Multimedia ; Yezda 🖤 Mirhan
Değiştirmek istedim ve bunlar çok güzel oldu.🤗
/
Yorulmuştum. Hamilelik, Miran'ın Baba ve Dedesinin üzerimdeki baskıları beni yıpratmış ve yormuştu.
On sekiz yaşımda olmama rağmen ruhumun artık ezildiğini bu akbabalar sayesinde söndürüldüğünü hissedebiliyordum. Miran'ı seviyordum peki ya kendime olan Saygım nerede kalmıştı?
Onların her dediğine susmak zorunda kalışım benim kendi öz saygıma hakaretti. Aradan geçen iki ay olmuş Kadın ve Oğlu hâlâ bizdelerdi. Herkesin yanında adeta bir Hanımefendi edası ile oturan Kadın baş başa kaldığımız nadir zamanlarda iğneleyici ve küçümser bakışlarla süzüyordu ve samimiyetsizce gülümsemesi çabasıydı zaten. Tabikide bunların bilincinde olup görmemezlikten geliyordum. Hususi sadece bana yapılan bu davranışı, şu an etrafında pervane olan Sevgili ailemin gözüne gelmiyor yada onlar görmezlikten geliyordu. Zuhal Annemin başlarda bu kadına olan tavrı ile şimdiki tavrı farklıydı. Allah aşkına ben neyi göremiyordum. Oğlu ile aileye girmiş kendisi yetmezmiş gibi oğlu evin torunu gibi istediğini söylüyor dilekleri yerine getiriliyordu.Torun'ları değil miydi?
Nerede Sancaklıların yıkılmaz kuralları? Misafir perverliğinde ilerisindeydi, adeta Yeni Gelin sanki oymuşcasına ilgi alaka görüyordu. Ve evet bu ailenin bir parçasıydı. Buna Miran'da dahil oysaki ilk günki konuşmamız ne kadarda samimiydi. Bana Deniz Gözlüm demesi,Sarılması ve sevmesi.. Hasret bile giderememiştik. Sorumlu olarak kendimi görmek istemiyordum, tabikide başka birini aramıza olay diye alıp soğukluk getirmeyecektim ama kırgınım, ama üzgünüm.
Son zamanlarda bebek konusu iyice yıpratmış ve aylarca süre gelen tedavi sonuç vermemişti. Normaldi. Genç çok gencim. Evet Anne olmak istiyorum ama bunu şu an düşündükçe kimin için şu an bu kadar arzu ediyorum.
Kendim istediğim için mi yoksa Miran ve Ailesi istediği için mi? Bu soru aklımı bir hayli yormaya başladı, sanırım Almeda'nın gelişi az da olsa kendim ile yüzleşmeme yol açtı. Yaptıklarımı düşünce bir birliktelikten sonra ona kendimi adeta bağlamışım. Yanlıştı. Nerede benim kendi öz irademe olan sözüm. Bir ay içerisinde düsünce olarak on yaş yaşlanmak nedir yaşamış oldum. Evet deliler gibi aşığım inkar etmiyorum ama kendimi adeta ezdirmişim.. Aptal aşık gibi heyecanlar tutukluklar dik başlı Yezda değildi. Babam'ın evinde şiddet görmüştüm ve kendime sözüm Babam yaptı karşı koyamadım bir başkası asla yapmayacak. Yakup Sancaklı ise bana gelişi güzel bir tokat atmış ben susmuş ve susmak ile kalmayıp birde Miran'ı kavga etmemesi için ikna etmiştim.
Hah, Gerizekalılıkta Mastr yapmışım. Bırak yesinler birbirlerini, Almeda gelince seni dahada gömmeye meyilli insanları, elinin kiri gibi yıka geç.
Kafamı şu an odanın hangi duvarına sürtsem diye düşünüyordum. Aşk denilen bu şey adeta kör kütük etmiş beni..Acılan kapı ile düşüncelerimden sıyrıldım iki adım sonra gelenin Nazlı olduğunu gördüm.
"Hanımım, Zuhal Ana seni çağırıyor üst terasta"
Ah Nazlı.. Hasan ile evlendiler. Hamilelik konusuda Nazlı ve Hafize ablanın ısrarı üzerine saklanıldı, suan doğuma 1 ay kalmıştı ve herkes daha 5 aylık biliyordu.
Nazlı'nın iç karın genişliği ona çok faydalı olmuştu görünürde sanki hamile bile değil denilecek bir görüntüsü vardı.
Erken doğum diye olayı kapatacaklardı. Bu tabikide en mantıklı olanıydı, hem cocuk sağlıklı doğduktan sonra küçük bir yanlış söylemin ne önemi varki?
