Babasının ölümü çok etkilemişti Haluk'u. Eşi hamileydi ve ona üzüntünün iyi gelmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden üzüntüsünü saklıyordu. Yakın akrabası yoktu. Annesi ve babası tek çocuklardı. Ailenin genelinde bu böyle olmuştu. Bu yüzden uzak akrabaları dışında tek kalan Haluk olmuştu hayatta. Anne ve babasını ayırmak istemeyen Haluk, babasının naaş'ını, memleketi Malatya'ya götürecekti.
Eşinin elinden tutup gözlerine baktı sevgiyle:-Benim için çok kıymetlisin. Ölen annemi ve babamı kendi öz ailen gibi sevip saygı gösterdin. Babam kız evladı çok istiyordu. Ve sen onun bir kızı oldun. Benden çok seni seviyordu. Eğer hayatta olsaydı sana o engel olurdu. Söz veriyorum kızımız doğduğunda birlikte gidelim onların yanına, kızımızla birlikte
-Kız olacağından çok eminsin. Bana bu duyguyu yaşattığın için teşekkür ederim. Seni çok seviyorum. Ben seninle tanıştığım an ailenin ne demek olduğunu öğrendim. Çok şanslıyım seninle evli olduğum ve ailenin bir parçası olduğum için. Baban neşeli bir insandı. Biliyorum yaşasaydı bana çok kızardı. Aklım ve kalbim seninle birlikte olacak. Ben babamı ikinci kez kaybettim. Bolca dua et benim yerime de. Onun benim üzerimdeki emeği çok. İnşallah sağlıklı bir şekilde evladımı kucağıma almak nasip olursa, ona torununu göstermeyi çok isterim."
~~~●~~~
Eşi ile vedalaşıp, memleketi Malatya'ya gitmişti. Bir gece beklemiştiler. Adamları ile birlikte otelde kalırken babasını arkadaşına emanet etmişti. Onu tanıyıp haberi olmayan kişilere haber vermek istemişti Haluk. Helallik almak ve babaları gibi gördükleri kişiyle vedalaşmalarını istemişti. Sabah namazının peşi sıra babasının defni gerçekleşmişti. Babası iyi bir adamdı. Etrafındaki insanları kırmaz ve yardımlarına koşardı. Arkadaşları, komşuları, yardım eli uzattığı evlatları ve çok çalışanın eşliğiyle defnedilmişti. Babasının ilk onu kucağına aldığı andaki hassas tavrı gibi Haluk, küreği kavramış ve babasını toprağa emanet etmişti...
Komşuları haberi alır almaz hazırlık yapmıştılar. Bir evde sadece hanımlar varken, diğer evde de erkekler vardı. İki evde kuranlar okunup yemek dağıtıldı. Haluk üzgündü onu kaybettiği için ama kendisini şanslı hissediyordu. O çok iyi biriydi. Anılarında hep mutlulukla hatırlayacaktı babasını...
Misafirlerini yolcu etmiş ve doğduğu eve giderek anılarıyla acısını paylaşmak istemişti. Eve vardığında aklına gelen anılar onu gülümsetmişti. Annesi çiçeklerine çok düşkündü. Haluk yaramaz bir çocuktu bu yüzden hep zarar verirdi çiçeklere. Tatlı atışmaları olurdu bu yüzden. İlk adımdan annesinin yokluğu belli oluyordu. Çiçekler kurumuş, etrafı ot basmıştı. Eski olan bina, çatlaklarıyla ve solgun rengiyle kendini belli ediyordu. Anahtarı paslanmış kilide sokup açtı. Kapı eskiliğini belli eden gıcırdama sesiyle açıldı. Girişte onu karşılayan eski halı kirlilikten rengi değişmişti. Üç kapı vardı; tuvalet ve banyonun iç içe olduğu mavi kapı. Yeşil rengi kapı onu çocukluğunda ailesiyle beraber yediği nefis yemekleri hatırlatmıştı. İkinci, mavi renkli olan kapıyı açtı. Ağır ten kokusu vardı. Yatağın eskiliğini ve pisliğine umursamadan uzandı yatağa. Anılarıyla ve kaybettiği anne ve babasının yokluğuna ağladı, kalbindeki ağrıyla birlikte hatıralarıyla sabahladı... Eve sahip çıkmadığı için kendisine kızmıştı ve en kısa sürede evi yenileyecek ve hatıralarını yaşatacaktı onlar ölmüş olsalar da...
Memleketi Malatya'dan, İstanbul'a dönüşünde ilk işi avukatın yanına uğramak olmuştu. Babasının vasiyeti vardı ve onu yerine getirmişti. Tüm mal varlığını doğmamış çocuklarına devretmişti. Sayar ailesinin geleneğiydi. Babanın gözünü para kör ederse çocuk ve ailesini mirastan mahkûm bırakma endişesiyle düşünülmüştü zamanında. Holding zincirinde, ailenin parmak izi bulunmaktaydı ve bu doğrultuda yapılmış bir sistemdi. Eğer çocuk olmazsa mirasın bir kısmı yardım amaçlı kuruluşlara bağışlanacak ve geri kalan kısım mirasçılar arasında eşit pay edilecektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASĪ GELĪN (Wattys 2023)
SpiritüelEbral: Kaderim boynumda kördüğüm olmuşken ben can çekişiyordum hayatın bana sunduğu tuzaklar ile. Ya ben yaşayacaktım ya da teslim olacaktım azrailime. Yaşım, canım, ben... Hiç bir zaman önemli olmadım onlar için. Ama ben vardım. Ben asi kişiliğimle...