği tavır beni gıcık etmişti. Oradan gitmek için her şeyi denemiştim. Şu an ki zamanda zamanı durdurmak isterdim...
Ellerimiz bir bütün olmuş şekildeydi ve beni yönlendiren oydu. Yürüyen merdivenlerden hızlıca ilerledik. Ve en üste ulaştığımızda o durdu ve bende durmak zorunda kaldım. Nefes nefeseydik. Elini vurulduğum yere koyup," geçmişte seni koruyamayıp bıraktığım acı hatıranı silip yok edemem ama yeni anılarla o günü yok edebilirim. Hava soğuk bu yüzden burayla idare edeceksin hatunum"dedi ve benim şaşkın bakışlarıma aldırış etmeden elimi kavrayıp beni çekiştirmişti.
Gözlerindeki parıltı ile karışık hüzün bulutu geçmişin eseriydi. O çok acı çekmişti. Bizim yaralarımız koşuşturma sonucu vücudumuzda oluşmadı ve yara bandı ile geçmedi. Bizim yaralarımız hayatın bize bıraktığı yükle oluştu ruhumuzda ve o yara hiç kapanmadı. Saramadan hep yenileri eklendi. Ve şu an biz bu imkânı bulduk. O yara hep orda kalacaktı ama kalemle yaraya çiçek çizmek gibi yeni hatıralar onların yerlerini alacaktı ve biz mutlu olmayı başarabilecektik.
Birlikte basket maçı yaptık. Ve birçok oyun oynadık. Yarıştık ve çoğunlukla kazanan o olmuştu. Kolu ben bir türlü tutturamazken ayıcık kazanmıştı Mehmet. Benim pes etme huyum yoktu. Olana kadar deneyecektim eğer o buna alı koymasaydı. Hem beni oradan uzaklaştırıyor hem de gülüyordu. Zaten sinirlenmiştim, dirsek yemek hoşuna gidiyordu galiba. Korku tünelinde merakla başıma gelecekleri beklerken, karanlığı fırsat bilen Mehmet beni öpmüştü ama onu ittim çok romantiğim değil mi? Kamera olabilirdi. Bunun için biraz trip yesem de gönlünü almayı başarmıştım...
Birlikte otobüse bindik. En arkaya geçtik ve başım onun omzunda yolculuğu sürdürdüm. Rastgele bir mahallede durduk. Evet ben çocukluğumu yaşayamadım ve halende çocuktum. Mehmet elini cebine koymuş cool takılırken ben zillere basıyordum. Pencereye çıkan teyzelere elimle kalp yapıp sizleri seviyorum demiştim. Hepimizin gülümsemesi gökyüzünün neşesini yerine getirmişti bulutların arkasında olmasına rağmen içimizi ısıtmıştı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.