Bayağı uzun oldu. Umarım sıkılmazsınız. İyi okumalar. 😚--
Havanın aydınlığı yerini yavaş yavaş karanlığa bırakırken gökyüzünde parlayan yıldızlar, hilal şeklini almış ay ile birlikte ışık kaynağı olma çabası içerisindeydi. Akşamın karanlığı, cephenin üzerine hüzün gibi çökerken kaşık sesleri dışında büyük bir sessizlik hakimdi. Bomba ve mermi sesleri de bu hüzne eşlik eder gibi şiddetini önceki günlere göre azaltmıştı hatta duyulmuyordu bile.
Ateşin başına toplanmış askerler, karınlarını doyurmaya yetmeyecek kadar az bir çorbayı dünyadaki tek yemekmiş gibi büyük bir iştahla midelerine gönderiyorlardı.
Bakışlarımı, karşımdaki yürek burkan manzaradan çekip elimdeki içki şişesine çevirdiğimde hüzünle bakıp buruk bir şekilde gülümseyerek ilerlemeye devam ettim. Havanın kararmaya başlaması, mavi gökyüzünden uzak kalmak içime bir sıkıntıyı bırakıvermişti. Ben de şimdi kendi gökyüzüme sığınmak için aceleci bir şekilde bakışlarımla etraftaki insanları tarıyordum.
Yakaladığımız Türk askerini sorgulamak ve cezalandırmak adına bir yere kapattığımızdan beri ortalıkta görünmüyordu doktor. Arkadaşını öyle görmek, yardım edememek belli ki çok üzmüştü onu. Onun gözlerinde hüznü gördükçe yapabileceğim şeyleri kafamda tartmıştım. Savaş yanlısı olmayışıma dayanarak bir şeyler yapmamı bekliyordu. Sürekli beklentiyle bakmıştı lakin benim bu konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Bazı şeyler elimde değildi. Zira bu hissiyat ve onu o vaziyette görmek de elimi kolumu bağlıyor, çaresiz hissetmeme sebebiyet veriyordu.
Çadırların ilerisindeki ağaçların oraya doğru yürürken içimdeki ses onun orada olduğunu adeta haykırıyordu. Ağaçları görünce içimdeki çocuksu heyecana engel olamıyor, bir an evvel oraya ulaşmak istiyordum. Orada geçen güzel konuşmamız, onun şahit olduğum ilahi sesinin kulaklarımda yankılanması mutlu olmam için yetiyordu. Benim için mutluluk onun dudaklarında, melodi gibi olan sesinde saklıydı.
Savaş alanından uzakta ağaçların olduğu yere iyice yaklaşınca bir tanesine sırtını yaslamış, elinde sigarasıyla oturan doktoru gördüm. Adımlarım benden önce davranıp ona koşarcasına hızlanırken sanki kalbimle de anlaşmış gibi kalbim de hızını artırıyordu yaklaştığım her adımda.
Tam olarak görünecek kadar yaklaştığımda sahte bir öksürükle hemen ağacın dibine oturdum. Gündüz vakti sohbet ettiğimiz ağaçtı bu. Etrafındaki diğer birkaç ağacın önünde hemen ikinci sıradaydı. Askerliğin getirdiği bir şey olsa gerek ayrıntılara haddinden fazla dikkat ediyordum.
Titreyen parmaklarının arasına yerleştirdiği sigarasından aynı şekilde titrek bir nefes aldı. Aldığı nefesi ciğerlerine doldururken sigarasının ucundaki alev harlanarak tek bir nefeste yarıdan fazlasının yanmasını sağladı.
"Nasılsın doktor?" Ona yönelttiğim soruyu birkaç dakika havada asılı bıraktı. Soruma bir cevap verene kadar art arda nefesler çekti sigarasından.
"Nasıl olmalıyım Teğmen?" Kurduğu cümleden rahatsızlık duymuştum. Cümlenin acı dolu olmasından mı yoksa barındırdığı hüzünden dolayı mı emin olamadım.
"Düşmanın cephesindesin ve düşmana yardım ediyorsun. Arkadaşın esir düşmüş. Nasıl olman beklenirse öylesindir. Lakin doktor, benim yapabileceğim hiçbir şey yok. Üzgünüm, savaştayız. Her şeye hazır olmalısın." Elimdeki içki şişesini ona uzatırken birlikte dertlerimizi paylaşıp çok daha yakın bir arkadaş olabileceğimizin hayalini kuruyordum. Lakin benim hislerim, her ne kadar arkadaşlığa benzetsem de bir o kadar da arkadaşlıktan uzaktı. Onu, arkadaş olarak sevdiğimi kendime anlatmaya çalışmak başlı başına yanlış bir düşünceydi. Arkadaşlıktan öte bambaşka bir sevgiydi. Hayranlık uyandıracak kadar güzel mavi gözlerine tutulmak, aklımdan çıkaramamak, her hareketiyle biraz daha ona dokunmak istemek bambaşkaydı. Lakin aykırı geliyordu, yabancı duygularmış gibi hissettiriyordu. Kendimle çelişkiye düşüyordum lakin onun yanında olmak her şeyi aykırılıktan uzaklaştırıyor, yanlış hissettirmiyor sanki dünyadaki en doğru şeymiş gibi geliyordu. Düşüncelerim tekrardan bulanmaya başlarken onları şimdilik rafa kaldırmalıydım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT |bxb|
Teen FictionTamamlandı! Düzenleniyor. --- "Gökyüzünü sorsalar gözlerinin güzelliğini anlatırım." --- Gelin sizi 1915'e götüreyim. Ellerinize silahlar yerine papatyalar yerleştireyim. Eşcinsel konulu hikayedir. Homofobikler bi gıdım yanaşmayın.