6.

1.3K 79 35
                                    

Yaprak'tan.
hayat neden bu kadar acımasız? neden hep acı çekmek zorundayız? bazen düşünüyorum da; şöyle bir ip olsa, tüm dertlerimizi bağlayıp onunla yollasak uzaklara...

küçüklüğümden beri bana hep ,,hayat sana imtihanlar gönderiyor. sen ise o imtihanlardan geçmelisin" diye öğretmişlerdir bana. ama bu nasıl imtihan arkadaş? neden Rabbim beni sınıf arkadaşlarımla sınıyor?

hep bir düşünce içindeydim. acaba ben ölsem, bu dünyadan gidersem onların tepkileri nasıl olurdu? aynı şekilde arkamdan kötü laf mı ederdi Ece? yoksa Gökhan mezarıma tükürüp küfreder miydi? ya da Oğuz elinde pizzasıyla bana mezarıma bakıp güler miydi? ya da Sinan. sevgilisini kendine daha sıkı bastırarak pis pis sırıtır mıydı? veya Ali. iğrenerek bakıp benim ölümüme mutlu mu olurdu?

yoksa Barış... aynı şekilde beni sevdiğini söyleyerek ağlayarak pişmanlık mı çekerdi?

bilmiyorum. gelecekte bana yapılanlara karşı ne yapacağımı bilmiyorum. ya ne geleceği ya? ben şimdi bana yapılan tüm kötülüklere karşı gelemiyorum, geleceğe nasıl bakabilirim?

bu düşüncelerle bavuluma son eşyaları koydum. evet, çekip gidecektim. kazanacağımı düşündüm ama onların ezilmeleri yerine ben ezildim. onları rezil edecektim. hatta belki pişmanlık duygusunu yaşatacaktım onlara ama yapamadım. meğerse onlar benden daha güçlüler.

ya ben kim insanı ezmek kim ya? ben sefil, zavallı, çaresiz bir yetimim. ne kadar yetim olduğumu unutmaya çalışsam da gerçek bu. ve ben asla hiçbir zaman gerçeklerden kaçamam.

elime biletleri aldım. aslında başka ülkeye gitmek isterdim ama o kadar param yok benim. çokta uzağa gitmiyorum. İstanbul'dan Bursa'ya gidiyorum. yani onlarla birlikte aynı ülkede olacağım, aynı toprağa adım basacağım, aynı oksijeni içime çekeceğim.

çıktığımda karşımda bir adet üzgün Barış ile karşılaştım. tabii şaşırmalıydım ama içim o kadar çökmüş ki; nasıl şaşırılır onu bile unuttum.

Barış: Yaprak.. nereye gidiyorsun?

Yaprak: gidiyorum. nereye gittiğimi söylemeyeceğim. sadece artık benden kurtulduğunuza emin olabilirsiniz. isterseniz arkamdan konuşun, benim hakkımda alay edin falan filan. artık umrumda değilsiniz.

Barış: gitme..

elimi tutup öptü ve kalbinin üzerine koydu. kalbi delice atıyordu.

Barış: bırakma beni...

elimi çektim.

Yaprak: lütfen Barış.. yapma bunu.. eğer kalırsam o zaman gururumu ayaklar altına alırım. bunu yapamam.

başımı eğdim.

Yaprak: gerçi artık gurur da kalmadı..

bir süre başı eğilmiş durdum. aniden Barış çenemden tutup başımı kaldırdı ve dudaklarıma yapıştı. alt dudağımı iki dudağının arasına aldı. öylece kaldık. bırakınca nefes nefese kalmıştık. yüzüme bakarak dudaklarıma öpücük kondurdu.

Yaprak: (kısık sesle) yapma..

Barış: (kısık sesle) yapacağım.. gitmemen için elimden geleni yapacağım.

Yaprak: (kısık sesle) kalamam... affet...

ayrılıp bavulumu alıp hızlı adımlarla yürüdüm. oysa sadece arkamdan baktı.

Barış: (ağlayarak) Ya.. Yaprak...

sesi cılız çıkmıştı ama duymuştum. acısını gösterdiği bir sestir bu. ama arkamı dönüp ona bakmadım. bakmadım çünkü eğer baksaydım o zaman ona acıyıp geri giderdim.

YENİDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin