8.

1.4K 83 37
                                    

Barış'dan.
beş yıl geçti. evet, yanlış okumadınız; beş yıl. ben değiştim, etrafımdaki herkes ve her şey benimle birlikte değişti. daha önceden de hayal ettiğim gibi kendime şirken kurdum. inşaat işleriyle ilgileniyordum. Süleyman, Osman ve Ahmet de kendiler iş yaptılar.

Süleyman beyin cerrahı oldu. zaten bu beklenirdi kardeşimden. İstanbul'un en iyi hastanelerinden birisinde çalışıyordu. Osman fotoğrafçı oldu. ne kadar ona ,,kendine normal iş bul, böyle çok ileri gidemezsin" desekte o dinlemedi. aman ne yaparsa yapsın. neymiş? fotoğraf makinesiyle kızları inceliyormuş. yavşak. Ahmet ise yazar oldu. şimdilik öylece şeyler yazıyordu ama eminim ki ileride çok popüler bir yazar olacak.

benim şirketim son gaz ileride yürüyor. babaannem sayesinde onu büyüttük ve üzerinde baya uğraştığımız için çok güzel olmuştu. yanımda çalışanlar ve bu şirket bir tek Türkiye'de değil, tüm dünyada birinci olsun diye gece gündüz durmadan yardım edenleri de eklemeliyim. biz bir olduk, birlikte yürüdük. bu iş bir tek benim değil, onların da emeğidir. omlar olmasalardı yapamazdım...

Tim hakkında öğrenmek istiyorsunuzdur. daha önce de anlattığım gibi üniversitede Ali ile bir bölümdeydik ve bu yüzden mecburen onunla arkadaşlığımızı düzeltmek zorunda kalmıştık. ama bu da çok uzun sürmedi.

üniversitede bir kızla sevgiliydim, sanırım gerçekten aşık olmuştum. hatta bu haberi duyan Belkıs Ozansoy direkt düğün hazırlıklarına başladı. ama sonra o kızı Ali ile yatakta yakaladığımı öğrendiğinde oturdu yerine. nefret ettim tüm dünyadan. her şey üst üste geldi. ondan sonra da hiç konuşmadık Ali ile. Tim'in geri kalan üyelerindense haberim yoktur.

bugün gözeticiler geleceklermiş. dün düşman şirket ile yaptığımız toplantıda ben kazandığım için tüm Türkiye bunu öğrenmiş. ee haliyle gazetecilerin de para kazanmak için güzel bir şans oldu.

odamda oturup gereken evrakları kontrol ediyordum. genelde bu işi sekreterim yapardı ama o bugün hastalanmış ve gelemeyeceğini söyledi. başkasına da emanet edemediğim için mecbur kendim yapacağım.

kafamda şu röportaj işi dönüp dolaşıyordu. açıkçası sevmiyordum öyle ultra popüler oyuncular gibi röportaj filan vermeyi, kendimi ve şirketimi övmeyi ama çok zorladılar. ben de kırmayıp davet ettim. kapım tıklandığında kafamı kaldırıp baktım. içeri Zeynep girdi; dekorasyon işlerine bakan kızdı.

Zeynep: Barış bey, gazeteciler geldiler. sizinle görüşmek isterler.

Barış: gelsinler.

masamı düzenleyip tekerli sandalyemde normal pozisyona geldim. sesimi düzeltip bekledim. sonunda girdiler. kapıya baktığımda gördüğüm kişiyle şoka uğramam bir oldu.

Barış: Yaprak?

Yaprak: B.. Barış?

etraftakiler bize anlamsızca bakıyorlardı. bir süre birbirimize baktıktan sonra Yaprak toparlandı.

Yaprak: öhöm öhöm... yani Barış bey... sizinle röportaj hakkında anlaşmıştık.

Barış: öhöm öhöm... evet, buyrun seni dinliyorum.

bunun ne kadar zor olduğunu ikimizde bilsek de meslek gereği yapmalıydık. iki saat süren görüşmenin ardından onlar çıkıp gittiler. kapı kapanınca nefesimi üfledim. nasıl ya? bu kadar zaman geçmiş ve o birden bire karşıma çıktı. yok artık!

Yaprak'tan.
olamaz! olamaz! bu mümkün değildir! nasıl olur ya?! bunca zaman sonra! şoktayım demek hiçbir şey dememektir. yolda yürürken bile önüme değil, yere bakıyordum. sonunda tam bir yere çarpacaktım ki; yanımdaki kız beni kendine çekti.

YENİDEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin