Aklımı kaçırmış gibi davrandığımın farkındaydım ama rol yapacak durumda değildim. Sürpriz olduğunu ona söyledim ve kıyafetleri rastgele bavula dolduruyorduk beraber. Bana inanmış ve ayak uydurmuştu. Büşra'nın çaresizliğini anlıyordum ama onun şu an ki hali Hasan Karahan'dan farksız değildi. İntikam almak onun elini kirletmekten başka bir şeye yaramayacaktı. Ve o da katil olacak ve bu yükün altında ezilecekti. Hasan Karahan'ın iyi yanları içinden sökülerek bu hale gelmişti. Bir insanı öldürdüğünde ondan kurtulmuyor aksine ona daha fazla bağlanıyorsun. Vicdan azabı ve kendine olan nefretinle bütünleşen duygularınla öldürdüğün insan senin en büyük yükün oluyordu. Bunu Mehmet Abiden biliyordum. Her gece kabuslarında öldürdüğü kişilerden af diliyordu...
Babamın bizim için gönderdiği araca binip, babamın iş yerine doğru ilerledik. Büşra'ya yardım edenler Mehmet Abinin koltuğunda gözü olan insanlardı. Bu nedenle ikimizde tehlike altındaydık. Mehmet Abinin psikolojisi bunu kaldıramazdı ve onun benliğini sonsuza kadar kaybedebilirdik. İş yeri elli kattan oluşuyordu ve en üstünde uçağın iniş yapabileceği pist alanı bulunuyordu. Onu kolundan çekiştirerek, bavullarımızı adamlar getiriyordu. Asansöre geçtim. İçerdekileri kovdum yalnızca dördümüz kaldığı an, demir ile kamufle olmuş bölümü açıp parmak izimi okutarak pist alanına çıkmak için parmak iziyle beliren kat ışığına bastım.
Pist alanına gelmiş, özel uçağımıza doğru ilerlerken bir anda büyük bir patlama oldu. Deprem gibi yer sallanıyorken sesin etkisiyle kulaklarım çınlarken, Mehmet Abi de etkisi daha fazla olmuştu bayılmıştı. Adamlar onunla ilgilenirken ben geri dönmek için asansöre doğru ilerlediğimde kolumdan biri tuttu. Geri dönüp baktığımda koruma sayısı fazlalaşmıştı. Bağırdım, "babam" ve gitmemek için gösterdiğim direniş bir işe yaramamıştı. Uçağa zorla bindirilmiştim. Havalandığımızda camdan baktığım manzara küçük olsa da etkisinin büyük olduğunu biliyordum. Babam, boğazımda yutkunmamı zorlayan bir düğüm olmuştu. Ailesine ekmek götürebilmek için çalışan insanlar. Onlarda, anne, baba, eş ve evlattı. Onları bekleyen insanlar bu acıya nasıl dayanacaklardı. Ben bu vicdan azabından nasıl kurtulacaktım. Bencillikti, kendi hayatlarımızı kurtarmak isterken birçok insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olmuştuk.
1 ay sonra...
Bitkisel hayatta yaşayan bir hasta gibiydim. Eskisinden beter haldeydim. Dozları yüksek ilaçlarla ayaktaydım. Ben kaçarken, ardımda bıraktığım insanların yükü benimleydi. Televizyonda gördüğüm simaların hepsiyle konuşmuştum. Büşra'nın aracı patlamıştı. On bir kişi ölürken, otuz kişi yaralanmıştı. Ava giderken avlanmıştı Büşra. Yardım istediği kişi Azrail'i olmuştu. Onun yüzünden birçok masum insan ölmüştü. Zaman ne kadar geçti bilmiyordum ama bana o kadar uzun gelmişti ki. Dayanamıyordum. İlaçlar da bir işe yaramıyordu. Ben rahat nefes alamıyordum. Babamın durumu hakkında bilgim yoktu. Televizyonda ölenler arasında adı geçmemişti ama bu tedbir amaçlıda olabilirdi.
Nerede olduğumuzu bilmiyordum. Bir aydır hastane odasından başka bir yeri görmemiştim. Nefes almak bana ağır geliyordu. Mehmet Abinim durumu kötüydü. Gözlerini açmamıştı o günden beri. Beni yalnız bırakmıştı. Onu da kaybetmekten korkuyordum. Ağlamak çok zordu yorgun bedenime. Kirpik köklerine kadar vücudumdaki her yerim uyuşuktu. Hareket edemiyordum. İçimde kopan fırtınaya karşı vücudum durgundu. Beni isyana sürüklemeye çalışan hayatıma karşı hep dimdik, dualarla karşı durdum. Her şerrin altındaki yatan hayıra sığındım. Şah damarımdan yakın Rabbime sığındım...
Mehmet Abinin yanına giremiyordum. Durumu gittikçe kötüleşiyordu. Ben onu kaybetmekten korkuyordum. Hayat ne garip değil mi? Beni bırakması için dua ettiğim o şu an can çekişiyordu. Benim canım daha fazla yanıyordu. O benim her anımda yanımdaydı. İlk arkadaşım, abim ve bu aralar garipleşen duygularımın gerçek olmasından korksam da sevdiğim kişi oldu. Yeni benliği beni o kadar çok sevdi ki. Ben sevgiye muhtaç bir kız çocuğu, onun sevgisine karşı durmak çok zordu. Gözlerindeki yansımaya alıştırıp beni karanlığa mahkûm ettin. Ben hep güçlüydüm ama sen beni korumak için söz vermedin mi? Ben uyuyamıyorum. Rüyalarımdaki ölen kişiler bana gülerek parçalara ayrılıyor ve sesler yükseliyor, senin yüzünden... Ben nefes alamıyorum. Ben korkuyorum. Uyan ve beni tek bırakma ben bu yükü taşıyamıyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASĪ GELĪN (Wattys 2023)
EspiritualEbral: Kaderim boynumda kördüğüm olmuşken ben can çekişiyordum hayatın bana sunduğu tuzaklar ile. Ya ben yaşayacaktım ya da teslim olacaktım azrailime. Yaşım, canım, ben... Hiç bir zaman önemli olmadım onlar için. Ama ben vardım. Ben asi kişiliğimle...