Insanları anlamak gibi insanlara kendini anlatmakda zordur. Ne hissetiklerinden ziyade senin nasıl olduğunu bile umursamıyor olmaları insani üzüyor. Miranin beni anlamasını okadar çok istiyordumki.. Onun beni böyle ikinci planda görmesi benim hem sinirimi bileliyordu ama daha cok üzüyordu. Iki insan ayni odada iki yabancı olabiliyor muymuş diye sorarsanız evet olabiliyormuş. Ilk basta hamilelik daha sonra sevgili misafirlerimiz bizi yıpratmıştı . Acaba diyorum, acaba gercekden bağımız sevgimiz bukadar güçsüz müydü? Bir olayda iliskimizin çatırdaması normal miydi? Bence değildi hemde hiç değildi ..
Konağa bir saat önce gelmesine rağmen hala odaya gelmemişti. Tabi Beyfendi avluda keyif ile kahkaha naraları atıyordu. Madur misafirimizinde keyfi yerindeydi herkesin keyfi yerindeydi benimki hariç!
Kapı açıldı ve sonunda odaya teşrif etti.
Bakışlarımı elimdeki kitapdan ayırmadım. Ama kokusundan tanıdım. Oydu..Yatağın üzerinde sırtım yatak başlığına yaşlanmış şekilde elimdeki kitabı okuyormuş gibi bir görüntü sergiliyordum.
Kapı sesi... ayak sesi.. ve yeniden kapı sesi..
Dolabdan kiyafetlerini alıp odanin içinde bulunan Banyo'ya girmişti...
Bir kelimeyi bile çok görmüştü. Kitabı yatağa fırlatıp ayağa kalktım, aslında şimdi o banyoya girip onu o hamamda boğmak kurtulmak vardı. Lanet olası.Su sesi ile telefonumun sesi ayni anda duyuldu.. Arayan Berfindi.
„Abla, yengem"
Sesi telaşlı, sevinç ve korkuluydu.
Sevda'nin doğumu riskliydi-ki son aylarda sadece yatarak geçirdi hamileliğini.
Yakup Dede'nin laf sokmalarıda devam ediyordu. Oturup kalkıp torun torun torun diye diretiyordu. Bir gün ona 'cok istekliysen Miran'a bir amca daha sen getir' diyecektim son anda içimdeki sesi dinlemeyerek büyük bir kaosu önlemiş oldum. Adamın hayatıma karışması yetmiyormuş gibi birde yatağıma müdahale ediyordu. Ölmeden gözleri görmek istiyormuş torununun evladını.„Doğum başladı abla"
Düsüncelerimden hemen sıyrılıp Berfin'e geleceğimi söyleyip telefonu kapattım.
Sevda ile Berzan'in olayi düğünden önce gerçekleşmişti. Bunu herkes biliyor ama nasılsa evliler diye kimse ses etmiyor olayı dillendirmiyordu. Suan bebeğin doğması sanırım duymayan komşularada duyuracaktı. Kimin umrundaydı?
Derler ya Ali evlenmiş güllü gelin olmuş diye. Bundan sonrasına kim ne karışabilirdi? Sadece bu yaptığından dolayi cok utanç duyduğunu dile getirmişti birkere. Ona bir keresinde neden diye sorduğumda bana ‚ozaman ona ait olurum,ya Berzan ya ölüm' demisti. Peki ya ölüm deselerdi? Tabi ben ve Miran buna izin vermemiştik. Araya kac ay girdi saymıyordum. Altı.. Yedi..
Zaman bazen su gibi akıyor bazen ise donup ilerlemiyordu. Dolaba ilerleyip üzerimi giyinmeye başlamıştım ki Miran banyodan cikti. Altında sadece bir havlu vardı. Beyefendi evde kadın sayısını unutmuştu sanırım. Kiyafetlerini içeri götürüyorsa neden giyinmeden çıkıyordu adam?
Ince ceketimide üzerime geçirip odadan cıkacaktımki kolumdan tutup beni durdurdu.„Nereye"
Kolumu elinden kurtarıp yüzüne bakmadan cevap verdim.
„Annemlere, sevdanin doğumu baslamış"
Beni kendisine çevirip yüzümü avuçlarının arasına aldı. Ve bana yaklaşıp dudağıma bir buse kondurdu.
Şaşırmıştım. Özlemiştim. Ve daha fazlasını istiyordu bedenim, ruhum ve kalbim.
Araya zaman girmişti ve sanırım şuan bana zeytin dalı uzatıyordu. Yermiyim? Asla.
„Yezda. Yapma lütfen böyle olmak bizi çok yıpratıyor. Anlayışlı olmanı bekliyorum. Sana dedim Almeda ile aramda bir şey geçmedi. Sana anlatmama rağmen hep başa sarıyor beni kendinden uzaklaştırıyorsun. Yapma"