Nazlı Hafize Abla ile konak işleri ile ilgileniyordu. Ama Nazlı'ya bunun karşılığı ödeniyordu. Kısa süredir Hasan evin şoförlüğünü yapıyor yanı sıra dışarıdan açık öğretim sınavları ile ilgileniyordu. Biraz birikim yapıp ve şansı varsa Memur olarak atanabilirse o şehirde Eşi ve Oğlu ile yaşamını sürdürecekti. Evet herkes bilmesede biz biliyorduk Oğlu olucaktı. Okul zamanında Hasan'ın gerçekten efendi olduğunu onunla konuşmasamda anlamıştım. Ali'nin bana olan yanlış hareketinin son bulmasında Hasan'ın payı büyüktü. Bir ağabey edası ile korumuştu. Nazlı'ya olan bakışları o kadar anlam yüklüki. Onların adına çok seviyorum."Tamam Nazlı,geliyorum"
Gülümseyerek odadan cıktı. Kaç zamandır oturup bu derin düsüncelere daldım bilmiyorum. Ayaklanıp terasın yolunu tuttum. Akşam Ali ve Ailesi yemekte olacaklardı. Bu beni ne kadar sinirlendirsede bir şey demeyip geçtim. Zuhal Anne ve Almeda ile sedirde oturmuş kahve içiyordu. Dudağımın kenarı ile gülümsedim.
Ne kadar sinirlide olsa bu sarışın aptala istediğini vermeyecektim. İçimde volkan patlasa bile, pamuk şeker görmüş çocuk mutluluğu maskesi takınacaktım ki zaten son zamanlarda öyle yapıyordum. Bana zarar vermesine rağmen."Annecim buyur"
Almeda elindeki fincanı önünde bulunan sehpaya bıraktı ve ayaklandı.
"Zuhal anne ben sizi yalnız bırakayım"
Ah tabi birde benim olanlara sahiplenme oyunları. Yaşça benden beş yaş büyüktü.
Yanımdan geçip gitti. Zuhal Anne'nin yanına ilerlerdim. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Artık Zuhal Anne'nin bile tavırlarını kestiremiyordum."Kızım, Almeda'lar geldi geleli tavırların konuşman hareketlerin değişti. Yapma kızım kocanı kendinden soğutma. Bizi kendinden soğutma. Bizdendir. Git denilmezki. Hem zor durumda sende biliyorsun"
İçimden bu laf salatası ne zaman bitecek diye düşünmeye başladım. Bir an silkelendim. Noldu bana? Bu içimdeki ses ne. Aklımda dolaşan düşünceler nedir. Bir hafta içinde bu kadar bir düsünce ve tavır değişikliği olamaz. İçimdeki ses doğrusu bu diyor. Sanırım o Sarı aptala tek teşekkürüm biraz geçte olsa aklımı başıma almama sebeb olduğu için olabilir.
'Hayır Anne, tabikide sorun Misafirler değil, biliyorsun bebek meselesi beni biraz yıprattı."
Külahı neredeydi, gerisini ona anlatayım.
"Ve Miran ile bir sorunum yok. İyiyiz"
Sorun olması için tartışma olması gerekir, ama hiç konuşmayan iki çift neyi tartışabilirki. Evet, evet iki aydır sevgili eşim ile konuşmuyorduk, masada veyahutta aile oturmasında hariç. Odamızda iki yabancı gibi, hiç birşey yaşanmamış gibi. Bir mesafe belirledim ve şu an bundan memnundum. Oda memnunmuş ki konuşmak için bir adım dahi atmamıştı. Gururumu çok ayak altına almıştım. Kâfi.
"Hah iyi kızım, aferin kocanı tut elinde. Bebe olsaydı daha çok bağlı olurdu sana orası ayrı...'
Gerisini dinlemedim. Oda diğerleri gibi konuşmaya başladı. Yavuz ve Yakup Ağa gibi. Miran Beni sevdiği için yanımda yöremde olsun. Bir bebek için değil. Sevdiği için.
"Tabi Anne"
İçimde ise bambaşka şeyler söylüyordum. Kalkıp saygısız damgasını yememek için Geçiştiriyordum. Öncesi bu beni üzerdi ama sanırım artık bilelendim. Umursamıyorum. Bazen diyorumki ne?kadar sabırsızsın. Kendini neden parçaladın. Taktiri İlahi. Nasip ederse olur. Ağlamak ve hırpalamakla olmuyor.
Zuhal Anne yanımda konuşuyor ama ben dinlemiş gibi yapıyordum. Sonra bir erkek ve kadın kahkahası beni kendime getirdi. Kim olduklarını biliyordum, ama bu beynimin bana oyunu diye tahmin ediyordum. Trabzalara doğru yürüdüm. Miran ve Almeda avlunun ortasında katıla katıla kahkahalar ile gülüyordu. İşte dedim kendime, kendini heba ettiğin kişiye bak. Sen bir adım ondan atmasını beklerken o ise gözünün önünde kahkahalar ile gülüyor. Bunun Sarı farenin işi olduğunu biliyorum ama Miran'ın buna çanak tutması.. İşte bu olmadı. Yanımda beliren Zuhal Anne ile iyice daralmaya başladım. Dönüp odama doğru yol almış iken arkamdan seslendi.
"O benim torumum. Sevmeyebilirsin ama alışsan iyi olur."
/
Tataaaataaataaaammmmm😱
Eh baya bir zaman oldu. Paslanmamış klavyem, sizcee?☺️
Dün paylaştıktan sonra yazdım ve ortaya bu çıktı. Uzatmayı sevmiyorum, ama hiç olay olmamış ki. Biraz aksiyondan kimseye zarar gelmez😋
Daha fazla bir şey söylemiyorum. Nereye gidiyor bu gidişat 🤔 Ah Miran ah..
Fikirlerinizi Beyan edin sevgili okurlarım.